Yapay zekâdan dijitalleşmeye, küresel ekonomiden yaşam biçimimize kadar büyük dönüşümlerin yaşandığı bir çağdayız. Ancak bu dönüşümlere rağmen, genelde Ortadoğu coğrafyasında, özelde ise Kürdistan’da hâlâ bazı toplumsal yapılar şaşırtıcı biçimde varlığını sürdürmektedir. Özellikle bölgemizde aşiretsel yapıların yeniden canlandırılması ve çağdaş yaşamımıza entegre edilmeye çalışılması, uzay çağında yaşarken karşılaştığımız en düşündürücü durumların başında gelmektedir.
Aşiret yapıları, tarihsel ve geleneksel geçmişlerinden kopmuş durumdadır. Bugün bu yapıların temel amacı; siyasi rant elde etmek, toplum içerisinde güç gösterisi yapmak ve bireyler üzerinde psikolojik üstünlük kurmaktır. Son dönemlerde bölgemizde yaşanan bazı olaylar (kavga, alacak verecek meseleleri, düğün organizasyonları vb.), aşiretlerin kendilerini bu tür toplumsal pratikler üzerinden yeniden var etmeye çalıştığını göstermektedir. Ne yazık ki bu durum, aşiretlerin geçmişin kültürel yapılarından kopmuş, sadece güç devşirmeye çalışan, feodal ve gerici bir zihniyetin aracı hâline gelmiş yapılar olduğunu ortaya koymaktadır.
Son yıllarda bölgemizde neredeyse her ay yeni bir aşiret ortaya çıkmaktadır. Tarih boyunca hiçbir aşirete bağlı olmamış bazı yerleşim alanları, bulundukları coğrafyanın adıyla yeni aşiretler kurmaya çalışmaktadır. Örneğin, geçtiğimiz günlerde “MIKS Aşireti” adıyla ortaya çıkan bir topluluk, birey olarak beni son derece rahatsız etmiştir. Bu kişiler, Bahçesaray’ın (MIKS) tarihinden ve ruhundan ne kadar uzak olduklarını açıkça ortaya koymuşlardır.
Bahçesaray; 20 muhtarlığı ve yaklaşık 80 yerleşim yerini kapsayan küçük bir ilçedir. Ancak bu küçük coğrafya, tarih boyunca hiçbir aşiretsel yapıya ev sahipliği yapmamıştır. Aksine, ilim ve irfan yuvası olan medreseleriyle, Kürt edebiyatına ve bilimine katkı sunan saygın bir geçmişe sahiptir. İlçede bir dönemler şeyhlik ve beylik yapıları görülmüş olsa da, halk hiçbir zaman aşiret geleneğine göre bütüncül bir yapılanma sergilememiştir.
Bu gerçekliğe rağmen, geçtiğimiz günlerde Van’da bazı bireylerin öncülüğünde MIKS adıyla bir aşiret toplantısı düzenlenmiş ve bu yapı medya aracılığıyla kamuoyuna tanıtılmıştır. Elbette Bahçesaray’ın bazı sorunlarını gündeme getirmeleri önemli ve doğrudur. Ancak bu kişilere birkaç sorum olacaktır:
Bahçesaray’a yapılan kar tüneli, özel mülkiyet üzerine inşa edilirken ve mevcut hâliyle ilçeye herhangi bir katkı sağlamadığı hâlde neden sessiz kaldınız?
Çığ felaketinde, ikinci çığın yaşanmasına sebebiyet veren ihmaller karşısında tutumunuz neydi?
Halkın iradesiyle seçilen belediye eş başkanları görevden alınarak kayyum atanırken neredeydiniz?
Bir vatandaşın, kapanan yollar nedeniyle sosyal medyada haklı bir şekilde sesini yükseltmesinin ardından, tehdit ve şantaja maruz kalması karşısında tavrınız neydi?
İlçenin sürekli göç vermesi karşısında hangi somut adımları attınız?
Bu sorulara verilecek tatmin edici bir yanıt yoksa, aşiret adı altında yapılan bu çıkışların neye hizmet ettiğini sorgulamak zorundayız.
Bizler artık dijital çağın içindeyiz. Feodal, geleneksel, gerici yapılardan uzak durarak; yeni bir toplum inşa etmek, çağın gereklerine uygun örgütlenme modelleri geliştirmek zorundayız. İlçemizin gençleri, kadınları, üreticileri için çözüm gücü olacak çağdaş yapılara, kapsayıcı vizyonlara ihtiyacımız vardır. Bilimden, teknolojiden ve ilimden beslenen bir toplum inşa etmek, geçmişin zincirlerinden kurtulmamızla mümkün olacaktır.
Saygılarımla.
32
