Hayatını kaybeden insan sayısının giderek arttığı bugünlerde biz de depremin hemen ardından, depremin etkilediği kentlere doğru yola koyulduk. Malatya ve Adıyaman’da yaşanan koordinasyon eksikliği dikkat çekerken, halk en çokta yalnız bırakıldıklarını ifade ederek ‘Devlet nerede’ diye tepkisini dile getiriyordu.
Maraş’ın Pazarcık ilçesinde 6 Şubat günü saat 04.17’de 7,7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu depremin ardından aynı gün öğle saatlerinde Kahramanmaraş’ta 7,6 büyüklüğünde ikinci bir deprem daha yaşandı. Bu iki büyük deprem, Türkiye’nin 10 kentinde büyük bir yıkıma sebep oldu ve can kayıpları yaşandı.
Türkiye’nin büyük bir bölümü 6 Şubat’ta depreme uykudayken yakalandı. Son açıklanan verilere göre hayatını kaybedenlerin sayısı 29 bini geçerken yaralı sayısı da 80 binleri aştı.
Hayatını kaybeden insan sayısının giderek arttığı bugünlerde biz de depremin hemen ardından, depremin etkilediği kentlere doğru yola koyulduk. Yollarda yaşanan tıkanıklıklar ve ulaşımdaki aksaklıklar nedeniyle bölgeye vardığımızda 48 saati aşkın bir süre geçmişti. Henüz yoldayken deprem bölgesinden çok ciddi görüntüler geliyordu: Yerle bir olmuş binalar, yollarda yarıklar, enkazların altında kalan insanlar, depremin ardından bölgeye yardım için akın eden onlarca insan, Twitter’dan oldukları konumu yazarak sesini duyurmaya çalışan insanlar bunlardan bir kaçıydı.
Malatya yıkımın merkezi oldu
İlk olarak depremden etkilenen kentlerden biri olan Malatya’ya vardık. Depremin üçüncü ve dördüncü gününü Malatya’da geçirdik. Malatya’nın Battalgazi İlçesi yıkımın en çok hissedildiği bölgelerden biri. Kentteki arama kurtarma çalışmaları Sivas Caddesi’ndeki enkazlarda yoğunlaşmış durumdaydı.
Malatya’daki depremzedeler için gönderilen yardımlar kente ulaşmaya başladıktan sonra kentin gecekondu mahallesi sakinleri, merkezde yoğunlaşan yardımlardan faydalanamadıklarını söylüyordu. Kimi mahalleler ise yapılan yardımlardan memnun olduklarını ifade ediyordu. Dağıtımda yaşanan sorunları görmemek mümkün değildi elbette.
Kentteki yıkıntılar arasında ilerleyerek bir mahalleden diğerine gidiyorduk. Nüfusu ile Malatya’nın en büyük mahallelerinden biri olan Tandoğan Mahallesi’ndeydik. Mahallelinin en büyük şikâyeti yardımların eşit dağıtılmadığı yönünde olurken en büyük talepleri ise ısınma ve barınma ile ilgiliydi. Havanın geceleri eksi derecelere kadar düşmesi ısınma ve barınmanın ne kadar elzem olduğunu gözler önüne seriyordu.
Çoğu evin hasar gördüğü mahallede, mahallelilerin tamamı araçlarında veya kurdukları derme çatma çadırlarda kalıyordu ve kalmaya da devam ediyor. Kimi mahalle sakinleri ise AFAD çadırlarının yeni yeni kurulmaya başlandığını aktarıyordu. Çadırların karlı zemin üzerine kurulmuş olması en büyük eleştiri konularındandı.
İnsanlar aşırı soğuklardan korunmak için birçok noktada ateş yakarak ısınmaya çalışıyordu. Havanın soğuk olduğu kentte özellikle yaşlılar ve çocuklar bu durumdan oldukça olumsuz etkileniyordu. Yakılan ateşlerin başında ısınmak için uzatılan eller, hafızalardan silinmeyecek kareler arasında yerini alıyor. Aralarında kadın ve çocukların da olduğu yüze yakın mahalleli ise Büyükşehir Belediyesi’ne ait bir tesiste kalıyordu.
Adıyaman tahliye ediliyor
Malatya’dan hafızamıza kazınan görüntüleri de alarak Adıyaman’a varıyoruz. Malatya’dan ayrılıp Adıyaman’a gitmemizin üzerinden iki günü aşkın bir süre geçti. Kentten ayrıldığımız sırada şehrin çıkışlarında ve petrol ofislerinde ciddi kalabalıklar görüyorduk. İnsanlar bu bölgeye yoğunlaşmış durumdaydı. Malatya’ya giden yardım görüntüleri ve şehirden insanların tahliye edildiği bilgisini alsak da durumun hâlâ çok iyi olmadığını ve aktardığımız gibi benzer durumların yaşandığını da kentte iletişim kurduğumuz insanlardan öğreniyoruz.
Kentteki arama kurtarma çalışmaları devam ediyor. Birçok noktada da enkaz kaldırma çalışmaları sürüyordu. Kentte hayatını kaybedenlerin sayısı hızla yükseliyor, mezarlıklar büyüyordu.
İlk depremden bu yana Adıyaman’la ilgili çok sayıda görüntü elimize ulaşıyordu. Hepsinde yardımların çok geç geldiği hatta ilk 48 saat hiçbir yardımın ulaşmadığı, insanların kendi imkanlarıyla birbirlerine yardım ettikleri belirtiliyordu.
