Tiyatro Persona’nın kurucusu ve oyuncusu Muhammed Çakay, tiyatronun kuruluş hikayesi ve ilk oyun olarak sergiledikleri ‘Aktör Ben Feuerbach’ın hazırlık sürecine ilişkin sorularımızı yanıtladı.
Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro Bölümünden 2013’de mezun olan, uzun yıllar TRT, Ankara Devlet Tiyatrosu, İstanbul Devlet Tiyatrosu ve çok sayıda özel tiyatroyla çalışan Muhammed Çakay, 2020’de Van’a gelerek kendi özel tiyatrosunu kurdu. Tiyatro Persona adını verdiği özel tiyatroda, teknik ve organizasyon ekip dahil olmak üzere 12 kişi bulunuyor.
Tiyatro Persona, sahneledikleri ilk oyun olarak Tankred Dorst’un, Aktör Ben Feurbach metnini seçiyor ve prömiyerini 27 Ekim 2021 tarihinde gerçekleştiriyor. Çakay, Tiyatro Persona’nın kuruluşunu ve sahneledikleri Aktör Ben Feurbach oyunun ortaya çıkışını Serhat News’e anlattı.
Tiyatro Persona nasıl kuruldu ve ‘Aktör Ben Feuerbach’ı neden ilk oyun olarak tercih ettiniz?
Ben uzun yıllar sonra Van’a döndüm ve burada kaldığım sürede kendi alanımla ilgili bir şeyler yapmak istiyordum. Aslında bu fikrim çok eskiye dayanıyor. Ama Tiyatro Persona’yı kurmadan önce bende bir oyun yapma fikri oluştu. Ve önümde ‘Aktör Ben Feurbach’ metni vardı. Bu uzun zamandır oynamak istediğim bir metindi ama oyunla ilgili bazı soruları vardı kafamda, onları oturttuktan sonra çalışmalara başladım. Feurbach, daha veteran ve yaşı büyük bir aktör. Nitekim daha önce Türkiye’de Genco Erkal, Selçuk Yöntem gibi isimler tarafından da oynandı. Ben bu oyun için yaşımın genç kaldığını düşünüyordum ama oyunu derinlemesine okuyunca biraz daha aşağı yukarı her oyuncunun yaşayabileceği problemleri anlatan bir yanının olduğunu keşfettikten sonra bu oyunla ilgili kararım netleşti. Bu oyunun provalarını yaptığımız sırada ise bu oyunun bir tiyatrosunun olması gerektiğini bir çatı altında oynanmasının önemli olduğunu düşünündüm. Ve böylece Tiyatro Persona kuruldu.
Sizce söylediniz; Aktör Ben Feuerbach oyunu Türkiye’de farklı oyuncular tarafından çok kez sahnelendi. Ve her defasında sahnede farklı duygularla yansıtıldı. Siz bu oyunu oynarken sahnede en çok neyi yansıtmak istediniz?
Benim bu oyunu seçme nedenim kendi oyuncu kimliğimle de ilişkili. Çünkü Tankred Dorst, bu oyunu neden yazdığını belirtirken, ‘Amerika’da bulunduğum süre zarfında oyuncuların girdiği oyuncu seçmeleri bana hep çok saçma gelen bir durumdu. Kendini kanıtlamış bir oyuncunun bir proje alabilmek için verdiği mücadele bana da çok acı geliyor’ diyor. Ben de sayısız oyuncu seçmesine girdim. Bu çok sıkıntılı bir serüven. Arkada büyük bir birikiminiz, deneyiminiz olsa dahi, o rol için uygun olduğunuzu çıkıp o yönetmene ya da cast direktörüne göstermeniz gerekiyor. Bu da aslında bir oyuncunun dünyasını hırpalayan bir durum. Ben bir oyuncu seçmesinde karşımda kebap yiyen bir cast direktörü bile gördüm. Bunların yanı sıra tiyatroda yaşanan diğer sıkıntıları da düşününce bu oyunu oynamak istedim.
O zaman şöyle diyebilir miyiz; örneğin bir oyuncunun Dünya ve Türkiye’de yaşadığı sorunları siz yeniden sahnede yansıtmak istediniz…
Evet. Bir oyuncunun gerçekten bir rolle buluşması ve o rolü yaratma süreci çok zor bir süreç. Her meslekte olduğu gibi tiyatroyu da ulvi bir yere koymanın, dünyanın en zor mesleği haline getirmenin bir anlamı yok ama gerçekten zor. Çünkü kendi enliğinizden ve duygu dünyanızdan yola çıkıyorsunuz ve tek enstrümanınız kendi bedeniniz ve yaşadıklarınız. Öte yandan oyuncu bir rolü çıkartırken kendi benliğiyle de bir yüzleşme serüveni yaşıyor aslında. Zaten Feuerbach’ın durumu da böyle, bir rolü almaya çalışırken kendi geçmişine dair sakladığı bazı gerçekler ifşa oluyor. Ve oyun bu anlamda da tramvatik bir oyun.
