Aziz Nesin’in yazdığı ve “Tu Ne Gara yî” adıyla Kürtçeye çevrilen “Sen Gara Değilsin” adlı oyunu turnesinin ilk perdesini Van’da açtı.
Gölge Kültür Sanat Merkezi’ne (GKSM) bağlı Sî Tiyatro, Aziz Nesin’in yazdığı ve “Tu Ne Gara yî” adıyla Kürtçeye çevrilen “Sen Gara Değilsin” adlı oyunu Van’da sahnelendi. Yönetmenliğini Rewşan Apaydın’ın yaptığı oyun, ilk olarak Mencel Tiyatro sahnesindeydi. Daha sonra oyun Batman ve Diyarbakır’da olacak.
Oyunculardan Kaddafi Ünal ve Rabia Keskin Kürtçe tiyatroyu ve ilki Van’da sahnelenen oyunları hakkında Serhat News’in sorularını yanıtladı. Ünal’a göre zamanla Kürt Tiyatrosu başka bir kanal bulacak kendine ve daha da gelişecek. Kesin ise aslen Vanlı olduğunu söylüyor ve Van seyircisinin heyecanını derinden hissettiğini söylüyor.
‘Kürt tiyatrosu gelişime açık ve üzerine çalışılması gereken bir alan’
Ünal’a ‘Kürtçe tiyatronun gelişimi hakkın ne düşünüyorsunuz?’ sorusunu soruyoruz oyundan hemen sonra ve şöyle yanıtlıyor: “Bizim için çok farklı bir alan. Üzerinde çok farklı, çok yeni çalışmalar yapılabilecek bir alan. Her çalışma bir yenilik anlamı taşıyor diyebiliriz. Kürt tiyatrosu alanında gerçekten üzerine düşünüldüğünde, en geniş tabirde yoğunlaştığında, bence çok zenginleşebilecek bir alan. Bizi her açıdan doyurabilecek, nitelikli eserlerin verilebilecek bir alan diye düşünüyorum.” Hemen akabinde Kürt kültürüyle olan ilişişini soruyoruz ve Ünal, Kürtlerin bir sahneye gereksinim duymadan öz yaşamlarında, özel günlerde skeçlerle bu geleneği aslında doğalında yaşadıklarını söylüyor ve örnekler veriyor: “Genellikle yılbaşlarında evleri dolaşırdık, şaka ve şarkı veya ne bileyim bir oyun üzerinde gidilirdi evlere. Karşılığında şeker alınırdı, un alınırdı, yağ alınırdı. Kürt tiyatrosunun geçmişi hakkında ilk fark ettiğim buydu, nitekim buna benzer programlar başladı.”
‘Metropollerden Kürtçe bile oyuncu bulmak en zoru’
“Kürt tiyatrosunun tarihini bugün gelinen noktada geliştirmek bize düşüyor” diyor Ünal. Başlıca zorluklar da yaşadıklarını söylüyor. Büyük şehirlerde hem oyuncu bulmak hem de Kürtçeye hâkim bir oyuncu bulmanın zor olduğunu kaydediyor. Yaşadıkları en büyük zorluğun bunlar olduğunu da ekliyor. Uzun soluklu biz zamana da ihtiyaçları olduklarını belirtiyor ve şunları söylüyor: “En büyük problem dili oturtabilmekte. Bir şeyler yapmaya çalışıyoruz Kürtçe tiyatro alanında ve Kürt edebiyatında da bir şeyler yapmaya başlıyoruz. Bu bağlamda destek olunursa, bilgi edinilirse, öneri yapmak istenirse katkı sunacaktır tiyatromuza.”
‘Van izleyicisi gerçekten gümbür gümbür’
Kesin de seyircileri hakkında özellikle bir kitleye hitap etmediklerini Kürtçe bilmeyenlerin bile oyunu izlemeye geldiklerini aktarıyor. Sözün kısası Van’ı ve Van seyircisini sormadan edemiyoruz ve aslen Vanlı olduğunu öğreniyoruz: “Van izleyicisi gerçekten gümbür gümbür. Beklemiyorduk. Aslında ben bir Vanlı olarak çok büyük bir enerji hissettim, bunu bize verdiler. Enerjiden aldığımız güçle bir şekilde oynamaya başladık umarım beğenilmiştir.”
‘Kürtçe tiyatronun daha çok kitleleşmesini diliyorum’
Keskin’e sanat ve toplumsal muhalefeti soruyoruz, Van’daki yasaklar özelinde ve şöyle yanıtlıyor: “Sanat kesinlikle bu tür yasaklar için çok güçlü cevaplar verdi. Bu zamana kadar ve halen de veriyor. Bunlara verilebilecek en büyük etken, yani biz de bundan aldığımız güçle hiçbir zaman geri adım atmadan oyunumuz oynamaya devam edeceğiz. Sanatımızla onların bizlere verdiği cevaba karşı daha büyük cevaplar vereceğiz. Mutlaka veriyoruz da. Kürtçe tiyatronun daha çok kitleleşmesi ve daha çok büyümesi dileğiyle.”
Oyunun Konusu
Aziz Nesin’in ironili öyküsü “Sen Gara Değilsin” oyunu 20. yüzyılın kahramanlık sıfatları ve ince ironilerle günümüz iktidarlarına eleştirileriyle dikkat çekiyor. Aslında savaş konusunda siyasal, sosyal hiçbir bilgisi olmayan Gara, ortalıkta dolaşan söylentiler yüzünden halk tarafından kahraman ilan edilir ve doğduğu kent olan Yuntabur’a heykeli dikilir. Dönemin politikacıları ise Gara’nın bu asılsız kahramanlığını kullanarak, yönetici olurlar. Ancak Gara, batan savaş gemisinden sağ kurtulup, Yuntabur’a geri gelir ve heykeliyle karşılaşır. Gara’nın kahramanlığı sayesinde rant elde eden iktidarın oyunu; Gara’nın sağ kurtulup doğduğu kent olan Yuntabur’a dönüşüyle ortaya çıkar. Gara’nın aslı olmayan bu kahramanlığını kullanarak iktidara gelmiş olan yöneticiler, halkın gerçekleri anlamaması için Gara’ya başka bir kimlik teklif edilir, ancak Gara bunu reddeder ve iktidara kurban gider. Gara ile birlikte “gerçek” de öldürülür.
Dildar Güler
(ro)