Türkiye’nin gözde meslek gruplarından biri olan inşaat sektörü de ekonomik krizden payını aldı. Neredeyse her üniversitede bulunan inşaat mühendisliği bölümünden her yıl binlerce öğrenci mezun oluyor. Mezun olan öğrencilerin birçoğu sektörde kendine yer bulamazken birçoğu da asgari ücretin altında bulunan koşullarda çalışıyor. İnşaat mühendisleri, ekonomik krizin sektörde yarattığı etkiyi ve yaşadıkları sorunları Serhat News’e anlatıyor.
İnşaat sektörü, insanların mağaralardan çıkarak yerleşik hayata geçtiği günden bugüne gelişmeye ve ilerlemeye devam ediyor. İlk basit yapılı kulübelerin inşasıyla başlayan bu sektör şimdi son teknolojik yöntemlerin kullanıldığı katlı yapılar olarak varlığını sürdürüyor.
Tarihsel çağlarda, kolaylıkla elde edilebilen taş ve toprak gibi malzemeler kullanırken zaman içerisinde inşa malzemeleri ilerleyerek değişkenlik gösteriyor. Taş ve toprak doğal yollarla temin edildiği için herhangi bir maddi bedeli bulunmuyordu. Fakat günümüzde inşaat sektöründe kullanılan bütün malzemeler maddi bedeller karşılığında elde ediliyor ve güncel ekonomik duruma göre de bedeller değişkenlik gösteriyor.
‘Mühendisler kendi işini yapamadığı için başka işlere yöneliyor’
Türkiye’nin çalkantılı ekonomisinde sıklıkla küçülmeler yaşayan inşaat sektörü, insanların en temel ihtiyaçlarından birine yanıt vermesi ve yüksek kâr oranlarına sahip olmasından kaynaklı en gözde sektörlerin başında geliyor. Dolayısıyla kâr etmek isteyen herkes sektöre dair bilgisi olmaksızın bu alana yöneliyor ve üretim yapıyor. İnşaat sektörünün gözde olmasının en temel nedeni ise 200’ün üzerinde farklı sektörle ilişkili olmasından kaynaklanıyor. İnşaat sektöründe yaşanan bu yoğun ilgi ve ekonomik krizin çalkantılı süreci en çok da yeni mezunları etkiliyor. Kendi işlerini yapan mühendislerin içinde bulunduğu olumsuz koşulların yanı sıra, birçok yeni mezun mühendis kendi işini yapamadığı için farklı sektörlere yöneliyor.
‘İki kadın mühendisten biri işsiz’
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İnşaat Mühendisleri Odası tarafından 2021’de yayınlanan “Türkiye`de İnşaat Mühendisleri Gerçeği: İş, İstihdam ve İşsizlik” raporunda inşaat mühendislerinin işsizlik oranlarına ilişkin veriler öne çıkıyor. Hazırlanan bu raporda, her on inşaat mühendisinden üçünün işsiz olduğu (yüzde 28,2) ve bu oranın kadın mühendisler ve genç mühendisler arasında çok daha vahim boyutlarda olduğu, kadın inşaat mühendislerinin yüzde 47,1`inin, 35 yaş altındaki inşaat mühendislerinin ise yüzde 48,3`ünün işsiz olduğu belirtiliyor. Bu verilere göre iki genç inşaat mühendisinden biri ve iki kadın mühendisten biri şu anda işsiz.
Raporun devamında yer alan verilere göre ise her iki inşaat mühendisinden biri (yüzde 47,8) 4.200,00 TL`nin altında ücret alıyor ve bu ücret karşılığında çalışanların oranı ise yüzde 27,5. Mühendislerin büyük çoğunluğu borçlanmak zorunda kalıyor (yüzde 58,9). Her iki mühendisten biri kredi kullanıcısı (yüzde 51,7). Kamu kurumlarında istihdam mühendisler açısından neredeyse ortadan kaldırılmış. Çalışan on mühendisten yalnızca ikisi (yüzde 18,8) kamuda çalışmakta. Özel sektörde ücretli çalışan her on mühendisten ikisi (yüzde 19,5) ek iş yapmak zorunda kalmakta.
