15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir gecede yüzbinlerce kişi KHK ile işlerinden ihraç edilerek mağduriyet yaşadı. Bu mağduriyeti yaşayanlardan biri de sağlık emekçisi olan Hidayet Akay. Akay, iktidar tarafından ihraç edilen birçok emekçinin kendi alanında en nitelikli emekçiler olduğunu belirterek, bunun hukuki değil siyasi karar olduğuna dikkati çekiyor.
15 Temmuz 2016 darbesinden sonra Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) ile 100 bine yakın insan çalıştığı görevlerinden uzaklaştırma almıştı. Yüzbinlerce insan bir gecede işinden atılmış, birçoğu bu durumu sosyal idam olarak tanımlamıştı. İşten çıkarılanlar için Sigorta kayıtlarında KHK ile işten çıkarma anlamına gelen ‘kod 37’ ile işyerinin kapatılması anlamına gelen ‘kod 36’ eklenmiş ve işten çıkarılanlar için fişlenme sebebi olmuştu. Özel şirketlerde çalışmak isteyenler bu kodlamalar yüzünden işe alınmamış, AKP Isparta İl Başkanı Osman Zabun konuya dair ‘Ağaç kökü yesinler’ demişti. Bu tür açıklamalar kamuoyunda tepkiye neden olsa da bugüne dek KHK’lilerin büyük çoğunluğu işlerine geri dönebilmiş değil.
2023 seçimlerine giderken merak edilen en önemli konulardan biri de KHK ile işsiz kalanların görevlerine iade edilip edilmeyeceği noktası. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 1 Eylül 2022’de KHK’lıların tamamının görevlerine iade edeceklerini ifade etse de gelen tepkiler üzerine yalnızca mahkûmiyeti bulunmayanları iade edeceğiz diye açıklamasını değiştirmişti. Hal böyle iken KHK ile işine son verilenler yeni seçime giderken muhalefetten beklenti içinde.
Bir gecede hayatı değişti…
Iğdır’da Hemşire olarak görev yapan Hidayet Akay bir gecede hayatı değişenlerden biri. İstanbul, Ankara’da görev yaptıktan sonra memleketi Iğdır’da ki görev yerinden ihraç ediliyor. Yaşadığı ihracı ‘açlıkla terbiye’ olarak tanımlayan Akay, markette çalışarak geçimini sağlıyor. Akay mağduriyete karşı mücadele ettiklerinin mesajını vererek, bunun hukuki değil siyasi bir karar ile atıldıklarını belirtip muhalefetten hukuksuzluğa ses çıkarmalarını talep ediyor.
KHK’li olması baskıya maruz kalmasına neden oldu!
Akay görevden atılmaya giden sürecini şu şekilde açıklıyor: “2016 yılının 29 Ekim’inde çıkarılan 675 sayılı KHK ile bir gecede görevimize son verildi. Oradan sonra çeşitli işler ile uğraştım en son bu marketi açtım. Aynı zamanda ben Sağlık Emekçileri Sendikasının Iğdır il temsilcisiydim. Bundan dolayı iş yerimde çokça baskı gördüm. Görev yerim değiştirildi. Iğdır’ın Tuzluca ilçesine sürüldüm sonra mahkeme kararı ile görev yerime geri döndüm. Son olarak ihraç edildim.”
Akay, Üniversite okurken Sağlık Lisesi Mezunu olduğu için atamasının gerçekleştiğini ve genç yaşta kamu emekçisi olduğunu anlatıyor. Akay, daha önce ticaret veya kol gücü gerektiren bir işte çalışmadığını ekleyerek ilk ihraç süreçlerinin kendisi için zorluğuna değiniyor.
‘Adeta şeytanlaştırılmıştık’
Akay görevinden atıldıktan sonra özel hastanelerde çalışabilmek için başvurduğunu ancak başvuru yaptığında hastane sisteminde ‘Kod 36-37’ ile karşılaştıklarını belirtiyor. Akay, “Adeta şeytanlaştırılmıştık. Yani KHK ile ihraç edilen arkadaşlar olarak özel sektörde iş bulmamız çok sıkıntılıydı. Ben ilk dönem özel bir hastanede işe girdim. O da Iğdır’da ki tanışıklık üzerinden gerçekleşti. Ama hastane sahibi Vali ve Emniyet Müdürünün kendisine, beni işten çıkarması için özel baskı yaptığını açıkladı. İşten ayrılmamın onun için daha hayırlı olacağını söyledi bende ayrılmak zorunda kaldım” sözlerini dile getiriyor.