Kente vardığımızda yardım çalışmaları devam ediyordu. Ancak koordinasyon konusunda bir şikâyet söz konusuydu halkta. En çok ihtiyaç duyulan ise barınma ve ısınmaya dönük taleplerdi. Gece itibarıyla yer yer elektrik verilmeye başladı kente, ama hâlâ tuvalet ve su sorunu var. Birçok kurum veya kuruluşun kentin bazı noktalarına kurduğu aşevlerinde sıcak yemek dağıtıyor olması günlerdir aç kalan insanlar için yaşamla bir bağ kurmalarını sağlıyor.
Bazı binalarda enkaz kaldırma çalışmaları da başlatıldı. Kentten sık sık moloz ve hafriyat yığınları taşınıyor. Kent sakinlerinin en büyük tepkisi arama kurtarma çalışmamalarının geç başlatıldığı ve uzman ekiplerin geç geldiğine dönük oluyor. Yurttaşlara göre anında ve profesyonel ekiplerce müdahale edilseydi onlarca can kurtulabilecekti. Bir başka tepki ise ekipman, iş makinası ve enerji eksikliğine dönük.
Kentte depremin ilk günlerinde gönüllülerin katılımıyla bir çalışma söz konusuydu. İkinci günden sonra AFAD, üçüncü ve dördüncü günden sonra da yurtdışından ekipler gelmeye başladı. Bangladeş, Cezayir, Gürcistan, Japonya ve Polonya kente ekip gönderen ülkelerden.
Depremin beşinci gününde Adıyaman’da arama kurtarma çalışmaları devam ediyordu. Enkazda yakınları olan depremzedelerdeki umutlu bekleyiş yerini kaygıya bırakıyor. Zaman ilerledikçe hayatını kaybedenlerin sayısı artıyordu. Kentteki mezarlıklar hızla doluyor ancak sağ kurtulanlarda oluyordu. Uğur Apartmanı’ndan 103’üncü saatte kurtarılan 6 yaşındaki Zeynep bunlardan biriydi.
Yardımlar geliyor ancak depremzedeler, koordinasyonda hâlâ bir eksiklik olduğunu söylüyor. Depremzedelerin şikâyet ettiği bir diğer şey ise battaniye, çadır ve soba gibi ısınma ve barınma sorununu çözecek yardımların hâlâ çok az gelmesi. Arabalarda veya kendi imkanlarıyla kurulan çadırlarda kalan yurttaşlar bu sorunun çözülmesini istiyor.
Biz de herkes gibi enkazların başında nefeslerimizi tutarak bekliyoruz. Depremin beşinci gününde yani 130’uncu saatte 6 yaşındaki bir çocuk sağ olarak kurtarıldı. Bu da bizi ve enkazın başında bekleyen herkesi biraz daha umutlandırdı.
Yine beşinci gün bir yurttaş, Valiliğin önündeki vince çıkarak intihar etmeye çalıştı. Yakınlarını kaybeden yurttaş, “Devlet nerede?” diye isyan etti.
Kentte siyasilere dönük bir tepki de vardı: ‘Neden sorulmuyoruz? Neden kimse gelmiyor?’ deniliyor. Bir başka itiraz ise medyanın yaşananları ele alış biçimi. Adıyamanlılara göre Adıyaman ikinci planda ve yapılan haberler de gerçeği yansıtmaktan uzak.
Malatya’da şehrin çıkışında ve petrol ofislerinde gördüğümüz durumun bir benzeri de Adıyaman’da yaşanıyordu. Öte yandan arama kurtarma çalışmaları son hızla devam ediyordu. İş makinalarının çalışması oldukça hummalı. Toz bulutu, ambulans ve siren sesleri her an havaya yükseliyor.
Yıkılmış sokaklarda, enkazlar arasında dolaşmaya devam ediyoruz. Atatürk Bulvarı Zümrüt Apartmanı’nın önünde mahşeri bir kalabalığa denk geliyoruz. Yoğun bir çalışma ve meraklı bir bekleyiş var. 12 kişinin cansız bir şekilde çıkarıldığı apartmandan, biri çocuk iki kişi sağ olarak çıktı. İnsanların çaresiz bekleyişleri bir yıkımla sonuçlandı Zümrüt Apartmanı’nın önünde…
Kentler harabeye dönüşmüş
Elektrik, su, doğalgaz yok. Kent yıkılmış, harabeye dönmüş, yıkılmayan binalar ise içine girilecek durumda değil. Gece dondurucu soğuklar yaşamı daha çok zorlaştırıyor.
Malatya ve Adıyaman’da arama kurtarma çalışmalarında bulunan köpeklerin sayısının çok az olduğu göze çarpıyordu. Gürcistan ekibiyle gelen arama kurtarma ekibinde özel eğitimli köpek Amy’nin enkaz altından insanların sağ olarak kurtarılması için gösterdiği çaba herkesin gözlerini yaşartıyor.
Adıyaman’da en tehlikeli konulardan biri de halk sağlığı ihmalleriydi. İnsanların maske takmaya başladığını gördüğümüz şehirde, salgın riski bulunduğu belirtiliyordu.
Halk sağlığı uzmanları, hijyenin sağlanamadığına dikkat çekerek salgın tehlikesinin yükseldiğini söylüyor. Ayrıca birçok noktada enkaz altından kokuların gelmesinin yanı sıra bir yandan da su sıkıntısı yaşanıyordu. Tuvalet, kişisel temizlik gibi konularda vatandaşların acilen hijyenik ortamlara ulaştırılması, bulundukları ortamların sterilize edilmesi gerekiyor.
Adıyaman’dan ayrılarak Hatay’a doğru yola çıktık. Orada benzer durumların olduğunu bilsek de durumu yerinde incelemek istiyoruz.
Serhat News