Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van’da 100 metreye varan sondaj çalışmalarıyla su çıkarıldığını belirterek, önlem alınmadığı takdirde bölgede ciddi bir su sorunu yaşanacağının altını çiziyor.
Dünyanın en büyük sodalı gölü ve Türkiye’nin de en büyük gölü olan Van Gölü’nde, kuraklık nedeniyle son yılların en büyük çekilmesi yaşanmaya devam ediyor. Geçen yıllara oranla azalan yağış, sıcaklık ve buharlaşmanın artmasıyla Van Gölü’nün su seviyesinde de 2 kilometreyi aşan ciddi düşüşler yaşanıyor. Gölün birçok noktasında oluşan adacıklar çekilen suyun boyutun gözler önüne seriyor. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kalçık ve Edremit ilçesi Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Kokuma Vakfı (TEMA) Sorumlusu Bahise Erdem ile Van Gölü’nde yaşanan çekilmeyi konuştuk.
‘AKDENİZ HAVZASI DİĞER ALANLARA ORANLA YÜZDE 20 DAHA FAZLA ISINACAK’
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, Türkiye’nin iklim krizinden en çok etkilenen ülkelerden olmasının sebebini, Akdeniz Havzasında olmasından kaynaklandığını söylüyor. Son yayınlanan raporlarda Akdeniz Havzasının diğer alanlara göre yüzde 20 oranında daha fazla ısındığını söyleyen Alaeddinoğlu, bu ısınmanın endişe verici sonuçlar doğuracağı görüşünde.
“Türkiye’nin tamamında kuraklık ve iklim değişikliği sorunu var. Fakat Van Gölü özelinde bakacak olursak, biraz daha farklı bir boyut kazanıyor. Çünkü biz havzaları açık ve kapalı olarak değerlendiriyoruz. Van Gölü havzası kapalı bir havza. Kapalı havza olmanın getirdiği dezavantajlar var. Kapalı havzalara dışarıdan su getirmek çok zor ve büyük maliyetler gerektiriyor. Özellikle son 30 yılı aşkın bir sürede yapılan ölçümler bize şunu gösteriyor; her 10 yıllık periyot alındığında bir önceki 10 yılı arar hale geliyoruz. Yani her 10 yıl hem yağışta azalmalar meydana gelmiş hem de sıcaklıkta bir artış gerçekleşmiş. Yaşanan bu durum havzadaki su ihtiyacını üst düzeye çıkarıyor.”
‘GÖLÜN ÜZERİNDE ADACIKLAR OLUŞTU’
Alaeddinoğlu, göldeki çekilmenin daha etkili bir şekilde kendini hissettirdiğini belirterek, özellikle çekilmenin akarsuların göle döküldüğü sığ alanlarda daha belirgin bir şekilde ortaya çıktığını söylüyor. Alaeddinoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bu çekilmeyle birlikte gölün üzerinde adacıklar oluşmaya başladı. Bu da sıkça gündeme geliyor. Göldeki çekilme devam edecek. Küresel iklim değişikliği dediğimiz sürece ilişkin bütün beklentiler, bütün raporlar dünyanın daha da ısınacağını söylüyor. Ve içinde bulunduğumuz Van Gölü bundan en çok etkilenecek alanlardan biri. Yağışta azalma ve sıcaklığın artışı buharlaşmayı getiriyor. Yağışın önemli bir kısmı buharlaşıyor. Atmosfere karışıyor.
Göllerin kurumasıyla içme suları, tarım ve hayvancılığın da büyük oranda etkilendiğini söyleyen Alaeddinoğlu, karar vericilerin asıl odaklanması gereken noktanın özellikle nüfusun yüksek olduğu yerler olduğunu söylüyor.
Alaeddinoğlu, “Özellikle Van Gölü’nün doğusunda nüfusunun yüzde 70’i yaşıyor. Tarımsal faaliyetin önemli bir kısmı, büyük akarsuların hemen hemen tamamı hepsi bu alanda. Bu alanda çok ciddi bir su sorunu yaşanma ihtimali var. Bu yıl saha çalışması yaparken karşımıza çıkan manzara şuydu; Artık insanlar kaynak suyu ve akarsulardan ihtiyaç duydukları suyu karşılayamadıkları için sondajlar vurmaya başlamışlar. Sondaj sayıları o kadar artmış ve derinlik o kadar farklılaşmış ki, eskiden 20 metrede sondajla su çıkarabilme şansları varken şimdi 100 metrelere kadar iniyorlar. Bu çok tehlikeli bir durum. Her önüne gelenin havzada ihtiyaç duyduğu suyu sondajla elde etme çabası aslında havzanın su geleceği için çok ciddi bir soru da beraberinde getiriyor. Bu durumunda kontrol edilmesi, yönetilmesi gerekiyor. Nihayetinde burası bir kapalı havza. Kapalı havzaları kendi kaderine bırakmazsınız” diyor.
