Gazeteci-Yazar Hurşit Baran Mendeş, yaptığı coğrafi ve sosyolojik araştırmalar sonucunda Ertoşî Aşireti’ne ilişkin bilinen yanlışları düzeltmek, merak edilenleri yanıtlamak amacıyla yazdığı ‘Ertoşîler’ kitabı yayımlandı. Yayımlanan kitabın içeriğine ve hazırlık sürecine dair Mendeş ile söyleşi gerçekleştirdik.
Gazeteci-Yazar Hurşit Baran Mendeş, yaptığı coğrafi ve sosyolojik araştırmalar sonucunda Ertoşî Aşireti’ne ilişkin bilinen yanlışları düzeltmek, merak edilenleri yanıtlamak ve kaybolmaya yüz tutmuş bilgileri kayıt altına almak için ‘Ertoşîler’ kitabını yazdı.
1976 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde doğan; ilk, orta ve lise öğrenimini İdil ilçesinde tamamlayan Mendeş, 1992 yılında İzmir’e göç etmesiyle beraber gazeteciliğe başladı. 1996 yılında ise ilk şiir kitabını yayınladı. 2000 yılında memleketine dönerek ilk matbaayı kurup, Güney Expres adlı yerel gazeteyi çıkardı. 2018 yılına kadar beş şiir kitabı daha yayınlanan Mendeş, gazetecilik alanında çok sayıda başarıya imza atıp sektör içerisinde farklı görevlerde bulundu.
2010 yılından bu yana Tur Abdin ve Botan bölgelerinde, aşiretler üzerine sosyolojik ve coğrafi çalışmalar sürdüren Mendeş, bu alanda yaptığı çalışmaların bir kısmını ‘Ertoşîler’ kitabında derledi.
Yazılı kaynakların çoğunda bir konfederasyon olarak karşımıza çıkan Ertoşîler, bu kitapta aşiretlerin doğuşundan geleneklerine, aile yapılarından güncel temsilcilerine kadar detaylıca incelendi. 12 kardeş aşiretten oluşan ve Kürt tarihi içerisinde özel bir yere sahip olan Ertoşîler, yaklaşık 4 yüz bin nüfusa sahiptir.
‘Ertoşîler’ kitabı üzerine sohbet ettiğimiz yazar Hurşit Baran Mendeş, Kürt tarihinin bugüne kadar yaşatılmasında ve taşınmasında önemli bir etken olan sözlü kaynaklara dayanarak çalışmasını yürüttüğünü belirterek, aşiret üyelerinin yoğunluklu yaşadığı Van kentinde 15 gün kalarak kitabının dağıtım ve tanıtımını yaptı.
Ertoşî aşiretinden misiniz? Ya da hangi aileye mensupsunuz biraz söz eder misiniz?
Ben Ertoşî aşireti üyesi değilim, ama Ertoşîlerle yaklaşık altı yüz yıldır aynı coğrafi alanlarda ve yakın yaylalarda komşu olarak yaşayan Kıçî aşiretindenim.
Kitabın hazırlık sürecinden biraz söz eder misiniz? Fikir nasıl ortaya çıktı, hangi bölgelerde çalıştınız, mülakatlarda ulaştığınız bilgileri teyit edebileceğiniz herhangi bir yazılı kaynağa ulaştınız mı, ne kadar süre de çalışmanızı tamamladınız?
Ertoşîler kitabından önce uzun süredir; Tur Abdin Bölgesi’nden Botan Bölgesi’ne kadar 2010 yılından beri bütün aşiretler üzerinde geniş ölçekli sosyolojik ve coğrafik araştırmalar yapıyorum. Bölgede yaşayan aşiretlerin tarihi geçmişlerinin bugüne kadar sağlıklı bir şekilde yazılı olarak ele alınmadığını fark ettim, bu nedenle bütün aşiretlerimizin tarihi geçmişlerini en ince şekilde ele alarak tarih sayfalarına aktarmaya karar verdim. Bu çalışmaları yaparken ellimden geldiği kadar, kısıtlı olan eski tarihi arşivlerden yararlanmaya çalıştım. Fakat aşiretlerin tarihi geçmişlerini araştırırken daha çok sözlü kaynaklardan faydalandım. Kürt tarihinin bugüne kadar yaşatılmasında ve taşınmasında önemli bir etken olan sözlü kaynaklar günümüzde devam etmektedir. Yaklaşık on iki yıldır sürdürdüğüm araştırmaların bir parçası olan Kardeş Ertoşî Aşiretleri’nin tarihi geçmişlerini yazmak için büyük bir çaba harcadım. Zira Ertoşîler: Şırnak, Hakkâri, Van, Siirt ve Güney Kürdistan Bölgesi gibi geniş bir alana yayılmış olan büyük bir aşiret federasyonudur. Çok sağlıklı ve uzun soluklu bir araştırmanın neticesi olan Ertoşîler kitabını artık Kardeş Ertoşî Aşiretleri’nin temel tarihi kitabı olarak ele alabiliriz.
Kitap kapakları genelde kitabın içeriğini yansıtır. Kitap kapağında erkek figürler yer alıyor, ama aşiretlerde kadınların rolü de oldukça büyük. Bu tercihin özel bir nedeni var mı?
Ertoşîler kitabının kapağı tamamen Ertoşîlerin geleneklerini ve giyim kuşam tarzlarını baştan aşağı ön plana çıkaran bir fotoğraftır. Fotoğraftakilerin hepsi de birer Ertoşî üyesi olup, başlarındaki poşîden tuttun, şal ve şapikleri ile de kendisini belli etmektedir. Kardeş Ertoşî Aşiretleri’nde kadınların rolü şüphesiz azımsanmayacak kadar büyüktür, bu nedenle de kitabın arka kapağında da yerel elbiseleri ile dikkat çeken iki Ertoşî kadın fotoğrafı yer almaktadır. Bu fotoğrafları tercih etmemizin sebepleri de gerek giyim kuşam gerekse de kültürel değerlerin öne çıkmasıdır.
