Van’da son bulmayan yasaklar 6 yıldır devam ederken, Tokat Valiliği’nden Van Valiliği’ne atanan Vali Ozan Balcı tarafından yasağın kaldırıldığı iddia edildi. 24 saat içerisinde bildirim yapılmasını isteyen valiliğin kararını değerlendiren kentteki HDP eş başkanları, sivil toplum örgütleri, insan hakları örgütleri ile hukukçular kararla yasakların daha fazla kalıcı hale getirildiğini ve alınan kararın tutarlı olmadığının altını çizdi.
Van’da 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) gerekçe gösterilerek 21 Kasım 2016’da ilan edilen eylem ve etkinlik yasağı o tarihten bu yana her 15 günde zincirleme bir şekilde uzatılarak uygulanmaya devam ediyor. Devam eden yasaklar başta STK, dernek ve siyasi partiler olmak üzere kent halkını bir bütün olarak etkiliyor.
Yasaklara karşı defalarca itirazda bulunan Van Barosu’nun tüm itirazları ise reddedildi. Son olarak Anayasa Mahkemesi, geçtiğimiz günlerde açıkladığı kararla daha önce haklarında idari para cezası verilen HDP Çaldıran İlçesi yöneticilerine dönük kararı bozdu ve uygulamayı bir ihlal olarak değerlendirdi.
‘Yasaklar’ yerine ‘bildirim’ zorunluluğu!
Yasaklar, 6 yıllık süreçte sık sık meclis gündemine de taşındı. Konuyu gündeme taşıyan kentin HDP’li milletvekilleri yasakların son bulmasını talep etti. Kentteki dernek, siyasi parti ve diğer organizasyonlar da itirazlarını defalarca dile getirdi. Son olarak Van Valiliği, 24 Temmuz’da bir açıklama yayınladı ve kentteki birçok alanı muaf tutarak yasakların kaldırıldığı bilgisini paylaştı. Aynı açıklamada, kentte yapılacak tüm eylem ve etkinlikler için 24 saat öncesinden bildirilme zorunluluğu getirildi.
Söz konusu kararın yasakları daha devamlı hale getirdiği yorumunda bulunan kentteki siyasi parti ve STK temsilcileri, süren yasaklarla anayasa ve uluslararası sözleşmelerde garanti altına alınan ifade özgürlüğü, barışçıl eylem ve etkinlik hakkı gibi birçok hakkın ihlal edildiğini belirtiyor.
‘Yasaklar toplumu dizayn etmenin bir yolu’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Eşbaşkanı Fikret Doğan’a göre bu ihlale yol açan yasaklar, iktidar için toplumu dizayn etmenin bir yolu. Eylem ve etkinliklerin anayasal bir hak olduğuna vurgu yapan Doğan, susturulan, itiraz etmeyen veya şükür etme pozisyonunda olan ya da zaman zaman yardım paketleriyle kandırılan bir toplumu kabul etmediklerinin altını çizdi. Doğan, “Bu toplum artık bu şekilde idare edilemez. Başından beri şunu söylüyoruz; Mevcut iktidar ülkede mevcut olan hiçbir yasayı ve uluslararası sözleşmeleri tanımayan bir noktada toplumu dizayn etmeye çalışıyor. Aykırı ses çıkarmak isteyen her kesimi susturarak, bastırarak istediği her şeyi yapan otokratik bir rejim çıkarma meselesi var” diye belirtti.
Peki neden Van?
Yasaklar, Batman ve Hakkari gibi kentlerde de dönemsel olarak uygulanıyor. Ancak Van’da aralıksız olarak her 15 günde bir zincirleme bir şekilde uzatılıyor. “Neden Van?” sorusunu sorduğumuz Doğan, bunu daha çok Van’ın etrafındaki kentleri etkileyen pozisyona bağlıyor. Doğan, şu sözlere yer veriyor: “Van büyük ve bu büyüklüğüyle sorunları da büyük olan bir kent. Etrafındaki kentleri etkileyen bir pozisyonda. Hakkari, Ağrı, Muş, Iğdır hatta Erzurum’a örnek teşkil eden bir kent. Yönetenler şöyle diyor; ‘Toplumsal muhalefet açısından eğer Van’ı bastırırsak diğer kentleri rahat kontrol edebiliriz.’ Bu yüzden Van’ın üzerine bu kadar büyük bir baskı ve hukuksuzlukla geliyorlar.”
