Yeni eğitim öğretim yılında, “Tasarruf Tedbirleri” kapsamında taşımalı eğitim sisteminin kaldırılmasına ilişkin açıklamalarda bulunan Eğitim Sen Van Şube başkanı Murat Atabay Serhat News’e özel açıklamalarda bulundu. Atabay, taşımalı eğitim sisteminin zaten sıkıntılı bir sistem olduğunu, servisten tutalım da her şeyine kadar büyük sıkıntılar içeren bir sistem olduğunu hatırlatarak, “şimdi de tasarruf tedbirleri kapsamında bunu da kaldırıyorlar. Kendilerine ilişkin herhangi bir tasarrufta bulunmazlarken, tüm fedakarlığı öğrenci ve öğretmenlerden bekliyorlar” diyerek, bu sistemin kaldırılmasındaki mantığın, çocukları cemaat ve tarikat yurtlarına yönlendirmek olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Genelgesi ile taşımalı eğitim sisteminin, “Tasarruf Tedbirleri” gerekçesiyle kaldırılmasına ilişkin açıklamalarda bulunan KESK’e bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası(Eğitim Sen) Van Şube Başkanı Murat Atabay, “Cumhurbaşkanlığı bu tasarruf tedbirleri kapsamında bir genelge yayınladı, o genelgeden sonra okullara yazı gönderilerek taşımalı eğitimin sonlandırılacağı, öğrencilerin pansiyonlara yönlendirileceği bu kapsamda da velilerden çocuklarını pansiyonlar a yazdırmaları için dilekçe vermeleri için bir yazı gönderildi. Bazı illerde buna yönelik dilekçeler velilere gönderildi, çocuklarınızın pansiyonlarda kalmasını istiyorsanız bunun için başvuru yapmalısınız” İfadelerine yer verdi.
Taşımalı eğitimi kendilerinin de tasvip etmediklerini, bu sistemin kendi içinde ciddi sorun ve sıkıntılar barındırdığını söyleyen Atabay, “Şimdi taşımalı eğitime ilişkin değerlendirme yaparken şunu hep söylüyoruz, taşımalı eğitim çok sıkıntılı bir sistem olduğunu söylüyoruz. Özellikle her köyde okulların açılması, çocukların kendi bulundukları köyde eğitim öğretim alması, onun dışında da kendilerine en yakın okullarda eğitime öğretime devam etmeleri gerekmektedir. Zaten taşımalı eğitim ciddi problemler oluşturuyor, sadece kendilerine yakın okullardan ziyade taşımalı eğitim dışında barındırıldığında çok farklı sıkıntılar oluşmaktadır” dedi
Atabay yaptığı açıklamaların devamında şu ifadeleri kullandı:
“İşte, servislerin ihale süreçlerinin geç bitmesi eğitime geç başlanılması, servis şoförlerinin eğitimsizliği, araçların güvensizliği, hostes bulundurulmaması gibi sorunların yaşanmasında zaten taşımalı eğitimde çok ciddi problemler var. Hal böyle iken milli eğitimin bu tasarruf tedbirleri kapsamında öğrencileri pansiyonlara yönlendirmeye çalışması da aslında altyapısında çok farklı gerekçelerin yattığını gösteriyor.”
‘Pansiyonların çoğu sağlıksız ve hijyensiz öğrencilerin kalabileceği düzeyde değil’
Öğrencilerin kalmak zorunda olduğu yurtlara ilişkin de açıklamalarda bulunan Atabay, “Hiçbir zaman tasarrufu kendilerinden kısıp uygulamayı düşünmüyorlar, her zaman eğitim emekçilerinden, öğrencilerden ve halktan bir tasarruf yapmayı düşünüyorlar. Çocukları pansiyonlara yönlendirmeyi de tasarruf kapsamında düşünüyorlar. Pansiyonlara yönlendirmemin de bir alt yapısı yok, pansiyonların çoğu öğrencilerin kalabileceği düzeyde değil. Öğrencilerin sağlıklı bir şekilde yaşayabilecekleri bir düzeyde de değil. Yeterli personelin, temizlik personelinin olmaması, yatakhanelerdeki hijyen koşulları sıkıntılı. Yine yemek yiyebilecekleri yemekhanelerin sağlık açısından sıkıntıları var. Yeterli aşçı, aşçı yardımcısı kadrosunun olmaması, bunların hepsi başlı başlına bir problemdir” açıklamasına yer verdi.
