Ekrem İmamoğlu’na yönelik Erzurum’da yapılan provokasyonun Soylu ve Bahçeli ürünü olduğu açıkça görülüyor. Bu provokasyonun Erdoğan’a yaramadığı da açık. Tam tersine seçime doğru gidildikçe “kararsız seçmen” Kılıçdaroğlu’na daha fazla yönelecektir.
Olay örgüsüne bakıldığında Erdoğan-Kılıçdaroğlu çatışması değil, olayın Soylu-İmamoğlu çatışması şeklinde dizayn edildiği anlaşılıyor. Bundan hareketle iktidarı oluşturan güçler arasında çelişkiler su yüzüne çıkmıştır. Bahçeli’de temsilini bulan ve Soylu’nun militanlığı ile açığa çıkanlar “seçimden önce kavgayı” esas alırken, Erdoğan ise bir nebze olsa da “kavgayı seçimden sonrasına bırakmayı” esas alıyor. Bahçeli ve Soylu bunu yaparken kendi gücüne dayanarak yapmıyor; çünkü bunu yapabilecek toplumsal güçten yoksundurlar.
Erdoğan’da zayıflama olsa da toplumsal gücü hala canlı
Erdoğan’da bir zayıflama olsa da toplumsal gücü hala canlıdır. İstanbul Mitinginde bunu görüldü. Ancak Erzurum’daki olaylar bunun görünürlüğünü de yok etti. Erdoğan’ın gerçeklik algısı yok edilmiş durumdadır. Neyi niçin yaptığını dahi bilecek durumda değildir. Erdoğan, hem zihinsel hem de bedensel olarak bitkin düşmüştür. Vaatlerin boş olduğunu kendi taraftarı dahi biliyor. Akıl danışıp, görüş alabileceği bir çevresi olmadığı gibi her tarafı dalkavuklarla doludur.
Erdoğan’ın etrafını saran ‘suçlular ordusu’
Bütün bu olanlar başbakan olma yolunda ilerlerken Erbakan’ın “Adil düzen gelecek, tatlı mı olacak, kanlı mı olacak” sözünü akla getiriyor. Erdoğan dönemi bitiyor. Bütün hırçınlığına rağmen Erdoğan bu dönemi tatlılıkla devretmenin kendisi için daha iyi olacağını düşünüyor. Erdoğan’ın etrafını sarmış “suçlular ordusu” Erdoğan’a tutunarak “darbe” dahil olmak üzere ona her türlü hukuksuzluğu yaptırmaya çalışıyor. “Suçlular ordusu” bunu 31 Mart Seçimlerinde İstanbul için devreye soktular. Erdoğan’a kalacak olursa, “Belediye Meclisinde çoğunluk bizde, başkan topal ördek” diyerek bu seçim sonucunu kabullenir bir tutum içine girmiş olmasına rağmen birden bire “seçim sonuçlarına itiraz” mekanizması devreye sokularak İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı verildi. Bu karar öncesinde tıpkı Erzurum’da olduğu gibi Ankara Çubuk’ta Kılıçdaroğlu’na saldırı düzenlemişti. Sonuçta seçimler yenilenmiş, İmamoğlu 13 Binlik farkı 860 Binlik farka çıkarmıştı.
Kanlı senaryolar planlaması
Erdoğan’ı kendilerine bayrak yapanlar “Erdoğan’ı yedirmeyiz” diyerek, Erdoğan’ı yedirmemek adına devreye soktukları şiddetin boyutuna kitlesini dahil ederek “kanlı” senaryolar planlanıyorlar. Erzurum olayı bu planın bir parçası olarak sahneye konuldu. Erdoğan bir an için bu senaryoların kendi iktidarını sürdürmenin garantisi olarak görebilseydi bunu devreye sokmak için bir saniye dahi durmaz bu senaryoyu uygulamaktan kaçınmazdı. Erdoğan’ın çevresinde oluşan zengin sınıfların çıkarı da böylesi senaryoya onay verecek durumda değildir. Konu artık Erdoğan’ın gidişi olmaktan çıkmış, Erdoğan sonrasında “düzeni” işletebilecek teslimatının nasıl ve kime verileceğinde düğümlenmiştir. Onun ana merkezinde de “Kürt siyasetinin” iktidar ortaklığından uzak tutulması yer almaktadır.
Tüm bunlar olurken en kritik konularda Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli’nin fazla konuşması Erdoğan sonrası inşada rol kapma telaşı olarak yorumlanabilir. “Tatlılıkla” gidişi kendisi için daha hayırlı olacağı gerçeğini kabul edecek hale gelen Erdoğan ancak bu yolla kendisi ve ailesi için “dokunulmazlık” kazanabilir.
Serhat News