Kitabın içeriğinde çoğunlukla tarihsel süreç ve günümüz arasında bir bağlantı var. Güncel bilgileri kaydetme ihtiyacınızdan söz edebilir misiniz?
Amacımız aşiretlerimizin tarihi geçmişlerini bugüne taşıyıp yaşatmak ve günümüzün değerleri ile harmanlayıp aşiretlerin köklü yaşamsal bağlarını yaşatmaktır. Her ne kadar bazı insanlar aşiretlerin çağ dışı sosyal ve kültürel beşerî oluşumlar olduğunu söylese de ben buna tamamen karşıyım. Aşiretlerimiz eğitim ve adalet evrelerini tamamlayıp kendilerini çağa uygun bir şekilde donattıklarında insanlığın yaşatılmasında ve değerlenmesinde çok büyük bir mevzi olacaklarına inanıyorum. Bizim aşiretlerin olduğu yerlerde: vefa, saygı, bağlılık ve insanlık vardır. Bizim aşiretlerin yaşadığı yerlerde: sokak kadını, sokak çocuğu, genelev, huzur evi, bakım evi ve diğer bazı sosyal kurumlar yer almaz. Çünkü hiçbir aşiret; evladını, anasını, babasını huzurevine veya bakımevine bırakmaz. Aşiret üyeleri delilerini bile sokakta bırakmaz. Kısacası aşiretler denilince: şan, şeref, saygı, birliktelik, uzun halaylar, zılgıtlar ve misafirperverlik akla gelen en önemli insani değerlerdir.
Kitapta oldukça kısa bir bölümde kadınlar yer alıyor. Yaptığınız mülakatlarda bu konuda ulaştığınız bilgilerle paralel bir durum söz konusu mu?
Kardeş Ertoşî Aşiretleri’ni araştırıp yazarken kadınların özellikle Koçerlik yaşantısı içinde büyük bir rol oynadıklarını ve kendi öz emekleri ile büyük bir saygınlık kazandıklarını fark etmek mümkündür. Ertoşîlerin kardeş bir kolu olan Ezdîna Aşireti’nin liderlerinden birinin Fatma Ağa adında bir kadın olduğunu okumak mümkündür. Kitap içinde kadınlardan epey bahsetmişim ve özellikle Ezdîna aşiretinin eski liderlerinden Fatma Ağa’nın kısa hayat hikâyesini ele almışım. Geçmişten günümüze kadar kadınların aşiretler içindeki rollerini ve değerlerini bugün de görmek mümkündür.
Kitapta yer verdiğiniz ve sizin de nedenini duyduğunuzda şaşırdığınız gelenekler var mı? En ilgi çekici gelenek hangisiydi?
Aslında Ertoşîler bildiğim ve içinde olduğum bir aşiretler topluluğu olduğu için beni şaşırtan fazla bir şey ile karşılaşmadım. Buna rağmen bu tarihi kardeş aşiretlerin tarihi geçmişlerini araştırırken birçok sözlü, masalsı ve mitolojik hikâyeler dinledim, lakin yazılı belgelere aktarılmayan bu tür kültürel değerler zaman içinde yok olmuşlardır. Kardeş Ertoşî Aşiretleri’nin dikkatimi çeken en ilginç özelliklerinden biri de uzun süren şaşaalı düğünleri ve düğünün son gününde toplanan paraların çokluğu oldu. Bunun yanı sıra aşiret içindeki gençlerin büyüklerine duydukları saygı, benim çok dikkatimi çekti. Kardeş Ertoşî Aşiretleri’nin; tarihini, kültürünü ve yaşadıkları coğrafi alanları gezip yazarken dikkatimi çeken en önemli değerlerden biri de şüphesiz misafirperverlikleri oldu. Sanırım dünyada Ertoşîler kadar misafirlerine değer veren bir halk topluluğu yoktur. Varsa da şüphesiz yine başka bir Kürt aşiretidir derim.
Kitabın bibliyografyasında bazı haber siteleri de yer alıyor. Bu haber sitelerindeki bilgilerin güvenilirliği nedir?
Kitap içindeki bazı notlarımızda değişik kaynaklara başvurup, ufak da olsa alıntılar yaptık. Bunlar genelde aşiretin düğünleri, kültürleri ve coğrafi alanlarını ele alan kaynaklar oldu. Güvenilir bilgilerdir, çünkü bu haberleri genelde bölgede habercilik yapan gazeteci arkadaşlarımız yapmışlar.
Son olarak eklemekistediğiniz bir şey var mı?
Ertoşîler kitabının dağıtımını ve tanıtımını yapmak için Kasım 2022 yılı içinde on beş gün boyunca Kardeş Ertoşî Aşiretleri’nin genelde yaşadıkları Van il merkezinde kaldım. Halkımızın tarihi değerlerine sahip çıktıklarını görmek beni çok umutlandırdı. Diğer aşiretlerden kendi tarihlerini yazmam için teklifler aldım. Allah’ın izni ile önümüzdeki dönemde bu tür çalışmalarım devam edecektir. Tarihimize ve kültürel değerlerimize sahip çıkmak, yaşatmak hepimizin görevidir diye düşünüyorum, bu vesile ile sizlere de teşekkür ediyorum.
Fotoğraflar: Hurşit Baran Mendeş’in kişisel arşivinden