Van’da keçi kılından yapılan ‘reşik’ adlı yöresel ayakkabılar, Urartu motifleriyle süslenerek birçok kente, hatta yurtdışına gönderiliyor: “Urartu Güneşi, Hayat Ağacı, Serhat Bölgesi’ne ait yöresel Kürt motifleri… Hiç olmaz dediğimiz yerlerden müşteri profili oluşturduk, Afyonkarahisar gibi Sakarya gibi.”
Keçi kılından yapılan ve yaklaşık 600 yıllık geçmişe sahip yöresel bir ayakkabı olan reşik, Van’ın reşik ustalarından Mecit Emen’in 33 yıllık mesleği. 51 yaşındaki usta, reşik yapımından önce ayakkabı tamirciliği yapmış. Bu mesleğe ayakkabı boyacılığıyla başlamış. Geleneksel ayakkabıların tarihi, Emen’in hikâyesi kadar derin.
Unutulmaya yüz tutan el emeği, alın teri mesleklerden reşik yapımında ustalaşan Emen’in, reşikle tanışmasını, mesleğinin incelikleri ve zorluklarını haberimize misafir ettik. Kadınların da çalıştığı atölyede, geleneğin kadın emeğiyle buluşmasını çalışanlardan Tülin Kurtuluş, şu sözlerle tarif ediyor: “Kendi toprağımın kültürünü, başka ülkelere tanıtmak çok hoşuma gidiyor ve bu beni gururlandırıyor.”
‘Sündüs Abla ilham kaynağımız oldu’
Emen’in, reşikle tanışma hikâyesi oldukça ilginç. 80’lerde iyi bir müşteri profili yakalamış ve tam da o yıllarda, reşik ustası Sündüs Abla ile tanışmış. Sündüs Abla, reşik yapımında bize ilham kaynağı olan ablamız, diyor gülümseyerek. Ve başlıyor Sündüs Abla ve reşik hikâyesini anlatmaya:
“Sündüs Abla, Bahçesaraylı (Miks) bir ablamız. Hangi köyde yaşadığını bilmiyorum. Hikâyesini de bilmiyorum doğrusu. Bildiğim tek şey bize arada bir, çocuklarıyla ve eşiyle yaptığı el örgüsü reşikleri gönderir, tabanlarını takmamızı isterdi. Bir ara kendisi bizi ziyaret etti. Kürtçe “Kurê min vî karî bikin û hûnê pare qazançkin” derdi. Ben de ‘Sündüs Abla, emê çawa pare qezançkin? Kî van pêke?’ derdim. ‘We nebêje kurê min’ derdi. Bizim en son görüşmemiz öyleydi. Gitti Sündüs Abla, sonra yaptığımız reşikleri gören insanlar, ‘Bize de yapar mısınız?’ diye talepte bulundular. Siparişler verdiler. Daha sonra; okullara, folklor ekiplerine, sanatçılara, televizyon yapımcılarına derken dizi setlerine yapmaya başladık. Bizim reşik hikâyemiz de böyle başladı.”
‘Tamir ile başladık imalata dönüştürdük’
Okul sezonunun başında MESEM (Mesleki Eğitim Merkezi) kapsamında yaklaşık 13 kadın çalışanı işe almalarıyla işgücü desteği artıyor ve işleri biraz daha hızlanmış oluyor atölyenin.
Tamir ile başladıkları işi imalata dönüştürdüklerini, söyleyen Emen, “Aynı zamanda kendi alanımızda bölgenin en iyi ve en donanımlı iş yerini açtık. Makine teçhizatımızla, personelimizle işletmemize gelen insanların kaynaklarını karşıladık. Bu arada yurt dışına siparişlerimiz oldu. Yüklü taleplerde bulunuldu,” diyor. Yaptıkları iş yoğun el emeği gerektiriyor, kadınların işe dahil olmasını, işe renk kattılar diye tanımlıyor Emen. Böylece reşik yapımını çok iyi bir noktaya getirdiklerini ve bundan sonrada bölgeye has, tanınan bir marka olması için uğraşacaklarını da ekliyor.
‘Bu kültürün yaşatılması önemli’
Bu işin en çok manevi yönünün önemli olduğunu vurgulayan Emen, “Ata babadan kalan bir mesleği gün yüzüne çıkarıp sürdürebilmek, gerçekten kim yaparsa yapsın takdire şayan bir iş” diyor. Bunun toplumda görmemezlikten gelinmesine de sitem ediyor. İnsanların, modernizmin bağımlısı olduklarını, kendi gelenek ve göreneklerinden uzaklaştığını belirtirken, bu kültürün yaşatılmasının kendileri için önemli olduğunu ekliyor.
Atölyelerini, İranlılardan Korelilere kadar birçok farklı kültürden insanın ziyaret ettiğini söyleyen Emen, Van’a gezmeye gelen insanların işlerini görüp beğendiklerini ve atölyelerinden memnun ayrıldıklarını söylüyor. Böylece yaptıkları işin yayıldığını ve müşteri potansiyellerinin arttığını da ifade ediyor.
‘Yoğun emek isteyen bir iş’
Bir reşikin yapım sürecini anlatan Emen, motifin ağırlığına göre sürenin değiştiğini söylüyor. Bu sürenin bir günle üç gün arasında değişebildiğini söyleyerek, “Çünkü ince detaylar isteyen el emeği yoğun olan bir iş,” diyor. Reşikin keçi kılından imal edildiğini belirterek, keçi kılının ömrünün yaklaşık 50 yıl olduğunu ve su geçirmediğini, güve tutmadığını, içindeki yağdan dolayı çürüme yapmadığını ifade ediyor. “Koku, kaşıntı, ter, mantara sebep olmuyor, sağlık açısından da çok faydalı,” diye de ekliyor.
