ÖZEL HABER / İdris Yılmaz
Kars’ta, ömrünün önemli bir bölümünü adliye koridorlarında avukatlık yaparak geçiren İbrahim İlimsever, hayatının geri kalan kısmını Kürt dengbêjliği üzerine araştırmalar yaparak sürdürüyor. Kürt edebiyatının önemli bir kolu olan dengbêjlik geleneğinin, ağır asimilasyon politikalarına karşı varlığını sürdürmek için direndiğini dile getirdi. İlimsever, Kürt gençlerinin kültürlerinden uzaklaştığını belirterek, “Verilen bedeller bilinseydi, gençler, tarih ve kültürlerine dört elle sarılırdı,’ dedi.
Yıllarını adliye koridorlarında geçiren İbrahim İlimsever, Kars’ta, avukatlığın yanında araştırmacı yönüyle de biliniyor. Dengbêjlik, kendisine dedelerinden miras olarak kalsa da, Kürtler üzerinde uygulanan asimile politikaları nedeniyle gençliğinde dilediği gibi dengbêjliği yaşayamadığını ifade ediyor. Bitirdiği hukuk fakültesi sonrası, yasaklı olan dilin aslında yasak olmadığını hukuki gerekçelerle öğreniyor. Sonrasında yeniden dilini ve kültürünü araştırmaya başlayan İlimsever, ağır bedellerle günümüze taşınan bilgilerin peşine düşüyor. Yaptığı araştırmalar sonucunda Kürtlerin yazılı bir tarihinin olmadığını, günümüze taşınan bilgilerin dengbêjlik aracılığıyla geldiğine tanık oluyor. Araştırmaları sonucunda Kürt edebiyatının önemli bir kolu olan dengbêjliğin aynı zamanda yoğun baskı politikalarına karşı bir direniş çığlığı olduğuna tanık olduğunu dile getiren İlimsever, “ Edindiğim bu bilgiler, dengbêjliğe olan ilgimi ve merakımı arttırdı. Bu nedenle bundan sonraki ömrümde dengbêjlik üzerine araştırmalar yapmaya ve dengbêjliğin savunusu olarak devam etmeye karar verdim,” dedi. İlimsever, aktardığı bilgilerin devamına şu ifadeleri ekliyor: “Zengin kültürü ve klasik dönemde medreselerin kaynaklık ettiği yazılı Kürt edebiyatından farklı olarak dengbejlik, daha çok sözlü şekilde yaygınlık kazanmıştır. Dengbejlik geleneğinin kökeni, Part döneminde (M.Ö. 247-M.S. 227) yaygın şekilde örgütlenmiş bulunan “gason” ağına, halk hikâyecileri ve anlatıcılarına kadar dayanmaktadır.”
Tarihini Ve Kültürünü Bilmeyen Bir Halk, Haklı Olsa Bile Kendisini Savunamaz
Dengbêjliğin, Kürt edebiyatına olduğu kadar Kürt tarihine de önemli bir katkı sağladığını dile getiren İlimsever, dilini, kültürünü ve tarihini bilmeyen bir toplumun haklı olsa bile hakkını savunamayacağını vurguluyor. Bu ifadeleri kullanırken aynı zamanda önünde olan beyaz bir kağıda yeni sözler işliyor. Sonra başını hafif kaldırarak dengbêjliğe olan ilgisini, ilgisinin nasıl geliştiğini aktarıyor: “Ben, dengbêjliği bilmiyordum. Fakat ruhumda dengbêjlik vardı. Rahmetli dedem dengbêjmiş. Fakat kendisini hiç dinlemedim. Sesini de bilmiyorum. Kürt dili üzerinde çalışmaya karar verdim. Önce şiir yazdım sonra düşündüm şiirleri kimse okumuyor, kitapları kimse okumuyor. Bu nedenle dengbêji kılamlar yazmaya başladım,” dedi. İlimsever, konuşmasının devamında dengbêjliği şöyle tanımlıyor: “ ‘Deng’ yani ‘ses’ ve ‘bêj’ yani ‘söz/söyleme’ sözcüklerinin birleşmesinden oluşarak kavramlaşan ‘dengbêjlik’, ses ve söze dayalı bir sanattır aynı zamanda. ‘Dengbêj’ bu edebi sanatın icracısına verilen addır. İcra edilip seslendirilen esere de ‘kılam’ denir. ‘Kılam’ da ‘söz’, ‘kelam’ sözcüklerinden türemiş olup, dengbêjlik eserlerinin; özel, terimsel adı olduğu bilinmektedir. Kadim Mezopotamya topraklarının en eski yerleşimcileri olan Kürtlerin, geçmiş tarihlerinin günümüze taşınmasında dengbêjliğin önemli bir rolü olmuştur. Savaşlar, kahramanlıklar, başkaldırılar ve aşklar, günümüze dengbêjlikle aktarılmıştır. Bu nedenle dengbêjlik, Kürt tarihi ve kültürü açısından önemlidir.”
Yılların verdiği tecrübeyi alnında derinleşen çizgilerle açıklıyor İlimsever, bir halkın tarihinin yok edilmek istenmesine karşı verilen mücadeleyi şu sözlerle aktarıyor: “Toplumun lisanı kendi bedenine kazılmış mührü demektir. Yani ruh demektir aidiyet demektir. Dil, toplumun kimliği demektir. Biz sahip çıkmazsak maalesef eriyip gideceğiz.” Ve şöyle devam ediyor: “Ozanlık ve balad olarak bilinen bu sözlü anlatı geleneği, tüm Hint-Avrupa halklarında bulunan bir tradisyondur. Kürtçe, Hint-Avrupa dil ailesine mensup bir dil olduğundan, dengbêjliğin bu ortak antik kültürün, Kürtlere özgü bir versiyonu olarak ortaya çıktığı değerlendirilmektedir. İlyada ve Odysseia eserinin sahibi, antik dönem anlatıcısı-ozanı Homeros’un eserini sözlü ve melodik bir şekilde oluşturduğuna dair verilerin elde edildiği görülmektedir. Yaşar Kemal gibi yazarların ‘Evdal-i Zeyniki Kürtlerin Homeros’udur’ şeklindeki tespitleri, Hint-Avrupa kültüründeki bu ortak sözlü anlatı geleneğine bir vurgudur.”
‘Gençlere Çağrımdır’
Kürt gençlerinin, Kürt tarihi, kültürü ve edebiyatı hakkında çok az şey bildiğini belirten İlimsever, mevcut koşulların maalesef bu kültürün yaşatılması için elverişli olmadığını vurguluyor. İlimsever: “Bugün baktığımızda; kültürlerine ve tarihlerine sahip çıkan bununla ilgili araştırmalar yapan gençlik azınlıkta. Çoğunun kapitalist modernitenin sunum politikasına teslim olduğu acı bir gerçek. Sosyal medya köleliği ve sanal oyun bağımlılığı almış başını gidiyor. Bu teslim alma politikasının neden uygulandığı ve amacının ne olduğu bilinse ve gençlik bu zehrin farkına varsa eminim kusacaktır. Kürt gençliği, kendi gerçeğini ve şu an bilinen Kürt tarihinin hangi koşullarda günümüze taşındığını fark ederse, eminim kendi hakikatine sımsıkı sarılacaktır. Gençlerimize şunu söylemek isterim, dengbêjliği ve tarihlerini az da olsa araştırıp bunu yaşatmak için mücadele etsinler.”
Serhat News
(TYK)