Demans hastası olan HDP eski Eş Genel Başkan Yardımcı ve Van Milletvekili Aysel Tuğluk, Kocaeli 1 No’lu F Tipi’nde Aralık 2016’dan beri tutuklu bulunuyor. İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüleri Nuray Çevirmen ve Avukat Ercan Yılmaz, Tuğluk’un, politik mahpus olması nedeniyle tahliye edilmediğini söylüyor.
Demans teşhisi konulması nedeniyle tahliyesi talep edilen, Halkların Demokratik Partisi (HDP) eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk hakkında tahliye kararı verilmişti. Kocaeli Kandıra 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 2016 yılından bu yana tutulan Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk, demans hastalığı ilerlemesine rağmen tahliye edilmiyor. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) üçüncü kez “cezaevinde kalabilir” raporu verdiği Tuğluk, Kobanê Davası’ndan tahliye edildi. Ancak başka bir dosyadan hükümlü olduğu gerekçesiyle tutukluluğunun devamına karar verildi. Hâlâ cezaevinde tutulan Tuğluk hakkında Anayasa Mahkemesi (AYM) de, cezasının infazının ertelenmesi ve tahliye edilmesine yönelik tedbir talebinin reddi yönünde karar verdi.
İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen ve İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Ercan Yılmaz, Tuğluk’un sağlık durumu ve hukuki süreçle ilgili yaptıkları değerlendirmelerde, Tuğluk’un politik bir mahpus olması nedeniyle tahliye edilmediğini söylüyor.
‘Ekstra bir ceza yöntemi uygulanıyor’
Nuray Çevirmen, Aysel Tuğluk’un tahliye edilmemesinin en büyük nedenlerinden bir tanesinin politik mahpus olmasından kaynaklı olduğunu söylüyor. Ekstra bir ceza yönteminin uygulandığını söyleyen Çevirmen, “Eşitlik ilkesi ortadan kaldırılarak uygulanıyor bu ceza. Aysel Tuğluk’un şu anda cezaevinde kalabilecek bir durumu yok,” diyor. Çevirmen, yaklaşık 5-6 ay önce bile bir avukat görüşünde durumunu ifade ederken zorlandığını ve bir buçuk iki saat oturmuş oldukları zaman diliminde bile sık sık kim olduğunu sorduğunu ayrıca oda arkadaşlarının ismini dahi unuttuğuna vurgu yapıyor.
‘Demans hastası bir insanın cezaevinde tutulması hukuki değil’
Demans hastalığının, dışarıda daha iyi koşullarda gerileme imkânı olabilen bir rahatsızlık olduğunu belirten Çevirmen, “Ancak hapishanede tutularak gerilemesi mümkün değil. Zaten koşulları iyi olmayan kapatılma mekanları sonuç itibariyle. Buralarda tutularak ve tedavi imkanlarından yoksun bırakılarak hastalığı ilerletildi. Şu anda durumu daha da sıkıntılı bir hale geldi. Her şeyi unutabilen, konuşma güçlüğü çekebilen, nerede olduğunu kavrayamayan bir insanın hapishanede tutulması, hukuki olarak da doğru değil vicdani olarak da doğru değil,” diye kaydediyor.
‘Bir ağır hasta mahpus bırakılıyor diğer ağır hasta mahpuslar bırakılmıyor’
Çevik Bir’in, Aysel Tuğluk’la aynı hastalığı taşımasına rağmen tahliye edilmesine ilişkin de konuşan Çevirmen, “Biz istiyoruz ki bütün hasta mahpuslar serbest bırakılsın. Ama bu eşitlik ilkesi çerçevesinde işletilsin. Bir ağır hasta mahpus bırakılıyor diğer ağır hasta mahpuslar bırakılmıyor. Ki şu anda da ağır hasta mahpuslar ölüme terk edilmiş vaziyetteler. Yavaşlatılmış bir ölüm süreci dayatılıyor,” ifadelerini kullanıyor.