‘Tarikat ve Cemaatler Yurtlara Doluşmuş Durumda’
Öğrencilerin yurtlara yerleştirilmesi ve bu kapsamda velilere kağıt imzalanması konusunda da değinen Atabay, “Farklı bir açıdan bakacak olursak, iktidar bunu düşünürken aynı zamanda çocukları orada toplayıp daha önce pansiyon ve yurtlara soktuğu cemaat ve tarikatlar üzerinden bu öğrencileri de örgütlemeyi aynı zamanda düşünmektedir. Bu da işin ayrı bir boyutu. Çünkü yaptıkları çeşitli protokollerle birçok pansiyona tarikat ve cemaatleri çok rahat bir şekilde sokabiliyorlar. Bu açıdan da ciddi bir problem var” açıklamasını yaptı.
Atabay konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“En önemli problem, aslında çocuklara okuldan kopuşu yaşatacak olması. Çünkü velilerin çoğu zaten ekonomik anlamda sıkıntılar yaşıyorlar, çocukları kendi başlarına servisle okula gönderecek ekonomik durumları olmadığı için çocukların çoğu maalesef okuldan kopacak. Bu durumdan en çokta kız çocukları etkilenecektir. Çünkü aileler kimlerin içinde yer aldığını bilmediği, güvensiz bir ortama kız çocuklarını göndermek istemeyecekler. Özellikle kız çocukları üzerinde eğitimden uzaklaşma oranında ciddi bir artış olmasını bekliyoruz ve bu özellikle kırsal kesimlerde olacaktır. Feodal düşünce ve devletin pansiyonlardaki asimilasyon ve yozlaştırma çalışmalarına karşıda aileler çocuklarını okula gönderemeyecekler.”
‘Kız çocukları okuldan kopabilir’
Taşımalı eğitim sisteminin ortadan kaldırılması ve çocukların tarikat ve cemaatlere ait yurt ve pansiyonlara yerleştirilmek istenmesi sonrasında özellikle kız çocuklarının eğitim ve öğretimden ciddi düzeyde kopabileceğine dikkat çeken Atabay, “Eğitim ve öğretimden kopacak çocuk sayısı hakkında genel bir değerlendirmeyi yapmak çok doğru olmaz. Ama hani coğrafyayı biliyoruz, coğrafyadaki ailelerin aile yapısını biliyoruz. Yine devletin buradaki yurtlara pansiyonlara ve YİBO’lara yaklaşımını biliyoruz. Onları nasıl kullandığını biliyoruz. Bu noktada özellikle kırsal ilçelerde onu söyleyelim; okula zaten zorunlu devam eden kız çocuklarının belki yüzde ellisi okulu terk edeceklerdir. Erkekler de yine hakeza aynı şekilde aileler bir şekilde pansiyonlarda kalmalarına izin vermeyeceklerdir. Çünkü pansiyonları görüp ailelerinden uzak kaldıkları zaman oradaki politikaları ve yaklaşımları öğrencilere olan yaklaşımı, tarikat ve cemaatçilerin içerisinde örgütlendiklerini gördükleri zaman çoğu çocuk belki başladıktan sonra da kopmaya başlayacaktır” tespitlerinde bulundu.
Okullarda ne gibi sorun ve sıkıntılar yaşanmaktadır?
Okullarda yaşanan sorun ve sıkıntılara ilişkin ise Atabay şu şekilde konuştu:
“Yaşanan sorunların başında Milli Eğitimin plansız ve programsız çalışmasından kaynaklı en başta tadilata alınan okullar ile ilgili bir problem var. Birçok okul ağustos ayı itibari ile tadilata alınmış, tadilatların ne zaman biteceği de belli değil daha. Yusuf Turgut okulu bunlardan biri, bir ilkokul ve ortaokul başka bir yere taşınacak. Oradaki öğrencilerin taşınması nasıl yapılacak? Bu noktada bir taşıma hizmeti sunulacak mı, yoksa bununla tasarruf tedbirleri kapsamında çocukları kendi imkanlarınız ile götürün mü denilecek, bu noktada ciddi problemler yaşayacaklardır.