‘Yasaklar devam ederken iktidar rahatça etkinlikler yaptı’
Doğan başka bir konuya da dikkat çekiyor ve yasakların olduğu dönemde iktidarın kentte etkinlik yapmaya devam ettiğini hatırlatıyor. “Mevcut yasaklar en çok bizi etkiledi. Bu toplumun demokratik anlamda gerçekten sıkıntıları var. Biz de bunu kabul etmediğimiz için her gün sokaklarda olacağız. Yaptığımız en ufak bir açıklamada yüzlerce polis, panzer ve baskıyla karşı karşıya kalıyoruz. Aykırı seslere, muhalefete uygulanan bir şeydi. Bizim beş adım yürümemize izin vermeyen yöneticiler, koydukları yasağı kendileri ihlal etti. Defalarca Maraş ve Cumhuriyet Caddesini kapatarak eylem ve etkinlik alanı yaptılar” diyerek yaşanan hukuksuzluğa dikkat çekiyor.
‘Tüm ambargo girişimlerine karşı Van halkı gerekli cevabı verecek’
HDP’nin diğer il eş başkanı Handan Karakoyun da Doğan ile benzer düşünüyor ve Van’ın üzerinde yoğun bir ambargonun olduğunu belirtiyor. Van’ın, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı ve tüm Serhat bölgesini etkileyen bir kent olduğuna dikkat çekerek şöyle konuşuyor: “İki dönemdir Van halkının bütün hakları elinden alınıyor. Bütün bu olumsuz politikalara karşın Van halkının kendi iradesini ortaya koyması, politikalarının Van’da sonuç almamasından kaynaklı Van’a yoğun bir ambargoları söz konusu. CHP’nin bütün kurmaylarıyla kente çıkarma yapması, devamında AKP’nin gelmesi, son olarak yeni kurulan partilerin Van’ı ziyaret etmesi de Van’a olan ilginin bir örneği. Ancak en yakın fırsatta Van halkı gerekli cevabı verecektir hem iktidara hem de diğer siyasi partilere.”
Kimler en çok etkilendi?
Uygulanan yasaklardan kent sakinleri bir bütün olarak etkilendi. Ancak muhalif parti ve STK’ların etkilenmesi daha yoğun hissedildi. Sağlık, iklim, insan hakları, göç, ekonomi ve kadın çalışmaları gibi toplumu ilgilendiren alanlar üzerine çalışma yapan STK’lar ile iktidar partisi dışında kalan partiler son yıllarda sokağa çıkamadı, çalışmalarını yapamadı.
‘Yasaklarla HDP ve Kürtler sindirilmek isteniyor’
HDP, bu süreçte nerdeyse tüm eylem ve etkinliğinin yasaklandığını söylüyor ve yasakların en çok kendilerini etkilediği yorumuna yer veriyor. Karakoyun, yasaklarla HDP ve Kürtlerin sindirilmeye çalışıldığını kaydediyor. Karakoyun, “İktidarın tekçiliği dayattığı ve etkisi en çok da Van’da hissedilen bu yasaklar, kendi propagandasını yaptığı bir süreçti. HDP bu süreçte tüm engellemelere rağmen kendi siyasi faaliyetlerini demokratik çerçevede yapmaya devam eden bir pozisyondaydı. Bundan sonra da demokratik çalışmalarımıza, örgütlenme çalışmalarımıza ara vermeden devam edeceğiz” diye kaydediyor.
Yasaklar gazetecileri de etkiledi!
Toplanma ve gösteri yasakları, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşlarının sokağa çıkmasını engellediği gibi gazetecilik yapmayı da zorlaştırdı. Yasaklardan zaman zaman görüntü alması engellenen gazeteciler hakkında yasaklara uymadıkları gerekçesiyle soruşturma da açıldı.
Yasaklamalar yargılanma veya ceza konusu oldu
6 yıldır devam eden yasaklar, kentteki birçok parti ve STK üyesi için yargılanma veya ceza gerekçesi sayıldı. Çevre sorunları hakkında yapmak istediği basın açıklamaları nedeniyle dört ayrı idari para cezasına çarptırılan Van Çevre, Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (Çev-Der) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık da bunlardan biri. Kalçık’a iki yılda “emre aykırı davranış” gerekçe gösterilerek dört ayrı idari para cezası verildi. Farklı zamanlarda Kabahatler Kanununa dayanılarak hakkında ceza verilen Kalçık, kentte devam eden yasaklar ve verilen cezalarla ifade özgürlüğünün engellendiğini ve derneğin derinleşen iklim krizine ilişkin çalışma yapamaz hale getirilmek istendiğini söylüyor.
