Gazeteci Timur Soykan, 17 yaşındaki Gabonlu üniversite öğrencisinin Karabük’te ölü bulunmasını yazdı: “Irkçılık, cinsel istismar ve cinayet iddiaları ortada duruyor, bir kentin sırları konuşuluyor.”
17 yaşındaki Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Danys Dinabongho Ibouanga’nın cesedinin Karabük’teki Filyos Çayı’nda bulunmasının üzerindeki sır perdesi hâlâ aralanmadı. Çok sayıda Afrikalı öğrencinin eğitim gördüğü Karabük’teki soruşturmada şantaj iddiaları gündeme gelirken, Dina’nın annesiyle konuşmalarında kentten taşınmak istediğini söylediği de ortaya çıktı.
Dina’nın ölümünün üzerinden bir hafta geçmesine rağmen gözaltına alınan şüpheliler serbest bırakıldı, Gabonlu kadının son görüntülerini haberleştiren DHA muhabiri Ali Sencer Arslan ise pidecide yemek yerken gözaltına alındı. Gazeteci Timur Soykan, Dina’nın ölümüne ilişkin yazısında, sis perdesinin bir türlü aralanmadığını belirterek ” Irkçılık, cinsel istismar ve cinayet iddiaları ortada duruyor, bir kentin sırları konuşuluyor” dedi.
‘Şehrimiz zarar görmesin’
Soykan’ın BirGün gazetesinde yayımlanan “Irkçılık, taciz ve sırlar: Dina neden öldü?” başlıklı yazısından bir bölüm şöyle:
“Türkiye’de her soruşturmaya getirilen gizlilik kararlarında olduğu gibi; gerçekler bir sis perdesinin ardında. Devletin puslu karanlığında iddialar, rivayetler, dedikodular kulaktan kulağa yayılıyor.
Bu sırada gerçeği gizleyenler hep aynı kötü nakaratı tekrarlıyor:
“Şehrimiz zarar görmesin.”
Bu sansürün ardında bir avuç kodamanın ceplerini doldurduğu büyük vurgun düzeni ve bir cinayet gizleniyor olabilir mi?
Bir kent düşünün; merkez nüfusu; 132 bin. 2007’de kurulan Karabük Üniversitesi’nin öğrenci sayısı; 47 bin. Bu üniversitedeki öğrencilerin 12 bin 500’ü, yani yüzde 25’i yabancı. Çad, Tanzanya, Sudan, Senegal gibi Afrika ülkelerinden gelen 5 binden fazla öğrenci var. Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat, sık sık Afrika’yı ziyaret edip öğrenci anlaşmaları yaptığını verdiği demeçlerde anlatıyor.
‘Diploma matbaası’
İddiaya göre; işin ‘tamamen duygusal’ kısmında büyük paralar dönüyor. Kayıt işlemleri için aracıların çalıştığı ve yüksek bedeller istediği öne sürülüyor. Yabancı öğrenciler için devlet bütçesinden de üniversiteye binlerce dolar ödenek veriliyor. Öğrencilerin barınması için Dina’nın yaşadığı gibi yeni apartmanlar inşa ediliyor. Kentin ekonomisi, bilimsel ve akademik başarısı olmayan, 3. dünya ülkeleri için diploma matbaası tabela üniversiteleri üzerinden dönüyor. Kısa vadeli hesaplarla Türkiye’nin akademik kariyerini kemirenler ceplerini dolduruyor.
‘Çete tuzağı iddiaları’
Dina’nın öldüğü yerdeki suskunlukta para konuşuyor ve perde arkasında çok daha korkunç gerçekler olduğu öne sürülüyor. Siyah kız öğrencilere musallat olan çetelerden ve onların taşra zengini müşterilerinden bahsediliyor. Bu iddiaların doğruluğunu teyit edecek bilgilere sahip değiliz. Belki Dina’nın ölümüyle ilgili gerçeklerin peşinden gidersek soruların yanıtlarını bulabiliriz. Karabük’teki gerçeklerle yüzleşebiliriz.”