KHK’lerle işinden edilen Öğretmen Mehmet Nasır Sönmez, hayatını kaybedince OHAL Komisyonu tarafından işe iadesi yapıldı. Kardeşi Mehmet Sena Sönmez ise durumu şöyle özetliyor: “Bu ölümü birebir KHK’yle ilişkili düşünmesek bile yani ömrünün son dört yılını zehretmiş oldular. Acaba bu insan yaşasa gerçekten iade edilecek miydi? Yani o yapılan hatayı tolere etme amaçlı bir tavır mı?”
Mehmet Nasır Sönmez, Tekirdağ Çorlu’da bulunan bir lisede müdür yardımcılığı ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenliği yaparken 7 Şubat 2017’de 686 No’lu KHK ile görevden ihraç edilmişti. Sönmez, 7 Kasım 2020’de oturduğu apartmanın balkonunda iş yaparken 5. kattan aşağı düşmüş ve hayatını kaybetmişti. 3 yıl önce görevden alınan Eğitim Sen üyesi Sönmez için OHAL Komisyonu, ölümünden 3 ay sonra göreve iade kararı verdi.
Sönmez’in kardeşi Mehmet Sena Sönmez, abisinin ihraç ve iade süreçlerini ajansımıza anlattı: “Tabii eşi de çalışmıyordu ve iki çocuğu vardı. Devam etmekte olan borçları vardı. O dönemde hem ev taksitleri var hem de kullanmış olduğu krediler vardı. Dolayısıyla hani işin psikolojik tarafını düşünmesek bile en başta maddi anlamda çok büyük bir handikap ortaya çıktı.”
‘Bizim için çok sancılı bir süreçti’
Kardeş Sönmez, abisinin ihracından sonra psikolojik olarak kendisini kötü hissetmemesi için kardeşleriyle beraber maddi olarak destek olduklarını söylüyor. Yaklaşık bir yıla yakın böyle devam ettikten sonra yeni bir işe başlayan Sönmez, adapte olmakta sorun yaşıyor. Adapte sorununu KHK’lilerin yaşadığı en büyük handikap diye tanımlıyor.
“Maddi yönü halledilse bile doğal olarak işin psikolojik tarafında çok fazla yardımcı olamıyorsun,” diyor Sönmez. Abisiyle beraber büyüdüklerini dolayısıyla hem arkadaşlık hem de kardeşlik ilişkilerinin güçlü olduğunu ekliyor sözlerine: “Onun kadar olamaz tabii ama yaşadıklarını gördükçe biz de çok etkilendik. Yani velhasıl bizim için çok sancılı bir süreçti.”
Kendi ilişkilerini kullanarak bir şekilde iş ayarlamaya çalıştıklarını fakat genel anlamda bir izolasyon olduğunu söyleyen Sönmez şunları ifade ediyor: “Senin var olan işini elinden alıyorlar aynı zamanda yeni bir iş teşebbüsünde bulunduğun zaman bu sefer de bu sabıka peşini bırakmıyor. Yani diyor ki bu insan KHK’lidir.”
‘Hak etmediğim bir şekilde cezalandırılıyorum’
Abisinin Çorlu’da KPSS düzeyinde ders vermek için bir dershane ile anlaştığını ve bir yaz bunun için hazırlandığını söyleyen Sönmez, işe başlamasına iki gün kala kendisine, ‘Milli Eğitim sizin çalışmanızı onaylamıyor. Sigorta şartı var ve sigorta onaylamıyor,’ deniyor. Buna benzer mağduriyetlerin yaşandığını söyleyerek, “Yaklaşık dört sene boyunca yani ölüm aşamasına gelinceye kadar adım adım her aşamada biz bu durumu hakikatten yaşadık,” diyor.
Merhum Sönmez savcılığa gidip ‘kendimi şikâyet etmeye geldim’ demiş.
Abisinin, savcılığa gittiğini ve yaşanan diyaloğu anlatıyor Sönmez. Ve abisinin ağzından, ihraçtan sonraki aşamayı, ‘Hani insan tepeden tırnağa yani kendisinde de ben onu hissettim, ben hak etmediğim bir şekilde cezalandırılıyorum duygusu zaten başlı başına bir sıkıntı,’ olarak tanımlıyor: “Ben kendimi şikâyet etmeye geldim diyor. Niye diyor savcı. ‘Ben suçlu olduğum için muhtemelen siz beni ihraç ettiniz ve suçlu bir insanın yeri de cezaevidir. Dolayısıyla madem suçluyum ben kendi kendimi ihbar ediyorum. Beni cezalandırın.’ Bunun üzerine savcı dosyasını istiyor ve diyor ki burada adli hiçbir problem yok. Yani senin tutuklanmanı gerektirecek adli herhangi bir sıkıntı yok.”