‘Yasalarla garanti altına alınmış haklarımız yasaklarla engelleniyor’
Kalçık maruz kaldıklarını şu şekilde dile getirdi: “Biz çevre örgütüyüz. Bölgenin çevre sorunlarına karşı duyarlılık oluşturmaya çalışıyoruz. Yaptığımız çalışmaların siyasi bir boyutu yok ama kentte üç kişi bir araya gelemiyor; çünkü uzun süredir her türlü gösteri ve yürüyüş yasak. Ülkede ve bölgede önemli çevresel sorunlar var. Bununla ilgili basın açıklaması yapmaya çalıştık ama bu yüzden dört kere ceza aldım. Basın açıklamasına katıldığımız için mülkü amirin verdiği karara uymadığımız söyleniyor. Ekolojik tahribatlara karşı bir farkındalık yaratmak ve çözüme kavuşsun diye çevre sorunlarına yetkililerin dikkatini çekmek istiyoruz. Bunu da basın açıklaması ile yapabiliriz. Ancak ‘çevremizi korumamız gerek’ dediğimiz basın açıklamaları bile cezalandırılıyor. Yasalarla garanti altına alınmış haklarımız yasaklarla engelleniyor.”
AYM verilen cezayı bozdu
Kentteki farklı kurumların yürüttüğü hukuki mücadele 6 yıldır devam ediyorken geçtiğimiz günlerde ilk sayılabilecek bir gelişme yaşandı. Çaldıran ilçesinde parti kongresine davet için bildiri dağıtan HDP üyesi bir gruba, polis idari para cezası kesti. Bunu üzerine 10 kişi karara Çaldıran Sulh Ceza Hakimliği’nde itiraz etti. Mahkeme bu itirazı da reddetti.
Partililer daha sonra konu için AYM’ye başvurdu. Başvuruyu değerlendiren mahkeme, geçtiğimiz günlerde ihlal kararı verdi.
Son kararla yasak kalktı mı yoksa daha sürekli hale getirildi?
12 Mayıs’ta yayınlanan valiler kararnamesi ile Tokat Valiliği’nden Van Valiliği’ne atanan Vali Ozan Balcı ilk olarak valilik binasının önündeki bariyerlerin kaldırmıştı. Bu adımdan sonra yasakların devam edip etmeyeceği konusu yeniden tartışılmaya başlanmıştı. Öyle ki valiliğin 14 Temmuz 2022 tarihli açıklamasında yasaklarla ilgili gidilen değişiklikler duyurulmuştu. Yasakların kısmi olarak gevşetildiği yorumlarına yol açan açıklamada, kentte yapılacak etkinliklerin 24 saat önce emniyete bildirilmesi vurgulandı ve eylemlerin yasak olduğu yerler sıralandı.
Karataş: Yer uygulaması yasakların devamlı hale gelmesi anlamına geliyor
İHD Van şube başkanı Mehmet Karataş, kararı olumlu bulduğunu söylüyor bir de şerh koyuyor. Karataş’a göre söz konusu yer uygulaması bir bakıma yasakların devamlı hale gelmesi anlamı taşıyor.
“14 Temmuz 2022 tarihinde yapılan açıklama ile yasaklar kaldırılmış gibi gösterildi. Bu karar olumlu olmakla beraber bu yasakların devamlı haline gelmesi anlamına geliyor. Van’da bulunan bütün alanlar aslında yasaklı hale getirildi. En işlek alanlardan tutun Atatürk Parkı gibi en uzak yerlere yasaklama getirildi” diyerek kararın aslında yasaklamanın devamı olduğuna dikkat çekiyor.
Konuşmasının devamında etkinliklerin 24 saatten önce bildirim zorunluluğuna değinen Karataş, şu sözlere yer verdi: “Örneğin hafta sonu bir hak ihlali oldu ve siz bunu Pazartesi günü dile getirmek istiyorsunuz ama Pazar günü bildirimini yapamayacaksınız bunun. Yine hafta içinde bile aniden gelişen durumlar olabilir. Bu bildirim gerekliliği aslında bu hakkın kullanılmasını engelleyen bir başka durumdur. Karar aslında kendi içinde tutarlı değil.”
‘Ret kararları siyasidir’
Van Barosu ve kentteki diğer kurumların yasakların iptaline ilişkin yaptığı itirazların reddedilmesine de değinen Karataş, “Mahkeme kararlarında, bu kararların gerekliliği ve ölçülülüğü gibi boyutlara değinilmeden ve hukuki bir değerlendirme yapılmadan neredeyse idarenin gözüyle bakarak siyasi bir karar vermiştir. Bu bir yasa ve hukuk katliamıdır ve anayasa mahkemesinden döneceğini düşünüyoruz” ifadesine yer veriyor.
Serhat News