ÖZEL HABER
Van’da meydana gelen ve yüzlerce yurttaşın yaşamını yitirdiği, 2011 yılı depreminin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen depremin izleri hâlâ silinmedi. Kentte yıkım kararı bulunan ve büyük tehlike arz eden yüzlerce binanın yıkımı gerçekleştirilmezken, yıkımları devam eden binalardaki görüntüler ise kentteki enkazı gözler önüne seriyor.
Van’da, 2011 yılında meydana gelen ve 644 kişinin hayatını kaybettiği, yüzlerce yurttaşın yaralandığı iki büyük depremin üzerinden 10 yıl geçmesine rağmen mağduriyetler giderilmediği gibi depremin izleri de silinmiş değil. 23 Ekim ve 9 Kasım’da yaşanan iki büyük depremden sonra harabeye dönen kentte; başta Edremit, Bostaniçi ve Kalecik olmak üzere birçok noktada Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) konutları yapılırken, depremden sonra yıkım kararı verilen 15 bin bina ve yapının büyük bölümü ise aradan geçen 10 yıla rağmen yıkımı gerçekleştirilmedi. Büyük tehlike arz eden binaların bir kısmında yurttaşlar oturmaya devam ederken, yıkımı devam eden binalardaki görüntüler ise bir enkazı andırıyor.
Barakalarda Yaşam Sürüyor
Deprem sırasında Edremit ilçesine bağlı Süphan Mahallesi’nde yapılan konteynır kentte yaşayan yurttaşların büyük bölümü daha sonra yapılan TOKİ’lere yerleştirilirken, deprem döneminde kiracı oldukları gerekçesiyle toplu konut verilmeyen 11 aile ise büyük bölümü yıkılan, elektriğin dahi olmadığı konteynırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Deprem sonrası elektrik ve suları kesilen depremzedelerin, yaptıkları başvurulara 10 yıldır cevap verilmiyor.
Yıkımlar Sürüyor
Belediye ve İl Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), yetkililerinin denetiminde yıkılması kararlaştırılan binaların büyük bölümü ayakta dururken, kentin farklı noktalarında ise yer yer yıkımlar sürüyor. Deprem sonrası yaptıkları bütün girişimlere rağmen yıkım kararı verilen binlerce binanın yıkılmadığını dile getiren Van İnşaat Mühendisleri (İMO) yöneticisi Mihail Atik, deprem sonrası yıkım kararı alınan binaların yüzde 70’inin hâlâ yıkılmadığını dile getirdi. Birçok binaya makyaj yapılarak insanların içinde yaşamaya devam ettiğini de dile getiren Atik, yıkım kararı alınan binaların bu tarz yöntemlerle uzun süre kullanımına devam edilmesinin imkansız olduğunu kaydetti.
“Bu Kent Depremde Harabeye Dönüştü”
Deprem sonrası bir yıkım planlaması yapılmadığını da dile getiren Atik, “Bu yapılara yönelik bir plan yapılarak yıkılmadı. Hâlâ binalarının yüzde 60-70’inin yıkım işlemi gerçekleşmiş değil. Bu binalara makyaj yapılarak sağlam gösterilemez. Her sarsıntı bu binaları biraz daha yıkıma yaklaştırıyor. Mesele depremin yarattığı tahribat değil, mesele yöneticilerin buna yönelik tavrıdır. Bundan birinci dereceden sorumlu İl Afet Müdürlüğü’dür. AFAD’ın görevi yapıları tespit ederek, ilgili birimlere, belediyelere bildirir daha sonra bunların ivedilikle yıkılması için görüşmeler yapıp bir süre verir ve takipçisi olur,” dedi. Deprem sonrası riskli binaların rant kapılarına dönüştürüldüğünü de dile getiren Atik, “Bu kentte bir binanın yıkılması için önce binanın sahibine daha sonra bina sahibinin bürokrasi içerisindeki konumuna ve ilişkilerine bakılıyor ve ona göre karar veriliyor. Bu da yıkımı, açık bir rant kapısına dönüştürüyor,” diye konuştu.
Görüntü / Montaj: Zafer Avnaş
Serhat News
(TYK)