Reşiki özel olarak dokuttuklarını, dokuma ilmiklerinin biraz daha sık ve gramaj olarak ağır olduğunu belirten Emen, yapım aşamalarını şöyle anlatıyor: “Dokuttuktan sonra modele göre bir kesim yapıyoruz. Yani çocuk modellerinde numarasına göre yine kadın modellerinde numaralı olacak şekilde kesiyoruz. Kestikten sonra bunlar sayaya gidiyor. Sayada işlendikten sonra nakışa gidiyor. Nakışta görevlendirilen kadınlar, her bir sayaya ayrı bir nakış işliyorlar. Daha sonra çatma dediğimiz bağlama işlemini yapıp numaralandırıyoruz ve bu kalıp işlemine gidiyor. Kalıp işlemine çekildikten sonra tabana gidiyor. Taban işi bittikten sonra ise iç astarı çekiliyor, son kontroller yapılıp paketlenip adrese teslim ediliyor.”
‘Urartu Güneşi, hayat ağacı, Kürt motifleri’
Reşik motiflerini, Urartu desenlerini kullanarak yaptıklarını ifade eden Emen, şöyle sıralıyor kullandıkları motifleri: “Urartu Güneşi, Hayat Ağacı, Serhat Bölgesi’ne ait yöresel Kürt motifleri. Aynı zamanda müşterilerimizin getirdikleri desenleri de işliyoruz. Yapılan reşikler, kadın, erkek ve çocuk olmak üzere üç grupta çıkarıyoruz.”
Türkiye’nin her yerine reşik gönderdiklerini ifade eden Emen, “Hiç olmaz dediğimiz yerlerden müşteri profili oluşturduk, Afyonkarahisar gibi Sakarya gibi. Ürünümüz, görüntü olarak çok ilgi çekiyor ve kendisini sattırıyor. Kullanan bizim reklamımızın bir taşıyıcısı oluyor,” diyor.
‘Reşik yapımını iş gücüne dönüştürebiliriz’
Emen, ayrıca isim hakkı, tescil hakkı ve patent için başvurusu yaptıklarını; reşiki, tescilli, patentli bir ürün olarak Van’a has bir ürün niteliği kazandırmaya çalıştıklarını söylüyor. Kentin mülki amirlerinden destek talebinde bulunuyor: “Beraber çalıştığımız insanlar da tabii bu işi maddi bir karşılık alarak yaptıkları için çok ciddi manada kadınlardan iş talebi var. Bizim elimizdeki malzemeyi biz temin edebilsek elimizde malzeme olsa iş gücüne dönüştürürüz. Bunu karşılayacak duruma gelince daha fazla eleman çalıştırabilecek duruma geleceğiz.”
‘Reşikte en önemli kısım, işleme kısmı’
Çocuk gelişimci olan Hüsna Tutar, özel sektörde uzun yıllar çalıştıktan sonra mental bir yorgunluk hissedip çalışmaya ara verdiğini söylüyor. Bu arada farklı iş arayışları içerisine girerek, kendisini eğitip yeni bir şeyler üretebileceğini düşünürken yolu Mecit Usta ile kesişiyor. MESEM kursları kapsamında reşik üretim atölyesine dahil oluyor. Bu işi yapmaya yaklaşık 3 ay önce başlayan Tutar, “Zaten burada reşik yapıldığını biliyordum. Mecit Usta da ‘Sen istiyorsan gel bize dahil ol burada bir şeyler yap’ dedi ve öyle başladım,” diyor.
Atölyede yaptıkları çalışmaları anlatan Tutar, keçi kılının dokumasının farklı bir yerde yapılıp atölyeye ulaştığını söylüyor. Daha sonra mevcut kalıplarla ayak numarasına göre kesilip dikiş makinasından overlok işlemi yapıldıktan kenar biyeleri yapılıyor. Tutar’ın en önemli kısım diye nitelendirdiği işleme kısmına geçiliyor daha sonra. Urartu döneminden kalma motiflerini işlediklerini belirten Tutar, Urartu Güneşi, üzüm bağı gibi farklı desenler işlediklerini ve atölye içerisinde bir uyum halinde çalıştıklarını söylüyor.
‘Benim elimden çıkan motiflerin başka yerlere taşınması beni gururlandırıyor’
Bir diğer atölye çalışanı Tülin Kurtuluş ise Tutar gibi yaklaşık 3 ay önce bu atölyede çalışmaya başlıyor. Atölyeden önce de el işlerini severek yaptığını belirterek bu işi yapma konusunda kendine güvendiğini söylüyor: “Hem Mecit Usta’yla tanışmam hem de kültürüme yakın olması nedeniyle şu anda gururla yapıyorum bu işi. Kendi toprağımın kültürünü çok dışarılara, başka ülkelere tanıtmak çok hoşuma gidiyor beni gururlandırıyor” diyor. Yaptığı işi sadece el işi olarak görmediğini ifade ederek, “Kendi kültürümün, benim elimden çıkan motiflerle dışarıya taşınması beni mutlu ediyor. Ekip olarak da çok uyumlu çalışıyoruz.”
Nakışın yanında kesim de yapan Kurtuluş, yaptıkları işi eskiye dönüş olarak tanımlıyor ve bu zevkli işin en önemli püf noktalarından birinin iplerin kök boyayla boyanması olduğunu vurguluyor. Tamamen estetik bir ürün olan reşikler, renk uyumları ile de göz dolduruyor. Çünkü bu renklerin uyumu da geleneklere dayanıyor. Tamamen ekip işi olan bu üretim, arkasındaki becerikli ellerin imzasıyla dünyanın birçok yerine yayılıyor.
(ro)