Aktör Ben Feuerbach, tek kişilik bir oyun değil ama konusunun ilerleme biçimiyle tek kişilik bir oyun gibi ilerliyor. Dolayısıyla tek kişilik oyunda yaşanan benzer zorlukların bu oyunda da yaşandığını düşünüyorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında evet, bu oyun 4 kişilik bir oyun olmasına rağmen tek kişilik bir oyunmuş gibi duruyor. Şimdi tiyatro da tek kişilik performansların bir oyuncu için avantajları olduğu kadar dezavantajları da var. Çünkü kalabalık bir kadroyla oynamaya alışmış bir oyuncu bazen iletişim kurmak için karşısında başka oyuncularda arıyor. Bu oyunda ana karaktere eşlik eden bir asistan karakteri var ama yine zor ve ben bundan keyif alıyorum. Hatta bu oyunda sesinizi, bedeninizi, nefesinizi uzun süre hiç durmadan kullanıyorsunuz. Bu anlamda sürekli hazırlıklı ve diri olmanız gerekiyor. Mesela oyundan önceki iki gün boyunca rüyalarımda sürekli ezberimi unutur muyum korkusu yaşıyorum. Çünkü gittiği zaman toparlayabilecek bir şey yok. Kalabalık oyunların avantajı seni toparlayacak birilerinin olması.
Aslında oyun Feuerbach’ın varoluş hikayesini anlatıyor. Ben bunu Türkiye’de ki tiyatronun durumuna benzetiyorum. Sizce de öyle mi?
Dünyanın her yerinde tiyatro yapmak zor ama Türkiye’de biraz daha zor. Özel tiyatroların durumları da zaten ortada. Gerçekten ayakta kalabilmeleri ve var olabilmeleri çok ciddi meseleler, çok büyük ekonomik külfetler. Bu nedenle Türkiye’de ki tiyatronun haline biraz benziyor. Kendini var etmeye çalışan bir sanatın karşısında, kültür-sanattan anlamayan büyük bir kültür endüstrisi de var aslında. Zaten şu an Türkiye’de ki oyuncularda tiyatro yapmıyor artık. Televizyon ve sinema gibi mecralara yöneliyorlar. Çünkü ekonomik olarak ayakta kalmak zorundalar ve tiyatro maalesef bu ekonomik konseri sağlamıyor oyunculara oyuncularda ekstra iş yapmak zorunda kalıyorlar. Mesela çok merak ediyorum gerçekten tiyatro oyuncusuna ve kültür-sanatın tamamına daha fazla veriliyor olsaydı bu kadar çok dizi çekilir miydi bilmiyorum. Bu kadar iyi oyuncular bu dizileri tercih ederler miydi emin değilim.
Tiyatronun Van’da nasıl bir kitlesi var size göre?
Ben yaklaşık 15 yıldır Van’da yaşamıyorum. Benim burada olduğum süre içerisinde pek özel tiyatro yoktu. Sadece devlet tiyatrosu vardı ve herkes oranın gerçekleştirdiği repertuarı izlerdi. Ama şu an Van’da çok sayıda özel tiyatro var. Sahnesi olan özel tiyatrolarda var. Bizde oyunlarımızı bu özel sahnelerden birinde sergiliyoruz. Van’da tiyatroya yönelik bir talep var ve sizin bu talebe nasıl cevap verdiğiniz çok önemli. Mesela bana, ‘Feuerbach metni, Van’ın metni değil’ gibi eleştiriler geliyor. Ama siz ne verirseniz seyirci onu alır. Ben zaten genel bir izleyici kitlesine hitap eden bir oyun yapmak isteseydim komedi ya da vodvil yapardım.
Oyuna ilgi nasıldı?
Güzel bir izleyici kitlesi var ama o izleyici kitlesine ulaşmak zamanla olacak şeyler. Yeni kurulmuş bir tiyatronun ilk oyununun bir tiyatro meselesi ile ilgili olması da benim özel tercihim. Ama bir işletme açmakla tiyatro açmak arasında ekonomik olmasa da mantık açısından bazı benzerlikler var. Örneğin yeni açılan bir restoranın müdavimleri hemen oluşmaz zaman gerekir. Orası kalitesini korudukça kendi kimliğini oluşturur. Bizde kendi tiyatromuzun kimliğini oluşturmaya çalışıyoruz.
Tiyatro Persona’nın önünce hangi projeleri var?
Şu anda Van Bölge Tiyatrosu’yla ortak bir yapım düşünüyoruz. Slawomir Mrozek’in ‘Polisler’ adlı oyunu üzerine çalışıyoruz. Rodrigo Garcia’nın ‘Süpermarketten Döndüm Oğlumu Bir Temiz Dövdüm’ adında tek kişilik bir oyunumuzun daha hazırlıkları içerisindeyiz. Nisan ayında iki oyunla sahnelerde olacağız. İleriki süreçler içinse bir okuma tiyatrosu yapmayı istiyoruz. Şimdilik çalışmalarımız böyle.
Haber: Zelal Sahidenur Sari
(ro)