SES Van Şubesi Maraş’ın Pazarcık ilçesinde yaptığı alan çalışmalarına dair gözlem, tespit, görüş ve önerilerini içeren raporu paylaşarak, kutsal olanın devlet değil aksine insan yaşamı olduğunun altını çizdi.
SES Van Şubesi 28 Mart-2 Nisan tarihleri arasında afet bölgelerinden biri olan Maraş’ın Pazarcık ilçesinde yaptığı alan çalışmalarına dair gözlem, tespit, görüş ve önerilerini içeren raporu kamuoyuna açıkladı. Yaptıkları çalışmaların çadır ziyaretleri ve çadırda yaşayan insanların sorunların tespiti görüşmeleri ile sağlık hizmetleri boyutunda planlandığını kaydeden Sendika İşyeri Temsilcisi Mahsun Geylan, bunun yanı sıra köy ziyaretleri ve sahada çalışan depremzede sağlık emekçileri ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini söyledi.
‘Sağlık emekçilerinin ücretinde ciddi bir düşüş yaşanıyor’
İlk olarak çadır kentte bulunan Aile Sağlığı Merkezi’ni ziyaret ettiklerini dile getiren Geylan, depremzedelere verilen sağlık hizmetleri hakkında bilgi alışverişi yaptıklarını belirtti. ASM’de bir aile hekimi bir hemşirenin görev yaptığını ifade eden Geylan, “İl dışı görevlendirmeler olmadığı için, kendileri de depremzede oldukları halde çalışmak zorunda bırakılmışlardır. Sağlıkta performansa dayalı ücretlendirme sisteminden kaynaklı, deprem nedeniyle azalan nüfus ve bakılan hasta sayısının düşük olmasından dolayı, sağlık emekçilerinin aldıkları ücrette ciddi bir kaybın yaşandığı öğrenilmiştir” dedi.
‘Eksiklikler noktasında kadınlardan yoğun eleştiri geldi’
Geylan, çadır kentte bulunan çadırların gezilerek kadınlar ile görüşüldüğünü ve dayanışma ağları örüldüğünü kaydetti. Görüşülen kadınların hepsinde sisteme ve verilen hizmete dair ciddi bir eleştiri olduğunu vurgulayan Geylan, “Çadır kentte Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına ait psiko-sosyal destek çadırının da bulunduğu ne yazık ki çadır kentte bulunan birçok depremzedeye hala psiko-sosyal destek hizmeti ulaştıramadıkları bu konuda eksik kaldıkları tespit edilmiştir. Görüşülen kadınlardan bir kısmının ülkenin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz ve erkek egemen kültürden kaynaklı yaşadıkları olumsuzlukların yanı sıra meydana gelen deprem ile büsbütün sarsıldıkları ve kendi kaderlerine terk edildikleri tespit edilmiştir. Dezavantajlı konumda olan bu kadınlara yönelik psiko-sosyal destek sunumuna ihtiyaç vardır. Tüm kadınların hem kendilerinin hem de ailelerinin yaşamlarının yeniden inşası noktasında büyük bir sorumluluk üstlendikleri görülmüştür” diye konuştu.
‘Okçular Vakfına bağlı çadır kente girişimiz engellendi’
Pazarcık ilçesinde bulunan diğer konteyner ve çadır kent ziyaretlerine değinen Geylan, şunları kaydetti:
“İlk olarak yabancı uyruklu depremzedeler için ayrılan çadır kent ziyareti yapılmak istenmiş ancak sistem güçleri tarafından çadır kente girişimiz engellenmiştir. İkinci olarak ilçe hastanesi yolu üzerinde kurulu olan Okçular Vakfına bağlı olan çadır kentte daha önceki arkadaşlarımızda olduğu gibi bizim girişimiz de engellenmiştir. Daha sonra İlçe Devlet Hastanesi ve çevresine kurulu konteyner kent ziyaret edilmiş, gözlem ve görüşmeler yapılmıştır. Ülkenin her yerinde olduğu gibi Pazarcık’ta da depreme karşı daha dayanıklı zemin ve alanlar olmasına rağmen mevcut hastane, tarım arazisi olarak kullanılan ve belli çevrelerin rant elde edebilmesi için uygun olmayan bir alana inşa edilmiştir. Hastanede yapılan gözlem, inceleme ve görüşmeler sonucunda hastanenin bir yıl önce beş kat olarak inşa edildiği, 120 yatak kapasiteli olduğu bilgisi alınmıştır. Hastanenin şu anda sadece zemin katının hizmete açık olduğu, duvarlarında enine yoğun çatlak ve yarıkların olduğu ve acil servis, kan alma, hemodiyaliz ve sınırlı sayıda poliklinik hizmeti verildiği tespit edilmiştir.
Sağlık emekçilerinin barınma ve güvenlik ihtiyaçları giderilmeden çalışmaya zorlandıkları, konteyner ve barınma taleplerinin Afad koordinasyonu tarafından reddedildiği ve ‘gidin bakanınız size konteyner versin’ şeklinde lakayt yaklaşımlarla karşılaştıklarını dile getirdiler. Ayrıca depremden dolayı birinci dereceden kayıpları olan sağlık emekçilerine psiko-sosyal destek noktasında hiçbir hizmetin sunulmadığı öğrenilmiştir.”
Toplumsal hassasiyetler gözardı ediliyor
Geylan, depremzedelerin Pazarcık İlçesinin demografik yapısı ve toplumsal hassasiyetlerinin gözardı edilerek konteynır kentlere yerleştirildiğine dikkat çekti. Geylan son olarak şunları dile getirdi: “Demografik olarak Kürt Sünni, Kürt Alevi ve Türk Sünni olarak toplumsal ayrıştırmanın sistem eli ile desteklendiği ve aralarında tarihsel geçmişe dayalı çatışmaların körüklenmeye çalışıldığı gözlemlenmiştir. Depremzedeler tarafından toplumsal hassasiyetlerin gözetilerek konteyner kent kurulması ve diğer taleplerinin karşılıksız kaldığı anlaşılmıştır.”
Serhat News