‘İktidar bizi açlığa mahkûm etmek istedi’
Çalışırken iyi kötü bir gelir ve düzen sahibi olduğunu anlatarak sonrasında yabancısı olduğu bir meslek ile geçimini idame etme uğraşını anlatıyor. Market işleten Akay’ın konuşurken gelen müşteriler ile diyaloğunda mecburen başladığı mesleğe yabancılığı gözle görülüyor. Bir gecede yaşamlarının değiştiğini tekrarlayan Akay, o süreçte sendikalarının ve arkadaşlarının dayanışmasının kendilerini ayakta tuttuğunu ifade ediyor.
Akay, “Bizim gibi sendikada örgütlü arkadaşlar için atlatmak daha kolay oldu. Dayanışma uzun süre sürdürülebilir bir şey değil. Bir şekilde üreterek veya çalışarak ekonomik özgürlüğümüzü elimize almamız gerekiyordu. O dönem iktidara yakın isimler bizim için çalışmasınlar ağaç kabuğu yesinler diyorlardı. İktidar bizi açlığa mahkum etmek istedi. Özel sektördekiler bırakın bizi işe almayı selam vermeye bile korkuyorlardı” diyerek iç çekiyor.
‘Hükümet en nitelikli kadroları ihraç etti’
KHK ile işinden atılan yüzlerce emekçinin kendi alanında en nitelikli olduklarının altını çizen Akay, yaşam alanında kendisini tanıyan hastaları ve arkadaşlarıyla ilgili diyalogları anlatıyor: “Bu işte çalışırken hastalarım geliyor veya sendikal mücadele içerisinde dayanışmada bulunduğumuz insanlar geliyor. Onlarda bize karşı dayanışma içerisinde oluyor. Örnek vermem gerekirse şehrin diğer ucunda insanlar ihtiyaçlarını illa burada alıyor. Hastalarımda aynı şekilde gördüklerinde soruyorlar. Sendikacılık yaptığım içinde tanınan biriydim. Şaşırıyorlar tabi. Bizim arkadaşlarımız meslek hayatlarında da iyi olan insanlardı. İşini iyi yapanlardı. Hem mesleki beceri hem de idealist olmaları açısından. Örneğin Eğitim-Sen’e üye olan bir öğretmenin öğrencileri, o arkadaşın daha iyi bir öğretmen olduğunu söylerler. Hastanelerde çalışan arkadaşlarımız için de öyle.”
‘İhraç edilmemiz hukuki değil siyasi karardır’
İşlerine iade edilmek verdikleri mücadeleyi anlatan Akay, “İstanbul’dan Ankara’ya bir yürüyüş gerçekleştirdik. Varana dek en az 10-15 noktada polis tarafından darp edildik, engellendik. Biber gazına ve polis şiddetine maruz kaldık. Bu yönde hala çabalarımız var ve örgütlü bir şekilde uğraşıyoruz. Ama bizim ihraç kararımız Türkiye’nin eksik hukuk sistemine göre bile hukuki değil siyasi kararlardır. Onun için hukuki olarak işe geri alınamayız. Karar siyasi olduğu için siyaseten bunun mücadelesini vererek bireysel değil birlikte dönebileceğimizi düşünüyorum” diyor.
‘İşe geri alınmamız muhalefetin hak gaspı olduğunu söylemesi ile mümkün’
Konuşmasının sonunda seçimler ile KHK’lilerin mücadelesine değinen Akay, “Siyasi partilere bizi işe almasını söylemek yanlış. İşe geri alınmamız ancak muhalefetin korkmadan bu durumun hak gaspı olduğunu ve hukuksuzluk olduğunu belirtmesi ile mümkün. Bu insanların iade edilmesi gerekiyor diyebilmeleri gerekiyor. İktidar değişince CHP ile ilişkiye girmeye gerek kalmadan hukuksuzluğa son verilmeli. Zaten muhalefet partileri hukuksuz olduğunu söylüyor bu nedenle siyasi iktidar ve iklim değiştiği zaman olabileceğini düşünüyorum. Nitekim 1980 darbesinde de 30 bine yakın insan ihraç edildiğinde hakları geri verilmişti” diye belirtiyor.
‘Emek ve Demokrasi mücadelesine devam ediyoruz’
Mücadelesinde ısrarcı olacağını vurgulayan Akay; “İktidar bizi ihraç ederken açlıkla terbiye edeceğini düşündü ama biz yine emek ve demokrasi mücadelesine devam ediyoruz. Ben yine sendikada ki yönetimimde devam ediyorum. Her şekilde emek ve demokrasi mücadelesinde yer alıyoruz.”
Haber: Sedat Türlü