‘Arkadaşlarının desteğiyle yaşamını sürdürüyor’
Tuğluk’un, arkadaşlarının desteğiyle yaşamını devam ettirdiğini ifade eden Çevirmen, “Arkadaşları, onunla sürekli yüz yüze bir yaşam mahali içerisinde, onun hastalığına, hastalığın gittikçe ilerlemesine tanık olmaları hepsi için güç bir durum,” diye ekliyor. Tuğluk için pek çok kampanya yapıldığını, sosyal medya etkinlikleri yapıldığını ve hukuksal alanda da çalışmalar yürütüldüğünü söylüyor. HDP’nin, defalarca Adalet Bakanı ile görüşme talebinin olduğunu belirten Çevirmen, ATK’nın ağır hasta mahpuslar için bir işkence aracına dönüştürüldüğünü söylüyor. Çevirmen, ATK’nın aldığı kararları ise şöyle değerlendiriyor: “Adli Tıp Kurumu, uzun yıllardan beri; biz, sivil toplum örgütleri, Tabipler Birliği ve birçok sağlık kurumu tarafından da ne şekilde karar verildiği sürekli olarak ifşa edilen bir kurum halini almış durumda. Siyasi olarak karar veriyor. Mahpusun, genel durumuna bakıyor, ama yeterli ve detaylı tetkik ve incelemeler yapılarak vermiş olduğu bir karar da değil. Böyle bir karar vermemesinin sebebi de tamamen siyasi saikle hareket etmesinden kaynaklı.”
‘Aysel Tuğluk sadece üç gün gözlem altında tutuldu’
Ercan Yılmaz ise, ocak ayında, bir grup avukatla Tuğluk’u ziyaret ettiğini söylüyor. “Sağlık durumunun gerçekten kötü olduğunu şuradan anladım; yirmi yılı aşkın bir süredir arkadaşlığının olduğu bir avukat arkadaşımızı tanıyamadı. Arkadaşımız, kendisine birçok olay hatırlattı, arkadaşlıklarını hatırlattı çok zorlandı. Bir süre hatırlar gibi olduktan sonra tekrar kim olduğunu sordu,” diyor.
‘Tuğluk ciddi risk altında’
Yılmaz, Tuğluk’a konulan teşhisin, hapishanede yaşamını tek başına idame ettirmesinin mümkün olmadığı bir teşhis olduğunu söylüyor. Yılmaz, “En basitinden; Aysel Hanım, sosyal hayatını sürdürürken ketılın fişini açık unutup uyuyabilir ve orada bir yangının çıkmasıyla yaşamını yitirebilir. Çünkü zihinle ilgili bir problem, hafızaya ilişkin bir problem var. Çok ciddi anlamda bir risk altında,” ifadelerini kullanıyor.
ATK’nın, normalde üç haftaya kadar sevk edilen mahpusları gözlem altında tutabildiğini fakat Tuğluk’u sadece üç gün gözlem altında tuttuğunu ve ardından hapishaneye gönderdiğini belirtiyor. Yılmaz, “Bu da Adli Tıp Kurumu’nun olaya ne kadar ciddiyetsiz yaklaştığını ne kadar yüzeysel baktığını gösteriyor,” diyor.
‘Mesele Kürt siyasi hareketi olunca çelişkili davranılıyor’
ATK’nın aynı teşhis altında Çevik Bir’e, “hapishanede kalamaz” raporu düzenleyip Aysel Tuğluk’a kalabileceği raporu düzenlemesini ayrımcılık olarak değerlendiren Yılmaz, “Adli Tıp Kurumu tarafından aynı teşhis altında, Çevik Bir’e de bir demans teşhisi konuldu. Aysel Tuğluk’a da bir demans teşhisi konuldu, ama Aysel Tuğluk’un hapishanede kalabileceği, Çevik Bir’in ise kalamayacağı yönünde bir rapor düzenlendi,” hatırlatmasında bulunuyor.
2007 yılından beri hasta mahpusların durumunu gündeme getirip çözüm talep ettiklerini ifade eden Yılmaz, “Bu çözüm için fikir de veriliyor. Değişiklik yapılması gereken infaz kanunundaki değişiklikler, Adli Tıp Kurumu’nun statüsünün değiştirilmesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi çerçevesinde mahpuslara yaklaşılması yönünde birçok demecimiz var,” diyor.
Yılmaz son olarak şunları vurguluyor: “Aysel Hanım’ın, Kobanê dosyasından tahliye edilmesine Adalet Bakanlığı itiraz etmiş. Aynı Adalet Bakanlığı, hasta mahpuslara ilişkin insani bir düzenleme yapacağını söylüyor. Bu da aslında söz konusu Kürt siyasi hareketi ya da muhalifler olduğu zaman ne kadar çelişkili davranıldığının bir göstergesi.”
Serhat News