Van’da geçimini hurdacılıkla sağlayan insanların sayısı geçmiş yıllara oranla çoğaldı. Van’da yaşayan 52 yaşındaki S. C., de çeşitli hastalıkları olmasına rağmen atık ürünler toplayarak geçimini sağlamaya çalışıyor.
Van’da geçtiğimiz yıllarda neredeyse hiç karşılaşmadığımız kağıt toplayıcılarını sadece gün içerisinde değil gecenin geç vakitlerinde bile görmek mümkün. Yaşları çoğunlukla 50’nin üstünde olan kağıt toplayıcıları geçimlerini sağlamak için yaptıkları bu işten kiralarını bile karşılayamadıklarını söylüyorlar. Ekonomik kriz ve işsizliğin etkisiyle hurdacılığa yönelenlerin sayısı azımsanmayacak düzeyde. Kimi çekçek, kimi çuval kimi ise elektrikli bisikletle sokak sokak gezen kağıt toplayıcılarının dayandığı kanuni bir yasa yok. İşçilerin topladıkları atıklar firmalar tarafından belgelendiriliyor ancak toplayıcıların yasal statüleri, dolayısıyla herhangi bir güvenceleri yok.
‘3 yıldır hurdacılık yapıyorum’
İki çocuk annesi olan S. C., 52 yaşında. Yaklaşık 20 yıl önce boşanan S. C., çocuklarını zor koşullarda ve tek başına büyütüyor. S. C., şu an işsiz olan oğlu ile beraber yaşam mücadelesi veriyor . Daha önce sosyal yardım alan S.C., oğlu büyüyünce aldığı sosyal yardımın kesildiğini söylüyor. Yaklaşık 3 yıldır hurdacılık yapan S. C., geçimini hurdacılıkla sağladığını söylüyor. Yıllardır kirada yaşayan S. C., kimi insanların yaptığı yardımlarla yaşamaya çalıştığını söylüyor. “Geçimimi zor sağlıyorum” diyen S. C., 950 TL kira ödediğini belirtiyor ve yardım ve destek talebinde bulunuyor.
S. C., yaptığı işin zorluklarından söz ederken gözyaşlarına hakim olamıyor. En zor kısmının soğuk havalarda ve gece hurdaya çıkmak olduğunu belirtiyor. S. C., “Bazen kendini bilmeyen insanlara da denk geliyoruz. Geliyoruz, ama nereye kadar kendimizi koruyacağız? Bazen gece 2’de bazen 3’te geliyorum eve. Çok soğuk, ama mecburum. Öyle zamanlar oluyor ki tinercilere denk geliyoruz. Evimize korkarak geliyoruz. Çaresiziz. Böyle gelmiş hayatımız. İnşallah böyle de gitmez” diyor.
‘Çaresizlikten hurda topluyorum’
Hurda toplamaya neden başladığını sorduğumuzda derin bir ah çekiyor ve “Çaresizlikten başladım” diye ifade ediyor. S. C., başlıyor anlatmaya hurdacılığa başlama hikâyesini: “Çekçekim yoktu. Kendim gidip demir bulup kaynakçıdan kaynak yaptırdım. Çaresiz kalınca mecbur kaldım bu işi yapmaya. E yaş geçmiş. Hangi kapıya gittiysem senin yaşın büyük seni işe alamayız dediler. Ben de çaresiz kalınca hurdacılığa başladım ne yapayım… Hatayım ama mecburum. Astım, şeker, tansiyon hastasıyım.”
Oğlunun işsiz olduğunu belirten S. C., İş-Kur’a gittiklerini fakat sonuç alamadıklarını söylüyor. Çocuklarının işi olmadığı için kendisine destek olamadıklarını anlatırken tekrar gözyaşları akıyor. İş için oğlu ile beraber kapı kapı gezdiklerini en son Ak Parti il binasına gittiklerini söylüyor. AKP’li yöneticilerden oğlu için iş talebinde bulunuyor S. C., ve tekrar İş-Kur’a yönlendiriliyor. Sonuç yine değişmiyor. İş-Kur’dan bir daha elleri boş dönüyorlar.
‘Geçim çok zor’
Defalarca tekrarladığı, “Geçim çok zor” cümlesini bir daha tekrarlayarak oturduğu evi gösteriyor. S. C., “Ben 3 yıldır bu evde oturuyorum. Kirası önce azdı, ama şimdi yükselttiler. Daha önce oturduğum ev yıkılınca bu eve taşındım. Hayat boyu kiracıydım. Biz kendi karnımızı doyuramıyoruz. Kalkıp da ev mi alacağız?” diye soruyor.
Hurdanın kilosunu bazen 2 buçuk liraya, bazen 3 liraya sattıklarını belirten S. C., “Bir bakıyoruz 2 buçuk liraya düşüyor, bir bakıyoruz 3 liraya çıkıyor. Neye göre belirliyorlar bilmiyorum, ama sattığımız yerlerin vicdanına kalmış hurda fiyatı. Onlar ne fiyat verirse satıyoruz,” diyor. Hurdadan günlük kazançları ise 35 TL ile 40 TL arasında değişiyor. Bu kazançla geçinmenin zor olduğunu ifade eden S. C., “Ama yetmiyor sattığımız hurdadan gelen para. Kira 950 lira. Ev sobalı, rutubetli, her tarafı çatlak, her tarafı yıkık dökük. Daha fazla zam yapacaktı ev sahibi bu halimle ödeyemem deyince 950 lira yaptı. Ağlayarak, sızlayarak ev sahibine bu fiyatı kabul ettirdim” diyor.
‘Manavın yanından geçerken gözümüz kalıyor’
Alım gücünün düşmesinin kendisinde yarattığı etkiyi ise şu sözlerle ifade ediyor: “Bir markete gidiyoruz bir peynir alamıyoruz, öyle pahalı. Bakkalın, manavın yanından geçerken gözümüz kalıyor, ama alamıyoruz. Benim hurda bir buzdolabım var. Fişini takmıyorum. Dolabı çalıştırmıyorum, çünkü içinde yiyecek malzeme yok. Alamıyorum hiçbir şey. Olmayınca olmuyor,” derken gözleri ıslanıyor tekrar.
Isınma sorununu ise çözememiş S. C., hurdadan kazandığı ne kömür ne de odun almaya yetmiyor. Evindeki halı bile olmadığını cami imamının kendisine bir halı verdiğini söylüyor.
‘Çöpten ayakkabı buluyorum’
Kimi zaman komşularının kendisine yemek getirdiklerini söyleyen S. C., onlara karşı da mahcup oluyor. S.C.,“Ellerinden geldikçe yardım ediyorlar. Tabii her zaman getirmiyorlar, her zaman olmuyor ki. Onlarında durumu ortada. Eski elbise getiriyorlar, yemek olunca getiriyorlar komşularım. Ellerinden geldikçe yardım ediyorlar. Bazen çöpten ayakkabı buluyorum. Getirip yıkıyorum onları giyiyorum” diyor.
S. C., kendisi için devletten bir beklentisi olmadığını söyleyerek, “Benim yaşım geçmiş. Kim beni işe alacak? Kimse almaz. Sesimi duyurmak istiyorum. El atsınlar bana. Çocuğum işsiz, devlet bir iş versin ona. Ben bunu istiyorum. Çünkü geçimimi yapamıyorum. Yaşam çok çok zor” diyor.
Serhat News
Haber: Yeşim Karaağar
Video & Montaj: Barış Aslan