Siber zorbalığa karşı çocuklarımızı nasıl korumalıyız? Pandemi sağlıklı yaşamı duraklatırken beraberinde internet bağımlısı çocukları doğurdu. Buna karşı ne yapılması gerekir? Akran zorbalığı nedir? Tüm bu soruların cevabını Uzman Psikolog Gülşen Canan, Serhat News’e anlattı.
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 sonrası oluşan pandemi döneminde, yurttaşlar sağlıklı ve güvenli kalmaya çalışırken online eğitimle tanışan çocuklarını siber zorbalığa karşı koruyamadı. Geçtiğimiz yıl siber zorbalık kuruluşlarından alınan verilere göre pandemi döneminde siber zorbalık, yüzde 81 ile rekor düzeyde artış gösterdi. Bunun yanında çocuklarda internet bağlılığı da görülüyor.
Günümüzde internet aracılığıyla istismarın kendine yeni bir mecra bulduğunu ve hayata daha kolay yansıdığını belirten Uzman Psikolog Gülşen Canan konuyla Serhat News’in sorularını yanıtladı.
‘Sosyal medya, sosyal aktiviteleri kısıtladı’
“İstismar günümüzde internet aracılığıyla kendine yeni bir mecra buldu” diyen Canan, çocukların doğayla olan bağlarının azaldığına dikkat çekiyor. Teknoloji çağında yaşadığımızı ve ailelerin çocuklarıyla geçirdikleri zamanı daha verimli kullanabileceklerini söylüyor: “Medyanın ve sosyal kanalların kullanılması, sosyal ve spor aktivitelerinin kısıtlanmasına da sebep oldu. İstismarla neredeyse her gün karşılaşıyoruz. Eğitim alanında istismarın ne olduğu, ihmalin ne olduğu kapsamında bilinçli bireylerin yetiştirilmesi, ailenin çocuklarına iyi ve kötü dokunuşların ve hareketlerin, bedensel olarak özel alanların korunmasıyla ilgili bilgiler verilmesi önemli. İnternet kanallarından bu konularla ilgili bilgilere de ulaşabiliriz. ‘Çocuk kilidi’ dediğimiz yaş aralığına uygun internet kullanımına dair özellikle okullarda da interneti nasıl kullanılacağına dair bilgilerin verilmesi lazım.”
Canan, çocukların teknoloji çağından uzaklaştırılmasını da doğru bulmuyor. Bunun yanında bilinçli kullanılmasının öğretilmesi gerektiğini savunuyor.
‘Öncelikle ebeveynlerin interneti kontrollü kullanmamız lazım’
‘Pandemi sürecinde çocuklar internet ortamından nasıl etkilendi?’ sorusunu yanıtlayan Canan, özellikle eğitimde çocukların eksik yönlendirildiklerini söylüyor. Online eğitime değiniyor bu yorumu yaparken ve şöyle devam ediyor: “Evimize kadar giren internet vasıtasıyla online eğitimler düzenlendi. Bundan dolayı çocuklar ellerinde tabletle gezer bir hale dönüştü. Birinci adım bireyin kendisi interneti ne kadar sağlıklı kullanıyor? Ben çocuğuma ‘oğlum, kızım şu interneti kullanmaman gerekiyor ya da şu saatte kullanmaman gerekiyor’ demem için öncelikle benim de interneti kontrollü bir şekilde kullanmam lazım. Çocuklar yemek yesin, sussun ve rahat oturayım diye ellerine telefon tablet veriyoruz. Bireyin kendisi çocuğuna örnek olması gerekiyor. Çocukların ellerinden şiddetli bir şekilde telefon tablet almak onda bir haz nesnesi uyandırır. Böylece telefon çocuğun sürekli hayaline dönüşecektir. Çocukları internetten uzaklaştırmak bu saatten sonra kolay olmayacaktır. Çünkü çocuklar sosyal medya üzerinde arkadaş edinmiştir. Ailenin burada yapması gereken, çocukların edindikleri arkadaşların aileleriyle bir araya gelip iletişim halinde olması. Çocuğa spor ve sanat alanında aktiviteler hazırlayabilmek.”
‘Çocukları suçlu görürsek istismarların sonu gelmez’
Canan, akran zorbalığına da değiniyor. 0-18 yaş aralığının çocuk kategorisinde yer aldığını ve bu yaş gurubunda bulunan çocukların birbirilerine karşı uyguladığı negatif davranışların taciz değil akran zorbalığı olduğunu söylüyor. “Çocukların yaşadıklarını akran zorbalığı adı altında incelemeliyiz” diyerek, ‘suçlu’ tanımının doğru olmadığını çünkü çözüm olmadığını kaydediyor. Çocukların internet ortamında karşılaşabileceği olumsuz davranışlara karşı kendilerini nasıl koruyacaklarını anlatılması gerektiğinin altını çiziyor ve şöyle devam ediyor: “İstismar durumunu sergileyen bireyler genellikle bu tarz davranışlarla karşı karşıya kalmış bireylerdir. Suçlu olarak değerlendirdiğimiz zaman istismarların sonu maalesef gelmiyor. Çocuklara internet ortamlarında kendi sosyal bilgilerini çok paylaşmamaları gerektiğini anlatmalıyız.
Ensest ilişkiler Türkiye’de çok mevcut, bundan kaynaklı çocukların kendilerini daha çok nasıl koruyabileceklerini, bir istismar durumunda kendilerini nasıl savunabileceklerini ve neler yapabilecekleri konusunda eğitmek daha sağlıklı olur. Özellikle aile içinde sağlıklı iletişimler değil de şiddet mevcutsa, çocuklar sosyal medyaya daha çabuk ulaşabiliyor. Kendilerine bir dünya var edinebilmek için farklı bağlar kuracaktır.”
‘Çocuklar internete değil bireylere soru sorabilsin’
Son olarak Canan, çocuklara toplumsal cinsiyet hakkında bilgi verilmesi gerektiğini söylüyor: “0-12 yaş aralığı çocuklar cinselliği kafasında şekillendirmiyor. Bu konuyla ilgili özellikle sağlıklı cinselliğin hangi boyutlarda, ne koşullarda olduğunu anlatmamız gerek. İnsanlar merak üzerine kurulmuş bir varlık, çocukların merakını giderebilecek soruları yanıtlamamız gerekiyor. Cinsel kimlik ve cinsel isteklerin olma durumunda o çocuğun telefonunda pornogrofik görüntülerine tanıklık edebilirsiniz. Ancak bu sizleri ürkütmesin. Çocuklarla daha anlayışlı daha yumuşak bir dil kullandığımızda çocuk cinselliğin hangi boyutlarda sağlıklı olduğunu internet yerine sizlerden öğrenirse merakını giderildiği gibi toplumda cinselliğin ayıpsanmadığını ve bunu gizli yaşamaması gerektiğinin farkına varacaktır. Böylece çocukta istek ve arzu hissiyatı uyanmayacaktır.”
(ro)