Zengin bir kültür turizmi potansiyeline sahip olan Hakkâri’de, bir kısmı geçmişte yaşamış ve bir kısmı da günümüze kadar gelebilmiş kültürel ve sanatsal değerler yer alıyor. Gelinbirlikte Hakkari’nin kültürüne bir göz atalım…
Bütün boyutlarıyla zengin bir kültür turizmi potansiyeline sahip olan Hakkâri’de, bir kısmı geçmişte yaşamış ve bir kısmı da günümüze kadar gelebilmiş gelenek ve görenekler, din, dil, yaşam tarzı ve sanata ilişkin çok sayıda değer yer alıyor. Bu değerlerin her biri turistleri bölgeye çeken faktörler olarak rol oynuyor. Hakkâri, kültürel değerler noktasında zengin bir çeşitliliğe sahip. Yöreye özgü olan bu sosyl değerler ve maddi kalıntıların bir kısmı sergilenebilmiş ya da kendini ifade edebilmiş iken, bir kısmı henüz sergilenme fırsatı dahi bulamamıştır. Sergilenme fırsatı bulamayan en temel kültürel değerlerden biri hiç şüphe yok ki arkeolojik kazılar neticesinde ortaya çıkarılan bulgularolarak karşımızda duruyor. Hakkâri’nin kırsal kesimlerinde henüz tescil edilmemiş olsa da birçok sit alanın bulunduğu ileri sürülmektedir.
El Sanatları
Hakkâri kilimlerindeki her bir motif yüzyıllar boyunca akıp gelen bir kültür birikiminin sonucu olarak ortaya çıkan ve halk arasında söylenegelen öykülerle yaşamaktır. Hakkâri, ta- rihin derinliklerinden gelen, yakın çevresindeki topluluklarla hem ortak hem de çok farklı örf, adet, gelenek, yaşayış tarzı vb. kültürel ve folk- lorik özelliklere sahiptir. Yörenin köklü tarihsel ve kültürel bir mirasa sahip olduğu bugüne yansıyan zengin folklorik ve etnografik özelliklerden anlaşılmaktadır. Turizm destinasyonlarının temel çekiciliklerinden biri olabilecek özellikleri gösteren el sanatları, özellikle ziyaret edilen alanı hatırlama aracı olarak önemli bir misyon üstlenmektedir. Hakkâri’de el sanatlarının yeri ve önemi tartışılmazdır. İlde kilim, heybe, parzun, reşik, çanta, çorap, şal, yazma boncuğu ve oya kanaviçe gibi el sanatları birçok evde üretilmektedir. Ancak özellikle Hakkâri kilimleri ulusal ölçüde kabul görmüş ve turistler tarafından tercih edilen bir üründür.
Geleneksel Evler ve Kıl Çadırlar
Hakkâri, tarih boyunca büyük medeniyetlerin (Sasani, Bizans, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi) kıyısında kalmış, Anadolu’nun güneydoğu köşesinde yüksek dağlar ve vadilerden oluşan bir yöremizdir. Bu durum ortaçağda da değişmemiş; güç coğrafi koşullar ulaşımı ve yerleşmeleri zorlaştırmış, göçebelik ve buna bağlı hayvancılık kültürün yerel özellikler göstermesine neden olmuştur. Ortaçağ boyunca Anadolu, İran ve Irak’ın arasında kalan bu dağlık coğrafyada, İslam ve Hıristiyanlık kültürel dokuyu belirleyen iki önemli unsurdur. Kültürel çekiciliklerden bir diğeri olan geleneksel evler ve kırsal kesimdeki konutlar turizmin önemli çekiciliklerindendir.