İdari anlamda da savcının talep ettiği dosyada bir belge olmadığını ifade ediyor Sönmez.
‘Ömrünün son dört yılını zehrettiler’
Hayatını kaybettiği zaman 44 yaşında olan Sönmez’in herhangi bir sağlık problemi olmadığını söyleyerek, “Yaşanan mağduriyetin yaratmış olduğu psikolojik bir etki tabii ki var ama onun dışında herhangi bir sağlık problemi yok,” diye vurgu yaparak şunları söylüyor: “Hakikaten ben şahsen şuna inanıyorum. Tabii birebir ona bağlanamaz ama yani üst üste yaşanan mağduriyetler belki de dışarıdan çok güçlü göründüğü halde iç dünyasında çok ciddi sıkıntılar, arızalar yarattı.”
Sonuçta en hafifinden bence ömrünün son dört senesini iyi geçirmesini engellemiş oldular, diyor Sönmez ve ekliyor: “Bu ölümü birebir KHK’yle ilişkili düşünmesek bile yani ömrünün son dört yılını zehretmiş oldular.”
‘İadeler yapılan hatayı tolere etme amaçlı bir tavır mı?’
Ölümünün üzerinden yaklaşık 1 buçuk yıl geçmesine rağmen aile olarak henüz yaşadıkları tramvayı atlatamadıklarını, 4 yıla yayılmış bir mağduriyetin olduğunu ve 4 yılın sonunda bir ölüm gerçekleştiğini söylüyor Sönmez. Ölümünden 2 ay sonra gerçekleşen iade için, “Aslında hukuki anlamda herhangi bir yanlışın olmadığı, normalde görevden ihracının yanlış olduğuna dair OHAL Komisyonu’nun kararı var. Ve bence o işin daha da vahim kısmı,” diyor.
Öldükten sonra iadesi gerçekleşmiş bir başka öğretmeni yad eden Sönmez, şüphe duygusunu yaşadıklarını kaydediyor: “Abimin bir arkadaşı benzer bir durumu yaşadı, onun da ölüm sonrası iadesi gerçekleşti. İnsan orada şüpheye düşüyor. Acaba bu insan yaşasa gerçekten iade edilecek miydi? Yani o yapılan hatayı tolere etme amaçlı bir tavır mı? Bu tür sorular geliyor insanın aklına.”
‘Ölüm sonrası iadeler insanda bir kuşku yaratıyor’
Abisinin ölümünden bir gün önce kendisiyle konuştuklarını ve abisinin dosyasıyla ilgili kurum görüşü alındığını ve yakın bir zamanda iade edileceğini beklediğini söylüyor Sönmez. Kendisinin iade ile ilgili bir beklentisi olduğunu söyleyerek, “Ama genel anlamda ölüm sonrası iadeler insanda bir kuşku yaratıyor. Ben şahsen o soruyu kendi kendime soruyorum. Ölüm olmasa belki de dosya hâlâ sürüncemedeydi, belki de ret gelecekti insan onu bilemiyor. Ama kendisinin ifadesi yakın bir zamanda dönerim, şeklinde idi. Ve konuştuğumuzda bana hiç olmadığım kadar umutluyum demişti,” diye kuşkularını dile getiriyor.
‘KHK’lerle elindeki ekonomik olanaklarını, itibarını elinden alıyorsun’
Sönmez, “Evrensel hukuk açısından bakıldığı zaman normalde kural şudur; bir insanın önce suçlu olduğunu ispatlarsın ardından bu suça karşılık gelen bir ceza verirsin ve ideal hukuk böyle yürür. Şimdi burada şöyle bir durum var; önce sana bir etiket yapıştırılıyor yani önce sana bir suç bulunuyor daha sonra kendilerini haklı çıkaracak bir şeyler bulmaya çalışıyorlar ve bu uzun bir zamana yayılarak bir nevi cezalandırılmaya dönüşüyor. İhraç ettikten sonra diyelim ki hukuki anlamda bir sıkıntı, bir problem yok fakat bunu tespit etmek 4 yılı almaz. 2017 yılında ihraç edildiği halde 2022 yılında hâlâ davası sonuçlanmayan kişiler var. Sadece bir olay üzerinde düşünmemek lazım. 4 yıl boyunca hak edilmemiş bir ihraç durumu var, ölüm sonrası bir iade var. Kendisi bizzat bunu görememiş oldu o ayrı bir mağduriyet. Dolayısıyla bunların tamamı bir nevi yargısız infaz. Belki bir cezaevine koyma durumu yok ama sonuçta sosyal yaşamın içerisinde cezalandırmış oluyorsun, elindeki ekonomik olanaklarını, itibarını elinden alıyorsun,” diyor.
