HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan, AKP ile arka kapı diplomasisi yürütüldüğü iddiasını yalanladı. Doğan, bu tür spekülasyonları “Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin kazanmalarına ve muhtemel kazanımlarına dönük korkunun tezahürü” olarak tanımladı.
Siyasette Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerin havasına yavaş yavaş girilirken nasıl bir politika izleyeceği merak edilip, dikkatle izlenen parti Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP). Partinin hafta sonu düzenlediği ‘Demokratik Yerel Yönetimler Konferansı’nda bu konuda mesajlar veren Eş Genel Başkan Tuncer Bakırhan, yerel seçimlerde “Kurdistan’da kendi adaylarını çıkaracakların, Batıda ise ittifaklara açık olacaklarını” söylerken, hiçbir çalışma ve kararın parti tabanından habersiz olmayacağının altını çizdi.
HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan, partinin önümüzdeki dönem nasıl bir siyaset izleyeceği, yerel seçimlerdeki aday belirleme yöntemlerine ve AKP ile arka kapı diplomasisi yürütüldüğü yönündeki iddialara ilişkin Duvar’dan Ceren Bayar’ın sorularına yanıt verdi.
Doğan’ın kendisine yöneltilen sorulardan bazılarına verdiği yanıtlar şöyle:
Ana muhalefet partisinde de iktidar partisinde de çözüm iradesi olmadığını ifade ettiniz. Bu durumda HEDEP’in rolü ne olacak, çözüm nasıl mümkün olacak?
Dünyanın hiçbir yerinde barış iktidarlar istediği için sağlanmamıştır. İktidarlar mevcut durumdan, statükodan beslenirler ve değişime direnirler. Barışı iktidardan beklemek yerine barış potansiyelini ortaya çıkarmak gerekir. HEDEP barışçı demokratik siyasetin yaratıcı olanakları için mücadele ederek, siyaseti hak ettiği saygınlık düzeyine ulaştırmayı hedefliyor. Bu muhalefet olarak bizim görevimiz.
Tam bu noktada ana muhalefetin daha cesur çıkışlar yapması lazım. İktidar üzerinde baskı oluşturacak toplumsal bir muhalefete ihtiyaç var. Mesela biz Türkiye de niye hep beraber barış için yürüyüşler, mitingler yapamıyoruz? Niye hep beraber yüksek sesle çözüm talep etmiyoruz? Neden iktidarı barışçı çözüme mecbur bırakamıyoruz?
‘Hiç kimse halka rağmen aday olamayacak’
Kongreden sonra şekillenen yeni parti yönetiminin ilk büyük sınavı yerel seçimler olacak. Parti yöneticileriniz ‘dünyaya örnek olacak bir ön seçim modeli’ hazırlandığını söylemişti. Nasıl bir önseçim modeli hazırlığındasınız? Adayları nasıl belirleyeceksiniz?
Yerel seçimlerde adaylarımızı halk belirleyecek, bu aynı zamanda konferans kararlarımızdan biri. Halkın katılımını en geniş biçimde sağlayacak aday belirleme modeline ve seçim kılavuzuna ilişkin yerel yönetimler komisyonumuz çalışıyor. Bu konu, il, ilçe değerlendirme ve halk toplantılarında en çok karşımıza çıkan başlıklardan biriydi. Detaylarını çok yakında paylaşacağız. Şunu söyleyebilirim; yerel seçimlerde hiç kimse halka rağmen aday olamayacak. Adayları halk seçecek, halk belirleyecek, halkın iradesi sandığa yansıyacak.
‘Yeni dönemde mottomuz kazanmak olacak’
Başta büyükşehirler olmak üzere pek çok şehirde yerel seçim tavrınız belirleyici olacak. Stratejinize ilişkin tartışmalar nasıl ilerliyor, genel eğilim ne yönde? Olası işbirliklerine açık mısınız ya da 81 ilde aday çıkarmanız gündemde mi?
Tüm ihtimaller masada; henüz bu ihtimallere ilişkin ortaya çıkmış bir eğilim, kesinleşmiş bir kararımız yok. Pek çok büyükşehirde oylarımızın belirleyici olduğunu bilerek, bu sorumluluğun farkında olarak karar vereceğiz. Yalnızca Genel Merkez’de MYK’nin tartışarak vereceği bir karar olmayacak, bize oy verenlerin, halkımızın, bileşenlerimizin talepleri, beklentileri belirleyici olacak. Seçim süreci açık ve şeffaf bir biçimde yürütülecek. Yeni dönemde mottomuz “kaybettirmek-kazandırmak” yerine kazanmak. Biz kazanacağız.
İttifak tartışmaları
İttifak olacaksa aleni, ilkeleri kamuoyu ile paylaşılan, demokrat, kapsayıcı, Kürt’ü tanıyan, ayrımcı olmayan, halka hizmet edecek bir anlayışla olacak. Birinci ve ikinci parti olduğumuz her yerde kendi adaylarımızı çıkaracağız. Hafta sonu yaptığımız yerel yönetimler konferansında Eş Başkan’ımız Tuncer Bakırhan da ifade etti; Batı’da ittifaklara açığız.
‘İktidarla kayyım pazarlığı iddiası doğru değil’
Bazı gazeteciler kayyım atanmaması karşılığında büyükşehirlerde aday çıkararak iktidarın elini güçlendirebileceğiniz iddiasını ortaya attı. Böyle bir senaryo mümkün mü?
Bu haberlerin hiçbiri doğru değil. Kayyumların atanmaması için birilerinin lehine aday çıkarmamıza ya da çıkarmamamıza gerek yok. Kayyum rejimi, uygulamalarıyla birlikte tümüyle hukuksuz olduğu gibi, sürdürülürse yalnızca Kürt illeriyle sınırlı kalmayacağı da aşikar. Toplumsal muhalefetin, yaklaşan yerel yönetim seçimlerinde bizimle birlikte kayyum rejimini sandığa gömmesi gerekir.
Gazeteci Deniz Zeyrek’in AK Parti ile arka kapı diplomasisi yürüttüğünüz yönünde güncel bir iddiası var. Değerlendirmeniz ne olur?
Bu iddialar doğru değil. Her seçim öncesi olduğu gibi partimizin iktidarla arka kapı diplomasisi yürüttüğü iddia ediliyor. Yalnızca iktidarla değil, hatırlayalım 14-28 Mayıs seçimleri öncesinde de benzer iddialar Millet İttifakı’yla ilgili de gündeme geldi. Her nedense HEDEP dışındaki siyasi partiler arası diyalog olağan görülürken; partimiz söz konusu olduğunda şüpheli yaklaşılıyor.
Elbette neden böyle yaklaşıldığını biliyoruz. Bazı kesimlerin iyi niyetli değerlendirmelerini tenzih ederek; bu durumu Kürtlerin ve demokrasi güçlerinin kazanmalarına ve muhtemel kazanımlarına dönük en hafif deyimiyle korkunun tezahürü olarak tanımlayabiliriz. Meşru ve yasal bir siyasi parti olarak ilkelerimiz çerçevesinde herkesle görüşebiliriz. (MA)
Serhat News