Özel Haber – Her akşam kapısı çalınan evlere doluşuyor mahalleli. Amaç çiroklar anlatmak, dumanı üstünde çayı yudumlarken Evdalê Zeynikê, Siyabend û Xecê ve Rostemê Zal’ı yad etmek. ARSİSA Erciş’te başlattığı bu etkinlikle asimilasyonla mücadele etmeyi hedefliyor.
Kürt sözlü edebiyatının önemli dallarından olan dengbêjlik ve çîrokbejlik, günümüz teknolojik koşulları nedeniyle her geçen gün biraz daha unutuluyor. Kürt dili ve kürt edebiyatının yaşatılması, aynı zamanda güçlenmesi için bu kültürler üzerinde araştırmalar sürdüren Dil Kültür ve Sanat Araştırmaları Derneği (ARSİSA), Erciş ilçesinde mahallelerde belirledikleri evlerde her gün yeni bir etkinlik gerçekleştiriyor. Çatkapı girdikleri evlerde bir araya gelen çocuk ve gençler, önce öyküleri ardından öykülerle karışık stranları dinliyor. Teknolojinin henüz uğramadığı dönemlerde köylerden köylere, şehirlerden şehirlere uzanan hikayeler tarihe meydan okuyordu.
ARSİSA üyelerinden Cewdet Zilanlı, bu meydan okumanın devamı olarak etkinlikler düzenlediklerini anlatıyor. Çalışmalarını ve amaçlarını sorduğumuz Zilanlı, “Bu çalışmamızdaki temel amaç dil ve kültür üzerinde uygulanan asimilasyon aracına dönüşen teknolojik ürünlerine karşı mücadele etmek. Kürt tarihi ile ilgili bir şeyler biliyorsak bunu dengbêjlere ve çîrokbêjlere borçluyuz. Günümüzde yaşanan asimile politikalarına karşı bu kültürümüze sahip çıkarak mücadele edebiliriz” diyor.
Minderlere diz çökenlerin ezberindekleri dilden dile sıralanıyor
Erciş ilçesi Çelebibağı ve Örene mahallelerinde belirlenen evleri ziyaret eden ARSİSA çalışanları, ev sahibiyle yaptıkları görüşmeler sonrası yapılacak programa ilişkin hazırlıklar yapıyor. Ardından çevredeki komşular telefon aracılığıyla eve davet ediliyor. Titiz biz hazırlık başlıyor. Elbette önce telefonlar sessize alınıyor. Kadınlar, erkekler ve çocuklar hep beraber diz çöktükleri minderlerde büyüklerden öğrendikleri çirokları anlatmaya başlıyor. Evdalê Zeynikê, Siyabend û Xecê ve Rostemê Zal dilden dile sırasıyla anılıyor.
‘Amaç asimilasyona karşı mücadele etmek’
Etkinliğin sonunda Zilanlı ile konuşuyoruz. Dil ve kültürün toplumların köklerindeki gıda ve su olduğunu söylüyor, ilk olarak. Ev ev dolaştıklarını, kapılarını kendilerine açanlara da özellikle teşekkür ediyor. Çalışmalarının amacından söz eden Zilanlı, “Temel amaç dil ve kültür üzerinde uygulanan asimilasyon aracına dönüşen teknolojik ürünlerine karşı mücadele etmek. Yaklaşık 30-40 yıl önce köy odalarında insanlar toplanır öyküler dinlerdi. Stranlar dinlerdi, bu şekilde komün yaşam da doğallığını korurdu. Paylaşım duygusu ön plandaydı ve insanlar ekmeğini paylaşırdı” diyor.
‘Kültürümüze sahip çıkarak tarihimize ışık tutabiliriz’
Kürtlerin son birkaç yıldır anadillerini konuşmaktan uzaklaştığına dikkati çeken Zilanlı, gelişen teknolojinin gençleri ve çocukları her geçen gün kültürlerinden ve dillerinden uzaklaştırdığını yorumluyor. Yaşanan durumu kanser hastalığına benzeterek bu hastalığın tedavisinin ise kültür ve sanat olduğunu söylüyor: “Kürt tarihi ve dili tarih boyunca çok ağır tahribatlara maruz kaldı. Buna rağmen günümüze kadar biz halen Kürtçe konuşuyorsak ve Kürt tarihi ile ilgili bir şeyler biliyorsak bunu dengbêjlere ve çîrokbêjlere borçluyuz. Günümüzde yaşanan asimile politikalarına karşı bu kültürümüze sahip çıkarak mücadele edebiliriz.”
‘Geçmişe yolculuk ettim’
Etkinliğe katılanlardan Nurettin Deniz de, çocukluğundan bu yana ilk kez çirokları yeniden dinlediğini aktarıyor: “Genellikle çîroklari annemden dinlerdik. Karatakım bir evimiz vardı. O dönemlerde elektrik daha gelmemişti köyümüze. Akşam olduğunda gazyağı lambasını yakıyordu annem ve biz gazyağı ışığında annemin etrafında toplanırdık. Komşu çocukları da gelirdi, onlarda dinlerdi. Güzel bir duyguydu, bu akşam sizlerin sayesinde geçmişe yolculuk ettim.”
ARSİSA’nın gerçekleştirdiği gece öyküleri etkinliğinde Dengbêj Rênas ve Dengbêj Salih’ın seslendirdiği klamlar programa renk kattı.
Haber: İdris YILMAZ
(ro)