Adı, 1970’lerin başında Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın’ın mısralarında geçer sadece: Van denizinde, Gevaş’ta/ Adı Sebo, biraz dalgın/Halkını sevmekten önyazgılı/ Alıp başını gittiğini duyuyorum Tokad’a/
1970’lerin başı… 12 Mart muhtırası olmuş Türkiye Cumhuriyeti Devleti her yerde Devrimci gençleri arıyordu. Deniz Gezmişler ’in idam edilmesi an meselesi ve Mahir Çayanların nerede olduğu ise henüz bilinmiyordu.
Van’ın Gevaş ilçesinde yaşayan Salih ve Saim Kurt çifti ise o dönemin zor koşulları içinde oğulları Sebahattin Kurt’u Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde okutmaya çalışmaktadır.
O esnada Van Gevaş’ta öğretmenlik yapan şair Gülten Akın’da Sebahattin Kurt’u çok sever. Van Gölü’nü izlerken uzun uzun sohbet ederler, Sebahattin, o dönem içinde Ankara’da okuma şansı bulan ender zeki gençlerden biridir.
Ancak daha ikinci sınıfta ailesi Sebahattin’den uzun süre haber alamaz. Telaşa kapılan Salih ve Saim Kurt çifti ulaşabildikleri her yere ulaşırlar ama sonuç hep olumsuzdur.
Sonra bir gün, TRT radyosundan şöyle bir haber geçer: “Tokat’ın Niksar ilçesinin Kızıldere köyünde bir evde saklandıkları tespit edilen şakiler; Mahir Çayan, Cihan Alptekin, Hüdai Arıkan, Ömer Ayna, Nihat Yılmaz, Ertan Saruhan, Ahmet Atasoy, Sinan Kazım Özüdoğru, Saffet Alp ve Sebahattin Kurt ölü olarak ele geçirilmiştir.”
…
Haberde ismi son olarak okunan Gevaşlı Sebahattin Kurt’tur.
Aile inanmak istemez önce, “Bu Sebahattin olamaz. Sebahattin’in ne işi olur orada, o öyle bir çocuk değildir.”
Ama hakikatten kaçış yoktur. Birkaç gün sonra aileye haber verilip, ‘gelip çocuklarını morgdan almaları, aksi halde gömüleceği’ söylenir. Ailesi imkânsızlıklardan dolayı hemen gidemez tabi, ikinci bir telgraf gelir: ‘Sebahattin Kurt Tokat Niksar Şavşat Mezarlığı’nda 52 No’lu mezara gömüldü.’
Ama aile kandırılmıştır, söz konusu mezarlığa gittiklerinde öyle bir mezarlığın olmadığını görürler. Muhatap bile bulamazlar. Aile, tüm aramalarına rağmen Sebahattin’in nereye gömüldüğünü öğrenemez. Annesi Saime önce kör olur, Sebahattin’in acısına daha fazla dayanamaz ve kısa sürede ölür; çok geçmez baba da hayata veda eder.
Sebahattin’nin ölümü resmi kayıtlara ölümü şöyle geçer: “Yapılan teşhiste alnından ve göğüs hizasından ateşle silahla vurularak öldürüldüğü tespit edilen şahsın Van-Gevaş doğumlu 20 yaşında ki Sebahattin Kurt olduğu anlaşılmıştır.”
Sebahattin Kurt’un ismi ne bir devrim şiirinde, ne bir devrim türküsünde ne de bir devrim marşında yoktur. Adı gibi, mezarı da yoktur!
Çünkü Sebahattin Kürt’tü.