Göl suyunun çekilmesiyle, endemik bir balık türü olan inci kefalinin de etkileneceğini söyleyen Alaeddinoğlu, “Sularda çekilme devam ederse akarsularda yaşayan bütün balık popülasyonunun ortadan kalkmasına neden olacak. Göller aynı zamanda birçok kuş türüne de ev sahipliği yapıyor. Yaz aylarında kuruyan göllerimiz var. Yakın zamana kadar bu göller birçok kuş türünün yaşam alanıydı. Cıvıl cıvıl alanken şimdi maalesef üzerinde araçlarla gezebileceğiniz çorak alanlara dönüştü. Kuş cenneti olarak yerlerin bile kuruduğunu görüyoruz. Bu durum da canlı popülasyonunun ortadan kalkmasına neden olacak. Ekosistemin tamamı bundan etkilenecek. Su tüketimi yönetilmezse havzada içme suyu sıkıntısı yaşanabilir” dedi.
‘ROMANTİK GÖRÜNEN BU GÖRÜNTÜ FELAKETİN GÖRÜNTÜSÜDÜR’
Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma, Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEV-DER) Başkanı Ali Kalçık ile Yüzüncü Yıl Üniversitesi kampüsünde bir araya gelerek, gölde yaşanan çekilmeye ilişkin konuştuk. Hemen önümüzde görünen adacıkları işaret eden Kalçık, “Bu adacıklar birçoğu için romantik bir görüntü olabilir, ancak bu görüntü felaketin görüntüsüdür” diyor.
Kalçık iki gün önce aynı yere geldiğini ve Van Gölü üzerinde bulunan adacıkların olmadığını söylüyor. Van Gölü’nde suların hızla çekilmesinin ciddi bir sorun olarak gündeme gelmesi gerektiğini savunan Kalçık, Van’da bulunan diğer göllerde de çekilmelerin yaşandığına dikkat çekiyor.
‘SADECE VAN GÖLÜ DEĞİL DİĞER GÖLLERDE DE ÇEKİLMELER YAŞANIYOR’
“2019 yılında katıldığım BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nin (UNFCCC) 24. Taraflar Konferansı’nda (COP24) yaşanacakların sinyali verilmişti. Orada önlem alınmadığı takdirde sularda yaşanan çekilmeler gündeme gelmişti. Bunun somut örneğini bugün Van Gölü’nde yaşanan çekilmede görüyoruz. Sadece Van Gölü değil, kent gelinde diğer göllerde de çekilmeler yaşanıyor. Keşiş ve Sıhke Gölleri yok olmanın eşiğinde. Van Gölü’nde bir ay önce 15 bin metre karelik alanda su çekilmesi olmuştu, şimdi görünen tablo bu rakamların hızla ilerlediğini gösteriyor.”
Küresel ısınmanın ilerleyen yıllarda büyük felaketlere neden olacağını söyleyen Kalçık, karar vericilerin ilk gündemine bu konuyu alması gerektiğini söylüyor. Kalçık, “Göllerimiz, sularımız yok olduktan sonra bunları konuşmak için geç kalmış olabiliriz. Herkesin bu konuyu birinci gündemine alması gerekiyor. Mutlaka ama mutlaka önlem alınması gerekiyor. Herkesi çevremizi sahiplenmeye çağırıyorum” diyor.
TEMA VAKFI: GÖLDE YAŞAYAN CANLILAR ETKİLENİYOR
Edremit ilçesi TEMA Vakfı Sorumlusu Bahise Erdem, suda yaşanan çekilmeyi gözler önüne sermek için suda yürüyerek yaklaşık 200 metre kadar ilerledi. Erdem, özellikle yağışların düzensizleşmesiyle yaşanan kuraklığın büyük oranda çekilmeye neden olduğunu söyledi. Nüfus artışı, sanayileşme, tarım arazilerin yanlış kullanılması gibi nedenlerin iklim krizine neden olduğunu söyleyen Erdem, gölde yaşayan canlıların ve ekosisteminde büyük oranda etkilendiğini belirtiyor.
‘İNCİ KEFALLERİ ÖLÜMLE YÜZ YÜZE’
“En son Paris Anlaşması’nın onaylanmasıyla birlikte 2030 yılına kadar yüzde 21 sera gazının düşürüleceği söyleniyor. Umarım bu hayata geçirilir. Yerelden ve merkezden destek göstererek hep birlikte birlik beraberliği sağlayarak bunu hayata geçirmeliyiz. Okullarda çocuklara iklim krizine ilişkin dersler veriyoruz. Yaşanan ciddiyetin çocuklar bile farkında. İnci kefalı, tuzlu-sodalı sulara sahip Van Gölü’nde yaşayabilen endemik tek balık türüdür. Ve bu çekilmeyle birlikte onların da yaşam alanları yok olmak üzere. Yeteri miktarda akarsularda su olmazsa onlarda göçünü tamamlayamaz. İnci kefalleri de ölümle yüz yüze. Her açıdan canlılar için büyük risk taşıyan bu süreçte acilen ciddi adımların atılması gerekiyor. Yarın hepimiz için geç olabilir.”
ARTI GERÇEK
(sg)