Ekonomik Kriz, Yoksulluk ve Çocuk İşçiler
Ailelerin ekonomik durumundan, ekonomik krizin özellikle vurduğu yoksul kesimden kaynaklı aileler çocuklarının okul ihtiyaçlarını karşılamada çok ciddi problemler yaşamaktadırlar. Yine okullardaki temel ihtiyaçlarını karşılama noktasında aileler ciddi problemler yaşayacaklar. Çocukların çoğu okula maalesef aç gelip aç gidiyorlar. Devletin bir öğün sağlıklı yemek vermesi gerekiyor. Yine temiz suya erişim noktasında ciddi problemler yaşanmaktadır. Bu noktada da kimi tedbirlerin alınması gerekiyor. Çünkü birçok çocuk okuldaki sağlıksız suyu içmek zorunda kalmaktadırlar.
‘Çocuk işçiliği sayısında artış yaşanıyor’
Yine yaşanan ekonomik sıkıntılardan kaynaklı okullardaki kopuş artmış durumda. Bu da hem çocuk işçi oranını artırıyor, sokaklarda okulu terk etmiş çocuk işçi olarak artış gösteriyor hem de erken yaşta evlendirilen kız çocuklarının sayısında ciddi bir artış meydana getiriyor. Okullardaki temel temizlik ihtiyaçlarını giderebilecek personel noktasında da sıkıntılar var. Personellerin İŞKUR üzerinden atanması, görevlendirilmesi neredeyse bir buçuk ay sonrasına denk geliyor. Okulların açılışından sonra temizlik personelinin geç atanması nedeniyle neredeyse okulların bir veya bir buçuk ay kullanılamaz halde kirli olması sonucunu ortaya çıkarıyor.”
‘Eğitim emekçilerinin üzerinde yoğun baskı ve mobbing bulunuyor’
Eğitim emekçilerinin yaşardığı sorunlara da değinen Atabay, “Genel problemlere baktığımızda eğitim emekçilerinin üzerinde yoğun bir baskı ve mobbingin var. Atanan öğretmenler üzerinde liyakatsiz idareciler tarafından yapılan yoğun bir baskı uygulanıyor” dedi. Anadilde eğitime ilişkin de konuşan Atabay, “Belki de en temel sorunlarımızdan biri de özellikle Kürdistan bölgesinde çocukların kendi anadillerinde eğitim almayarak yeniden bir eğitim öğretim yılına başlanılacak olması. Yani kendi dilleri ile yetişmedikleri, hayal dünyaları dışında olan bir dil ile eğitim ve öğretim yılına başlayacaklar. Anadilde eğitim almayarak okula başlamak bölgedeki en büyük problemlerden biridir” dedi.
‘Mülakat ve güvenlik soruşturmaları anti demokratik uygulamalar’
Öğretmenlerin atanması ve sonrasına ilişkin de kimi tespitlerde bulunan Atabay, “Öğretmenler atanmadan önce de çok ciddi problemler yaşamaktalar. Üniversiteyi bitirinceye kadar türlü sıkıntılar yaşamaktadırlar. Yeni bir öğretmenlik kanun tasarısı var. Üniversiteyi bitirdikten sonra onları yeniden bir akademik eğitim alıp, 17 bin TL maaş ile yaklaşık bir buçuk sene çalıştıracaklar” şeklinde ifadeler kullanarak bu yasa tasarısının meclise geleceğini sözlerine ekledi.
Mülakatlara ilişkin de konuşan Atabay, “Mülakat, güvenlik soruşturmaları gibi anti demokratik uygulamalarla elenip bir şekilde alınmıyorlardı. Sözleşmeli atandıktan sonra ise üzerlerinde oluşturulan mobbing, baskı ve angarya görevlendirmeler eğitim emekçileri için sıkıntılı bir durumdur. Eğitim emekçilerinin zaten çoğu yoksulluk sınırının altında yaşamaktadırlar. Bütçe Türkiye’de rahat bir şekilde belli kesimlere aktarılırken, belli kurumlara aktarılırken aslında en önemli ayağı olan ülkeni eğitim alanına bütçe aktarmada sıkıntıları var. Bu durumdan hem eğitim emekçileri hem de halk çok ciddi zarar görmektedir. Eğitim emekçilerinin örgütlenememeleri, düşüncelerini ifade ettiklerinde önlerine çıkarılan baskılar ve mobbingler soruşturmalar da aslında toplumun geleceğini oluşturan eğitim emekçilerinin sağlıklı bireyler konusunda da eksikliğe düşmelerine yol açmaktadır” dedi.
Serhat News