Gazetecilik sadece erkek işi değildir

Özel Haber – Protesto ve kutlamanın bir arada olduğu 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla Van’da çalışan kadın gazeteciler de dayanışma çağrısında bulundu: “Biz kadınlar her anlamda buradayız, kendimizi kanıtlayabiliyoruz. Gazetecilik sadece erkek işi değildir.”

Bu yıl, Türkiye’nin hemen hemen her kentinde iş yerlerinde, evlerde, sokaklarda, meydanlarda kutlanılacak 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin Van’da bulunan kadın gazeteciler dayanışma çağrısında bulundu ve sahadaki deneyimlerini anlattı. Çalıştıkları sahada karşılaştıkları birçok olumsuzluğa rağmen başardıklarını söyleyen gazeteciler: “Ataerkil bir toplumda kadın gazeteciler maalesef ikinci plana atılmaktadır. Bu düşünceyi yok etmek için kadın gazetecilere çok iş düşüyor.”

‘Kadın gazetecilerin sayısı erkek gazetecilerden az’

Van’ın tek ulusal yayın kanalı olan KANAL 65’in muhabirlerinden Bahar Tanrıtanır, Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olduktan sonra 2019 yılında Doğuş Yayın Grubu’nda stajyer olarak çalışmaya başlıyor. Stajyerliğin ardından bir internet haber sitesinde editörlük yapıyor ve ardından KANAL 65 ve Yenidoğu Gazetesinde muhabirlik yapıyor. Gazeteciliğin, Van’da çoğunlukla erkekler tarafından yapılan bir meslek olduğunu söyleyen Tanrıtanır, zamanla sahada kadın gazeteci sayısının arttığını belirtiyor. Önceki süreçle karşılaştırıldığında bunun olumlu bir durum olduğunu vurgulasa da kadın gazeteci sayısının hala istediği noktada olmadığını söylüyor.

‘Çoğu erkek gazeteciden daha çok işimizi önemseyerek yapıyoruz’

Tanrıtanır, daha önce çalıştığı bir kurumda patronunun sıklıkla en fazla 2 kadın çalışan istediğini belirterek, kendilerine ‘Akşam habere çağırırsak gelemem dersiniz, olay olsa koşamam dersiniz, acil durumlarda çıkamam dersiniz’ dediğini aktarıyor: “Bu konuşmaları çok zoruma gidiyordu. Çünkü biz kadın gazeteciler bulunduğumuz meslek grubunun çalışma koşullarını zaten biliyorduk. Olay çıksa, haber olsa ilk biz orada oluyorduk. Çoğu erkekten daha çok işimizi önemseyerek yapıyorduk. Sonra patronum bu durumu görmüş olmalı ki kadınları savunmaya ve fikri değişmeye başladı. Böylelikle o kurumdaki kadın çalışan sayısı arttı. Kadın olduğumuz için sahada sözlü tacizlere çokça maruz kalıyoruz. Sırf kadın olduğumuz için sohbet etmeye çalışanlar, sorduğumuz soruya cevap vermeyip başka türlü konuşanlar ve daha sayamadığım bir sürü şey oluyor.”

‘Gazetecilik mesleği sadece erkek işi değildir’

Gazeteciler ve en önemlisi de kadınlar arasında dayanışmanın önemli olduğunu belirten Tanrıtanır, “Gazetecilik büyük bir sabır ve mücadele gerektirir. Ataerkil bir toplumda kadın gazeteciler maalesef ikinci plana atılıyor. Gazetecilik mesleği sadece erkek işi değildir. Bu düşünceyi yok etmek için kadın gazetecilere çok iş düşüyor. Kadın gazetecilerin vazgeçmeden kararlılıkla çalışmaya devam etmeleri ve aralarında dayanışmayı büyütmeleri gerekiyor. İnsanların, 8 Mart’ın sadece gül verilecek özel bir gün olmadığını anladıklarında kadın hakları ve mücadelesinde büyük bir adım olacaktır” diyor.

‘Biz kadınlar her anlamda buradayız, kendimizi kanıtlayabiliyoruz’

Van Sokak Haber imtiyaz sahibi Eyşan Yetkin, 2010 yılında yerel bir medya kuruluşunda muhabir olarak çalışmaya başlıyor. Gazeteciliği bir gönül işi olarak tanımlayan Yetkin, aynı zamanda eşiyle Van Gazetesi ve Tubittum Dergisi’nin yürütücülüğünü yapıyor. Yaklaşık 13 yıldır sahada aktif olarak muhabirlik yaptığını ve kadınların bütün mesleklerde olduğu gibi gazetecilikte dezavantajlı konumda olduğunu vurguluyor ve insanların ne düşündüğünün değil kadın gazetecilerin neler yapabildiğini göstermelerinin önemli olduğunu belirtiyor. Sahada, kadınların erkeklere göre daha aktif olduğunu belirterek, “Biz kadınlar her anlamda buradayız, kendimizi kanıtlayabiliyoruz. Fakat bu toplumda insanlarda sürekli bir heves kırma tavrı var. En iyisini de yapsan muhakkak eleştiriliyorsun. Toplumda öteleniyorsun. Ama gazetecilikte en önemli şey çaba ve emektir” diyor.

‘Haber yazarken de kaygılarımız var’

Habere erişimde sorun yaşamasa da yayınlarken kaygılar taşıdığını belirten Yetkin, “Bazen haberleri yayınlarken ne tür sorunlarla karşılaşırım diye düşünüyorum. Yani sadece haberi yazmakla ya da derlemekle bitmiyor bu iş. Böyle kaygılarımız da oluyor. Bu mesleğin etkin ve tarafsız yürütülebileceği günler diliyorum. Bu yüzden sadece 8 Mart’ta değil diğer bütün günlerde hakların tam anlamıyla savunulabildiği bir gün bir platform diliyorum” şeklinde belirtiyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nün kısaca tarihçesi:

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40 bin dokuma işçisinin daha iyi çalışma koşulları için bir tekstil fabrikasında greve çıktı. Polisin işçilere saldırması, işçilerin üzerlerine kapının kilitlenmesi ve sonrasında çıkan yangın nedeniyle işçiler fabrikadan kaçamamış ve aralarında bulunan 129 kadın işçi yanarak yaşamını yitirdi. İşçilerin cenaze törenine ise 10 bini aşkın kişi katıldı.

Grevin yıl dönümünde ise Amerika Sosyalist Partisi, 8 Mart’ı Ulusal Kadınlar Günü olarak ilan etti.

26-27 Ağustos 1910 tarihinde Kopenhag’da toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nda Almanya Sosyaş Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin’in, yaptığı Dünya Kadınlar Günü önerisi konferansa katılan 17 farklı ülkeden katılan 100 kadının oy birliğiyle kabul edildi. İlk uluslararası etkinlikler ise 1911 yılında yapıldı.

1977 yılında ise Birleşmiş Milletler 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanmasını kabul etti. Fakat kutlamanın New York’ta ölen işçilerin anısına olduğundan söz etmedi.

Türkiye’de ise ilk olarak 1921 yılında kutlamaya başlanan 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 1980 darbesi döneminde 4 yıl kutlanmadı. 1984 yılından itibaren her geçen yıl büyüyen daha da geniş bir kitleyle kutlanmaya devam ediyor.

Haber: Zelal Sahidenur Sari

(ro)