Hakkâri’de yer alan konak ve saraylar yerel kültürün tanıtılmasında oldukları gibi yöreyi ziyaret eden turistlere, geçmişten günümüze Hakkâri’nin ev ve eklentilerinde geçirdiği süreci anlatmaları açısından da önemlidir. Turistlerin en çok ilgi duydukları konuların başında yöre insanının davranış özellikleri gelmektedir. Tam da bu noktada bu tarihi mekânlar turistlerin çok ilgisini çekmektedir. İldeki başlıca tarihi konak ve saraylar, Çukurca Merkez Dervişoğlu Konağı, Çukurca Merkez Pirozbeyoğlu Konağı, Çukurca Merkez Enver Parlak Evi, Şemdinli Bağlar (Nehri) Kayme Sarayı ve Şemdinli Bağlar (Nehri) Kelat Sarayı’dır. Yukarıdaki evler incelendiğinde, gerek yapılaşma düzeni ve gerekse yapım şekli ve biçimi, ihtiyaçların getirdiği zorunluluk, halkın kazandığı deneyim ve ortak yaşamın ürünleri olduklarını ortaya koymaktadırlar. Ancak, Hakkâri’de geleneksel mimarinin şekillenmesinde yaşam şekli, ekonomik faaliyetin etkisi ve tabi ki coğrafi faktörlerden topografya-iklim ve yapı malzemesi önemli rol oynamıştır.
Hakkari’de Geleneksel Ev Tipi
Yayla kültürünün vazgeçilmezi olan kıl çadırlar, günümüze tarihten gelen bir kültür mirası olarak birçok özelliği bünyesinde barın- dırmaktadır. Halen göçebe ve yarı yerleşik yaylacılar tarafından kullanılan kıl çadırlar, yaylalarda olmazsa olmaz barınaklar arasında yer almaktadır. Kıl çadırlar, keçilerin kıllarından imal edilmektedir. Folklorik ögeleri canlandırmak için tarihsel olayların geçtiği alanlara ve birçok mekâna atmosfer sağlamak amacıyla da kurulup kullanılmaktadırlar. Yaylacıların açık alanlardaki en önemli barınağı konumunda bu- lunan kıl çadırların birçok önemli özelliği bu- lunmaktadır. Kış mevsiminde dokumaları sıkı bir hal alan kıl çadırlar, böylece yağmur ve kar suyunu içerisine geçirmemektedir. Yaz aylarında ise gevşediğinden normal haline dönerek, içeri loş bir ışık verirken, sürekli hava sirkülasyonu sağladığı için ortamı serin tutmaktadır. Kıl çadırın en önemli özelliklerinden bir tanesi de, yapısal dokusu sayesinde yılan, akrep ve örümcek gibi canlıları üzerinde gezdirmemesidir. Bu canlıların kıl çadır üzerinde hareket edememesi nedeniyle çadırda kalanlar, yılan, akrep ve örümcek sokması gibi vakalarla karşılaşmadıklarını belirtmektedirler. Her yere kolaylıkla kurulabilen, sürekli ateşe maruz kalmadıktan sonra yanmayan ve alev almaz özelliği ile bili nen kıl çadırlar, kolay katlanabilir ve taşınabilmektedir.
Yayla Festivalleri
Geçmişte yayla göçünü anlatmak ve yaylacıların kaynaşması için yapılan yayla şenlikleri, son yıllarda alternatif tatil yapmak isteyenler için gözde bir etkinlik olmaktadır. Türkiye’nin birçok yerinde yayla turizminin geliştirilmesi amacıyla düzenlenen şenlikler, kamu kurum ve kuruluşları tarafından da turizmin çeşitlendirilmesi amacıyla desteklenmektedir.
20. yüzyılda en hızlı gelişme gösteren sosyo-ekonomik olgulardan biri olan şenlik ve festivaller, kültürel hayatın, geleneklerin, insan yapısının ve doğa ile zorlu mücadelesini anlatmaktadır. Şenlikler birlikteliği, kaynaşmayı, kardeşliği artırmaktadır. Yılda bir kere yapılan bu törensel birliktelikler turizme apayrı bir değer katar. Hakkâri’de düzenlenen festivaller kültür, sanat hayatımızın doğal yönlerini, yayla geleneklerimizi, sıcak insan ilişkilerini en güzel şekilde ortaya koymaktadır. Doğanın bu güzelliklerinin yanında şenlikler nedeniyle bölgeye gelenler, kültürel değeri olan anılar- la birlikte bölgeden ayrılmaktadırlar. Şenlikler adeta bölge insanının buluşma adresidir. Ayrıca yaylada yaşayan göçerler kuzu kırpma döneminde festivaller düzenlemektedirler. Düzenlenen festivallerde kuzuların yıkanması ve kırpılmasının ardından davul zurnalı halaylar çekilmektedir. Kadınlar yöreye özgü olan fistanlarını, erkekler ise, şal û şapik diye adlandı- rılan elbiseleriyle katılım sağlarlar.
