HEDEP’li Hüseyin Olan, kayyım ve AKP ile birlikte kaynakların yandaşlara peşkeş çekildiğini belirterek, kayyım yönetimindeki Bitlis Belediyesi’nin en az 500 milyon lira borcunun olduğunu paylaştı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Bitlis Milletvekili Hüseyin Olan, Bitlis ve ilçe belediyelerinde yaşanan usulsüzlüklere işaret etti. İşlerin ihalesiz olarak verildiğini, belediyeye personel olarak yakınların aldığını belirten Olan, “Yapımına başlanıp daha sonra ihaleye çıkılan işler, belediyeye ait neredeyse bütün taşınmazların satılması, çok büyük maliyetlerle yapılan çarşının su baskınları, çökmeler vs. gibi sebeplerden işlevsiz durumda olması gibi birçok konuda durum yaşanıyor” şeklinde konuştu.
AKP geldi, belediye borçlandı
Olan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Belediye eş başkanı olduğum Bitlis Belediyesine 26 Kasım 2016’da bir cumartesi günü kayyım atandığında belediyenin borcu yoktu. Kayyım ve 2019’da belediyeyi kazanan AKP, Bitlis merkezde belediyeye ait onlarca gayrimenkul satışını yandaşlarına peşkeş çekti. Hatta parklar ve yeşil alanlar arsaya çevrilip satışı yapıldı. Bu yetmezmiş gibi şu anda 500 milyon TL’ye yakın belediyeyi borçlandırdıkları Bitlis kamuoyunca bilinmektedir.”
Kürtçe düşmanlığı
Şu andaki mevcut AKP’li belediye başkanının Kürtçe düşmanlığına da değinen Olan, “Kürt kimliğine diline ve kültürüne olan tahammülsüzlüktür. AKP’li Belediye Başkanı dönemin AKP Milletvekili olan Vahit Kiler’in talimatıyla Belediye binasının girişinde Kürtçe-Türkçe olan tabelayı indirmesi yetmiyormuş gibi Belediyenin içindeki bütün Kürtçe yazıları kaldırması belediye bünyesinde Kürt dili ve kültürüyle ilgili çalışmaları yasaklamasıdır” dedi.
Kayyımın bile tabelayı indirmediğini dile getiren Olan, “Bu tutum, Kürtlere ve Kürtçeye olan düşmanlığının bir göstergesidir. Düşman hukukunun uygulanmasıdır. İktidarın Kürt dili ve tarihi ile ilgili her şeyi silmek ve yok etmek için sarf ettiği özel bir çabadır” diye konuştu.
Mevzuata aykırı kiraladı
Sayıştay’ın 2022 denetim raporuna işaret eden Olan, Tatvan Belediyesi’ndeki usulsüzlere değindi. Olan, “Kanuna aykırı olarak taşınmaz tahsisi yaptı. İhaleler usule uygun yapılmadı. Belediyedeki 10 ayrı dolu müdürlüğe vekalet yoluyla atama yapıldı ve harcama yetkisi verilmiştir. Raporda belediyenin borç stoku yasal limiti 124 milyon iken 2022 yılında toplam borcunun 295 milyon olduğu tespit edildi. Rapora göre belediye, kendisine ait olmayan Sahil Yolu’ndaki 10 ayrı ticari üniteyi mevzuata aykırı bir şekilde ihale ederek kiralamıştır” ifadelerini kullandı.
Ok’un sözlerine işaret etti
Geçmiş dönem Tatvan Belediye Eşbaşkanı Abdullah Ok’un durumuna da dikkat çeken Olan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevleri idare gözlem kurulları kendilerini yargının üzerinde görerek suç işlemeye devam ediyorlar. Karabük T tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 23 siyasi hükümlüden 11’i tahliye olmaları gerektiği halde tahliye edilmiyorlar infazları uzatılıyor. 2009-2014 yıllarında Tatvan Belediye başkanı olan Abdullah Ok da bunlardan biridir. Hiçbir gerekçe olmadan tahliyesi üç kez uzatılmış, kendisine pişmanlık dayatılmaktadır. Abdullah Ok demokratik siyaset yapan bir arkadaşımızdır, neyin pişmanlığını gösterecek? Demokratik siyaset yaptığının mı? Yoksa Demokratik Toplum Partisi’nden 2019 yılında Tatvan Belediye başkanı seçildiği için mi? Şöyle diyor kendisi: Değil üç kez, 30 kez de infazımı uzatsalar AKP MHP faşist iktidarı önünde diz çökmeyeceğim. Bu da onlara dert olsun!”