‘Türkiye’nin siyasi durumunu ve stratejilerine inşaat sektörüne bakarak anlayabiliriz’
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden yeni mezun olan Mazlum Pala, inşaat sektöründe yaşanan ilginin nedenlerini şöyle açıklıyor: “İlginin diğer sektörlere oranla inşaat sektöründe birleşmesinin temel sebeplerinden biri bizim politikamız. Politika olarak inşaat sektörü çok baskın bir hale geldi diğer sektörlere göre. Dolayısıyla paranın akışı bu sektörde yoğunlaşmaya başladı. Paranın akışı bu sektöre yoğunlaşınca dışarıdan girişler oldu. Türkiye’de, inşaat sektörü artık büyüme stratejisi halini almaya başladı. Sizin siyasetin iktisadi ve idari eğilimleri görebilmeniz için inşaat sektörüne bakmanız yeterli olabilir. Çünkü inşaat sektörünün daralmaya girdiği her dönemde ekonomik kriz dolar kurundaki artışlar göz almaya başlıyor. Dolayısıyla biz artık Türkiye’nin siyasi durumunu ve stratejisini inşaat sektörüne bakıp anlayabiliriz.”
‘İnşaat sektöründe bir daralma yaşanacak’
İnşaat sektöründe çok ani düşüşler ve ani yükselişler yaşanabildiğini söyleyen Pala, uluslararası bir danışmanlık şirketi olan Klynveld Peat Marwick Goerdeler’in (KMPG) verilerine göre pandemiden önceki süreçte daralan inşaat sektörünün Covid-19 döneminde yüzde 4,7 büyüdüğünü belirtiyor. Genişleyici para politikası, nakdi krediler, ucuz krediler, düşük faizli krediler ve kampanyaların bu süreçte artış gösterdiğini ifade ederek siyasi ve politik değişikliklerin inşaat sektöründe kendini göstermeye başladığını söylüyor. 2022 yılı itibariyle kurda yaşanan hareketlilik ve hammadde sıkıntıları nedeniyle inşaat sektöründe bir daralmanın yaşanacağını da belirtiyor.
‘İnşaat sektörünün üretkenliği sınırlıdır’
Pala, “2011’den sonra özellikle yatırım kompozisyonlarımız, dizaynlarımız değişti. Yatırımlarımız üretken olmayan alanlara kaydı ve dolayısıyla üretimde düşüşler görmeye başladık. Üretimimiz düştüğü zaman arz kısıtımız artıyor. Bunu enflasyonla da bağdaştırabiliriz. Enflasyonda da artık istenen o kalıcı düşüşü sağlayamıyorsunuz çünkü üretimimiz kısıtlı. Örnek olarak, yakın bir tarihte bir ilaç firması çok büyük bir ilaç firması Türkiye’de AR-GE çalışmalarını bir yana bırakıyor ve inşaat sektörüne adım atmaya başlıyor. İnşaat sektörünün, üretim alanı değildir. Siz bir yapıyı inşa edersiniz belli başlı insanlarla burada bir ticaret dönüşü olur buradan faydalanmaya çalışır ve biter. Yani yatırımınız çok uzun süreli değildir. O yüzden inşaat sektörünün üretkenliği sınırlıdır. Bu kaymalar buna sebep oluyor üretimde bir miktar düşüş yaşıyoruz enflasyonda artık istediğimiz değerlere inemiyoruz” diyor.
‘Genç bir mühendisten tecrübe beklemek hatalıdır’
Genç inşaat mühendislerinin işsiz kalmasının önündeki en büyük engelin ‘tecrübe’ kriteri olduğunu vurgulayan Pala, “Genç bir mühendisten tecrübe beklemek hatalıdır. Onun iş tecrübesi kazanması için bir yerde çalışmaya başlaması gerekiyor. Ama gittiği ilk yerde bile tecrübe kriteri ile önünü kesiyorlar. İnşaat Mühendisliği Bölümünde çok sayıda mezun verildiği için de bölüm puanları da düşüyor. Ama bu zaten daha fazla mezun demek. Yani piyasada bir inşaat mühendisi bolluğu var. Herhangi bir şeyin piyasadaki dengesini koruyabilmesi için arz ve talebin dengeli olması gerekiyor. Mezun sayısının çok olmasından kaynaklı zaten mühendislere çok düşük ücretler rahatlıkla dayatılabiliyor. Özellikle kadın mühendisler bu alanda çok ciddi bir cinsiyet ayrımcılığına uğruyor” diyor.