Ayrıca yaylada yöresel spor oyunları olan kelanê, şekanê gibi oyunlar ile yarışmalar düzenlendikten sonra misafirler için sofralar kurulmaktadır.
Berçelan Yayla Festivali
Hızla gelişen ve değişen dünyamızda yeni turizm eğilimleri ortaya çıkmış, yeni arayışlara girilmiştir. Bu arayışlar içinde farklı ülkelerin ve farklı insanların yaşam tarzları ile gelenekleri hakkında bilgilerini zenginleştirmek isteyen turist profili ön plana çıkmıştır. Yeni arayışlardan biri de yöresel kıyafetlerle ilgilidir.
Turistler hem yeni yöresel kıyafetler görüp gözlem yaparak hem de bu kıyafetleri bazen giyip bazen de satın alarak farklı bir deneyim yaşamaktadırlar.
Anadolu’nun pek çok yöresinde olduğu gibi Hakkâri’nin de geçmişten gelen, kendine özgü bir giyim kültürü vardır. Kıyafetler, özellikle Doğu Anadolu ile Güneydoğu Anadolu’daki diğer illerde giyilenlerle kimi yönlerden benzerlik gösterse de kullanılan kumaş türü ve tasarımları bakımından ayırt edici özelliklere sahiptir. Bu özellikleriyle birlikte Hakkâri’de giyilen kadın ve erkek kıyafetleri genel olarak şöyledir; Kadın kıyafetleri kiras, fistan, kemer. Erkek giyimi ise şel-şepik denen günlük kıyafetler daha çok özel günlerde giyilen kıyafetler olarak ikiye ayrılır.
Hakkâri’de düğünler genelde üç gün üç gece sürmektedir. Düğün, çoğunlukla cuma günü ikindi vaktinden sonra başlayıp pazar gecesine kadar devam eder. Dü ün sahibi aileler, düğüne bütün akrabalarını, dostlarını ve köylü- lerini davet ederler. Hakkâri’de düğünler olduk- ça kalabalık yapılır. Davetli akrabalar düğüne ailenin tüm bireyleriyle (erkekler, kadınlar, çocuklar) katılırlar. Akraba olmayıp kısmen yabancı sayılabilecek davetlilerden ise sadece er- kekler düğüne gelirler. Kız tarafının davetlileri kız evinde, damat tarafının davetlileri damadın evinde toplanırlar. Düğün davetlileri cumartesi günü kuşluk vaktinden başlayarak ertesi gün gecenin ilerleyen saatlerine kadar türküler stranlar eşliğinde büyük bir coşkuyla düğünde eğlenirler. Ancak düğün demek sadece eğlence demek de değildir. Eğlencenin yanı sıra yerine getirilen başka birçok adet vardır: Sağdıcın evine varıldığında sahur niyetine bir yemek yenilir. Yemekten sonra damat ortaya alınır. Orada bulunan herkes halkalar şeklinde da- madın etrafında toplanır. Dengbêjler (ozanlar) karşılıklı olarak şarkı söyleyerek geceye ayrı bir renk ve tat katarlar. Damadın önce serçe par- mağı daha sonra ayak parmakları kına yakılır. Damadın eli sarılırken avuç içine bir miktar para konulur. Sabahleyin damat elinin bağını açtığında düşen parayı kim kaparsa para onun olur
Geleneksel olarak Hakkâri düğünlerinde davul, zurna ile pîk veya kaval dışındaki müzik aletleri pek kullanılmaz, halaylar stran adı verilen, karşılıklı söylenen türkülerle çekilir. Ancak son yıllarda bağlama ve benzeri müzik aletleri düğünlerde çok daha fazla yer almaya başlamıştır. Bu durum, halay çekerken söylenen stranları biraz daha geri plana atmış gibi görünse de bu türküler Hakkâri insanı için hala vazgeçilmezliğini korumaktadır. Stranlar Hakkâri’nin onlarca değişik figürlü halayların- da söylenir ve oynanır. Oyunlar iki ayak, üçayak , şeyhanî vb. isimlerle anılır. Bazı oyun türleri ise söylenen stranın adıyla bilinir.
Kaynak: Kültür ve Turizm Bakanlığı Web Sitesi
Serhat News