‘Yerleşik hale getirmek istiyorlar’
Norşîn Belediyesi’nin HDP’nin elinde olduğu sırada kayyım atandığını dile getiren Olan, “Halkın iradesinin temsilcisi olan belediye eş başkanları AKP iktidarı tarafından görevden alınarak yerlerine kayyım atanmıştır. Atanan kayyımların belediyede görevde kaldığı süre içinde yaşanan usulsüzlük ve yolsuzluklar Bitlis kamuoyunun gündemindedir. Demokrasilerin en temel ilkelerinden biri olan seçme ve seçilme hakkı cumhuriyetin kuruluşundan günümüze, Kürt halkının iradesi söz konusu olduğunda iktidarlar ve devlet kurumları tarafından defalarca ve çok rahatlıkla ayaklar altına alınmıştır. Seçilmiş belediyelere kayyımlar atanması bu hak ihlalinin son örnekleri olarak tarihe kara bir leke olarak eklenmiştir. Mevcut iktidar tarafından yerleşik hale getirilmeye ve normalize edilmeye çalışılan kayyım, geçmişin idari uygulamalarının devamı niteliğindeki tipik bir sömürge sistemi uygulamasıdır.
İpotek konulamaz
31 Mart 2019’da %42 oyla seçilen Belediye Eşbaşkanlarımız Dilek Ozan ve Hikmet Taşdemir’in yerine 23 Mart 2020 tarihinden itibaren, 3 yılda 3 kez farklı kayyımlar atanmıştır. Bu da kayyım siyasetinin toplumla uyuşmadığını halka rağmen halkın iradesine ve siyasi tercihlerine ipotek konulamayacağının göstergesidir. Bilindiği üzere kayyımların yolsuzluk ve usulsüzlükleri basına ve kamuoyuna çokça yansımaktadır. Norşîn Belediyesinde, kayyım atanmadan önce hizmetlerin ve ihtiyaçların karşılayan belediyeye ait bir şirket bulunmaktaydı. Ancak iddialara göre Kayyım Ramazan Cankaloğlu bu şirket üzerinden ihtiyaç fazlası onlarca kişiyi işe almıştır. Yine iddialara göre AKP ilçe yönetimi aracılığıyla işe alınan bu kişilerden, kişi başı 130 ile 150 bin lira arasında rüşvet alınmıştır.
Kadın kazanımlarına saldırı
Kısa bir süre görev başında kalmalarına rağmen seçilmiş belediye eş başkanlarımız birçok önemli kadın çalışması başlatmıştır. Ancak yerlerine atanan kayyım, bu projelerin hayata geçirilmesine izin vermemiştir. ‘Kadın Emeği Pazarı’ projesiyle ‘Kadın Konuk Evi’ projesi yine kayyım gaspı ile hayata geçirilememiştir. Kadınların sosyal ve ekonomik hayata katılımının önünü açacak olan böylesi projelere başlanmasına rağmen seçilmiş iradenin gaspı ve yerine ilçenin iradesini temsil etmeyen kişilerin atanması kadınların mevcut sorunlarını çözmenin önünde engel olduğu gibi sorunları daha da ağırlaştıran bir uygulamaya dönüşmüştür. Son Sayıştay raporu ise ‘sayıştay’ın başta kayyım atanan belediyeleri olmak üzere AKP li belediyelerinin çoğunun denetlemediğini ortaya çıkarmıştır.”
Serhat News