İnci kefali için üç aylık av yasağı başladı. Artı Gerçek’e konuşan Van YYÜ Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş ve Van ÇEVDER Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık, kuraklık, kirlilik ve kaçak avcılıkla mücadele edilmesi gerektiğini vurguladı.
Van Gölü’nün endemik balık türü inci kefali için 90 gün sürecek av yasağı bugün başladı. İnci kefali, üreme dönemi olan 15 Nisan -15 Temmuz tarihleri arasında gölün sodalı suyundan tatlı sulara suyun tersine göç ederek yumurtalarını bırakıyor. Ancak son yıllarda su kaynaklarındaki kuraklık ve kirlilik inci kefalinin göçünü sekteye uğratıyor. 1960’larda yılda 600 ton balık elde edilirken son yıllarda bu sayı 50 bin ton civarlarıma düştü Önemli bir ekonomik değer de olan İnci Kefali, yıllık 14 milyon dolarlık bir ciroya sahip ve bölgede yaklaşık 14 bin insanın geçim kaynağı.
Deli Çay, Zilan Çayı, Engil Çayı ve Bendimahi Sazlıkları gibi inci kefalinin üreme noktası olan birçok dere veya akarsu ya kuruma noktasına geldi ya da debisi düştü. Kuraklık kadar Morgedik Barajı gibi baraj ve HES’lerin de etkisi oldu. Kum ocakları ve evsel atıkların dere yataklarında neden olduğu kirlilik de balıkların göç yolculuğunu olumsuz etkiledi. Bu nedenle geçtiğimiz yıl göç hem uzun sürdü hem de inci kefalinin üreme oranı düştü.
Kaçak avcılıkla mücadele edilmeli
Geçtiğimiz yıl ortaya çıkan manzaranın bu yıl da tekrar edip etmeyeceği merak konusu. Mart ayı, Van Gölü Havzasının son 20 yılda en çok yağış aldığı ay olsa da akademisyen ve çevrecilere göre tehlike hâlâ bitmiş değil. Kaçak avcılıkla da etkin bir mücadele talep eden çevreciler ve akademisyenler, su kaynaklarının doğru kullanılması konusunda da çağrıda bulundu.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Akkuş, inci kefalinin ekolojik olduğu kadar ekonomik bir değer olduğunu dile getirdi. Akkuş, “Ekoturizmin de temel dinamiği durumunda. Bu anlamda kentteki herkesin inci kefaline ayrı bir önem vermesi lazım. 2020 yılından beri yaşanan bir kuraklık var. Akarsu debileri düşüyor. Akarsuların buradaki önemi çok büyük. Bu akarsular inci kefallerinin üreme habitatları. Burada su olmayınca kefalin geleceğinden söz etmek mümkün değil. İnci kefali, koruma altına alınmaya ihtiyaç duyar hale gelmiş durumda. Geçen sene şahit olduk, Van Gölü’ne dökülen en büyük akarsulardan birisi Van Gölü’ne ulaşamadı. Bu, sadece akarsu yatağındaki su debisiyle ilgili değil. Bendi Mahi Çayı’nın üzerinde bulunan DSİ’ye ait sulama regülatörü tüm suyu tarımsal sulama için kesti ve balıklara su kalmadı. Bu bir facia” dedi.
‘Su yönetimi ve koruma çalışmaları etkin yapılmalı’
İnci kefalinin göç edeceği akarsulardaki su yönetiminin etkin yapılması gerektiğini söyleyen Akkuş, kaçak avcılıkla da mücadele edilmesi çağrısı yaptı. Akkuş, “İnci Kefali üç, dört yıldır istenilen düzeyde üreme dönemi yaşamadı. Üreme döneminin kötü geçtiği sezondan dört yıl sonra etkisini görmek mümkün. Sağlıklı bir üreme dönemi geçirmesi için iki şeye ihtiyaç var. Suyun yönetimi ve koruma çalışmalarının etkin yapılması. Elbette küresel iklim krizi önemli bir etken ama suyu iyi yönetemezseniz, tarımsal sulama konusunda gerekli adım atamazsanız kuraklığı yaşarsınız. Bu sene, geçtiğimiz seneye göre suyumuz nispeten fazla. Yaz aylarına geldiğimizde ne olacağını kestirmek zor ama şu an ki akarsu debileri üç, dört kat daha fazla. Bu anlamda akarsularda bu yıl su var ama koruma çalışmalarının tavizsiz bir şekilde yapılması lazım. Öyle olmazsa akarsuya giren balık kaçak avcıların hedefi haline gelir. Bu açıdan en önemli faaliyet koruma çalışmaları. Sahayla uyumlu olmalı. Bu sene bizi bir bilinmez bekliyor. Jandarmanın dere boylarında nöbet tutması, zabıta ve polislerin merkezlerde gerekli önlemleri alması gerekiyor. Yani koruma çalışmalarının daha etkin bir şekilde yürütülmesini bekliyoruz” diye konuştu.
‘DSİ, ‘su benimdir’ anlayışından vazgeçmeli’
Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEVDER) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kalçık da geçen yıl üreme yolculuğuna çıkan binlerce balığın dönemediğini veya yumurtaların kuruduğunu söyledi. Kalçık, “Hem göç süresi uzadı hem de balık sayısında önemli bir düşüş yaşandı. Geçen yıl su sorunu yaşandı. Kuraklık kadar su kaynakları ile ilgili yanlış politikalar, Van balığını yok olma seviyesine getirdi. Bu sene yağış aldı, dereler su dolu. Bu sevindirici ama buharlaşma yine başlayacak. Su yine tarımsal sulama ve HES’ler için kesilecek. Kurumların bu anlamda hassas olması ve suyu doğru kullanması lazım. Morgedik Barajı’nda 100 milyon metreküp su tutuldu geçen yıl. Yine Zilan Deresi’nde kurulan HES’ler için 50 milyon metreküp su tutuldu. Yaşanan su krizi ile beraber bu dereler kurudu. Başta balık olmak üzere milyonlarca canlı öldü. Bu anlamda DSİ’nin ‘su benimdir’ anlayışından vazgeçmesi lazım. Suyun bu sezon gasp edilmemesi, bu canlıların yaşamlarının gasp edilmemesi gerekiyor” dedi.
‘Derelerdeki kirlilikle mücadele edilmeli’
Su kaynaklarındaki kirliliğe de dikkat çeken Kalçık, Van Gölü Havzası etrafındaki belediyelere de çağrı yaptı:
‘Tatvan, Ahlat, Gevaş Erciş ve Van Büyükşehir Belediyesi’nin derelerin kirliliği ile mücadele etmesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıl ortaya çıkan tablonun yaşanmaması gerekiyor. Bunun için yerel yönetimlere çağrıda bulunuyoruz çünkü Van balığı ekolojik değerinin yanında bu toplumun tarihsel ve ekonomik de bir değeri. Van’la özdeşleşmiş ve Van’ın kimliği durumda.”
Halkın av yasağına uyması gerektiğinin altını çizen Kalçık, güvenlik güçlerinin de denetimlerini sıkı bir şekilde yapması gerektiğini belirtti. (Artı Gerçek)
Serhat News