‘Malzeme fiyatları, işsizlik oranlarını da etkiliyor’
Mühendislik bölümlerine çok düşük puanlarla öğrenci alındığını belirten Pala, mezun edilen öğrencilere istihdam alanı yaratılmadığını söylüyor. İşsizlik sorununu, malzeme tedarikinde yaşanan sıkıntılarında etkilediğini vurgulayarak şöyle devam ediyor: “Malzemeyi tedarik etmedikçe yapıma geçemeyeceksiniz, yapıma geçmediğiniz zamanda inşaat mühendisleri işsiz kalmaya başlayacak. Bu bir döngüdür ve bu döngüyü çok ciddi kurmak lazım. Kuramadığımız zaman sorunlar yaşıyoruz. Mesela Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının son yayınladığı verilerde 2020 ve 2021 tarihleri arasında, inşaat demiri yüzde 121,3 artış göstermiş, beton yüzde 86, 67’lik bir artış göstermiş. Bunun karşılığını almazsanız piyasaya, müteahhitte şunu söylemiş olursunuz; ben sana bu ihaleleri zararına da olsa veriyorum ve sen çalman uğruna bile olsa bunları yapacaksın. İnsanlar kâr etmek için iş yaparlar, kâr etmeyeceğiniz bir işe girmezsiniz dolayısıyla ilk o konuştuğumuz kâr motivasyonu böylesine daralan sektörlerde artık işini ehil yapmamaya kadar varıyor.”
‘Kendi işimi yapamıyorum’
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümünden yeni mezun olan bir diğer mühendis Eylül Taşhan, mezun olduktan sonra uzun bir işsizlik süresi yaşamasa da kendi mesleğini yapamıyor. Mezun olur olmaz sektörün sıkıntılarından kaynaklı bir ilaç firmasında mümessil olarak işe başlıyor. Şu anda yaptığı işi sevse de sağlık problemlerinden kaynaklı 8 yılda tamamladığı eğitim sürecinden sonra işini yapamadığı için düşünceli olduğunu ifade ediyor: “İnşaat mühendisliği için eğitim aldım, bunun hayalini kurdum ve bambaşka bir meslek yapıyorum. Belki yaptığım iş beni tatmin etmeseydi mutlu olmasaydım yıkılırdım. Şu an sevdiğim için üzülmüyorum ama bazen ben 8 yıl boşuna mı okudum diye düşünüyorum.”
Emekliliği Olmayan Meslek: İnşaat Mühendisliği
İnşaat mühendisliğinin mesai tanımı ya da emeklilik tarihi olmadığından kaynaklı bu işi yapan kişinin hem maddi hem de manevi olarak tatmin olması gerektiğini belirten Taşhan, “İnşaat mühendisliği, bu süreçte ciddi anlamda insanı hem maddi hem de manevi anlamda yıpratan bir iş haline geldi. Bu da bizden önceki nesillerin yaptığı yanlışlıklardan kaynaklanıyor bence. Onlar kabullendiği için biz bu haldeyiz. Belki onlar kabullenmeseydi bizler bu halde olmayacaktık” diyor.
‘Bina mühendisin kimliğidir’
Bir mühendis için yaptığı binayı kimlik olarak tanımlayan Taşhan, “Para karşılığında çalışmadıkları işler için imza atan ve işini bu şekilde çözebileceğini düşünen müteahhit sayısı çok fazla. Bunu da maddi düşüncelerle yapıyorlar ama bu şekilde sektör bitiyor. Bu imza veren mühendisler yüzünden birçok niteliksiz kişinin bu sektöre girmesine sebep veriyorlar. Gerçi birçoğu da iş bulamadığı için mecburiyetten yapıyor ama bunun yarattığı olumsuz koşullar hepimizi etkiliyor” diyor.
‘Kadın mühendislerin toplumun her alanında olabileceğini anlamaları lazım’
Son iki yıldır mezun olan kadın inşaat mühendislerinin kendinden önceki mühendislere göre şanslı olduğunu belirten Taşhan, daha önceki mezun kadınların, topluma hatta devlete inşaat sektöründe kadınların çalışabileceğini gösterdiklerini söylüyor. Hala bazı kesimlerde bu algının olduğunu da söylüyor: “Herkesin kadın mühendislerin toplumun her alanında olabileceğini anlamaları lazım. Sadece kadın mühendis de değil aslında kadınların toplumun her alanında her iş kolunda olabileceğini anlamaları lazım. Bizden önceki kadın mühendisler kadın mühendislerin olabileceğini gösterdi bizde mühendisliğin her alanında olabileceğimizi göstermek için savaşıyoruz.”
(ro)