İhraç sonrası öğrencilerin de tavır aldığını vurgulayarak şunları söylüyor: “Öğrencilerin nazarında sen hainsin artık. Saygın bir konumdayken o saygınlığını kaybetmiş olman itibarını kaybetmiş olman sosyal izolasyona maruz kalmış olman da ayrıca bir sorun oluyor.”
‘Dosyaların karara bağlanması çok uzun sürüyor’
Eğitim Sen Van Şube Başkanı Murat Atabay da ölmüş iadelere oransal olarak bakıldığında çok belirgin bir durumun olmadığını söylüyor. Öldükten 4 yıl sonra da iade edilenlerin olduğunu belirtiyor ve öldükten sonra iade edilmelerde bilinçli bir durum olduğunu görmediklerini söylüyor. Bunun sebebini dosyaların karara bağlanmasının çok uzun sürmesi olarak açıklıyor.
Ölmüş iadelerin vasisi tarafından mahkeme yoluyla haklarını aldıklarını söyleyen Atabay, “Bir kişi iade edildiği zaman geriye dönük maaş alır. Devlet şu an iade ettiklerine sadece maaş ödemesi yapıyor. Diğer haklar için dava açıyoruz talepte bulunuyoruz, reddediliyor ama biz yine de başvuru yapıyoruz,” diyor. Ek ders, yasal faiz, sınav görevlendirmeleri de dahil olmak üzere 6-7 kalem için dava açtıklarını söylüyor. Bugün iade edilenler için alınan paranın çok değersiz olduğunu şöyle ifade ediyor: “Enflasyon uçmuş, şu an 300-400’lere çıkmış durumda. Ama devletin enflasyon oranı yüzde 9 sadece. Şöyle düşünün; 4 yıl önce ihraç edilen biri 100 bin lira ile sıfır bir araç alabiliyorken şu an 1 milyonla bir araba alamıyor. Bugün iade edilenler için alınan para o anlamda çok değersiz.”
‘Devlet maaş dışındaki hiçbir kalemi ödemiyor’
Yasal faiz ve ek ders ücretlerinin mahkeme kararıyla alındığını ifade eden Atabay, mahkemelere göre de değişen süreçlerin olduğunu vurguluyor: “Bazı mahkemeler olumlu sonuçlandırıyor bazıları olumsuz ama devlet iade ettiklerine maaş dışındaki hiçbir kalemi ödemiyor. Gerisini talep edip dava açıp alıyorsunuz. Kesin aldığınız kalemler; yasal faiz ve ek dersler. Geriye kalan kalemler mahkemeye göre değişiyor; sınav görevleri, bankanın promosyon anlaşmalarından ödemesi gereken ücretler, nöbet görevleri.”
Komisyonun ilk kurulduğu zaman iki yıl için kurulduğunu, bir yıl uzatılabilir dendiğini fakat bu yıl bir daha uzattıklarını ifade eden Atabay, “Ellerinde çok dosya da kalmamış. 10 binin altında dosya kalmış olması lazım. 120-130 bin dosyadan 10 bin dosya kaldı. Biz, bu sene bitirirler diye tahmin ediyoruz. Van’da şu an hâlâ cevabı gelmeyen 14 arkadaşımız var,” diyor. Eğitim-Sen’e üye Türkiye geneli 1603 ihraç olduğunu, Van’da ise toplam 65 ihraç; 32 ret, 19 iade ve 14 kişinin ise hâlâ cevap beklediğini aktarıyor.
‘Devlet mantığı ortadan kalmış’
Komisyonun dönemsel kararlar verdiğini belirten Atabay, “Bir ara bir bakıyorsunuz 5-6 ay duruyor bir ay bir bakıyorsunuz düzenli her hafta kararlar açıklanıyor. Ortada sistematik bir inceleme yok birbirlerinden habersiz kurumlar. Devlet mantığı ortadan kalkmış,” diyor.
İhraç konusunda absürt durumların yaşandığını söyleyen Atabay, “Birini emeklik ettikten sonra ihraç etmişler. Bir başkasını öldükten sonra ihraç etmişler. Birini ihraç ettikten sonra bir daha ihraç etmişler. Öldükten sonra iade var ama öldükten sonra ihraç yok,” diye örnekler veriyor.
İhraç edilenlerin yaş ve hizmet süreleri dolmuşsa emekli olabildiklerini ve ihraç edildikten sonra emekli olan üyelerinin de olduğunu belirtiyor Atabay.
Haber: Yeşim Karaağar
(ro)