Van ÇEV-DER öncülüğünde “Dünya Sulak Alanlar Günü” nedeniyle düzenlenen etkinliğe katılan uzmanlar ve çevreciler, Van Gölü kıyısındaki sulak alanlarının korunmasını talep etti.
Van Çevre Tarihi Eserleri Koruma Araştırma ve Geliştirme Derneği (ÇEV-DER), “2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü’nde Van Gölü‘nü Konuşuyoruz” başlığıyla bir dizi etkinlik düzenliyor. Van Barosu Tahir Elçi Salonu’nda gerçekleştirilen panel etkinliğinde, ÇEVDER, Doğaya Güç Kat Derneği, Doğa Araştırmaları Derneği ve Natura Derneği aktivistleri, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi’nden akademisyenler, Van Barosu Çevre Komisyonu avukatları ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) yöneticileri, sulak alanlara dair farklı bakış açıları ile sunum ve konuşmalar gerçekleştirdi.
Panellere kentte bulunan siyasi parti ve sivil toplum örgütü temsilcileri yanı sıra çok sayıda ekolojist ve yurttaş katıldı. Panellerin yapıldığı salona “Van Gölü Nefesimizdir Koruyalım” pankartı asıldı.
Mücadele çağrısı
Panel Van ÇEVDER Eşbaşkanı Ali Kalçık’ın açış konuşması ile başladı. Şubat ayında olunmasına rağmen kış ayını yaşayamadıklarını kaydeden Kalçık, ekolojik döngünün bozulmaya başladığına dikkat çekti. Kalçık, sulak alanların her geçen gün azalmaya başlandığını ve birçok kuş türünün yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Son yıllarda birçok sulak alanın kurutulup ranta açılması nedeniyle ekolojik dengenin bozulmasına neden olduğunu ifade eden Kalçık, kayyım tarafından Van Gölü’nde yapılan sahil yolunun sulak alanları yok etme tehlikesini doğurduğunu ve bu tehlike ile birçok canlının yok olmasına neden olacağına dikkat çekti. Kalçık, son olarak demokratik ve ekolojik bir dünya için herkesin mücadele yürütmesi çağrısında bulundu.
‘Sulak alanları neden korumalıyız’
Sulak alanlara dair ilk sunumu Natura Derneği’nden Özlem Parlar Ülker yaptı. “Sulak Alanları Neden Korumalıyız?” başlıklı sunumda Ülker, sulak alanların biyolojik, çevre kalitesini artırıcı ve sosyo-ekolojik değerler şeklinde de ayrıldığını söyledi. Ülker, biyolojik değer taşıyan sulak alanlarında canlı türlerinin yüzde 40’nın yaşadığını ve dünyanın en verimli ekosistemleri olduğunu belirtti. Ülker, sulak alaları doğal arıtım olması ve göçmen kuşları yanı sıra çok sayıda canlıya ev sahipliği yapması nedeniyle korunması gerektiğini ifade etti.
Ramsar Sözleşmesi
Devamında konuşan Doğa Araştırmaları Derneği’nden Güler Bozok, “Ramsar Sözleşmesi ve Dünya Sulak Alanlar” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Sulak ve yeşil alanların korunması için sözleşmenin önemine vurgu yapan Bozok, sözleşmeye onlarca ülkenin taraf olmasına rağmen sulak alanların dünyada yok olmaya devam ettiğinin altını çizdi. Sulak alanların uluslararası boyutunun olduğunu kaydeden Bozok, elverişli sulak alanların korunması için her ülkenin gereken önemi göstermesi gerektiğini ifade etti. Sulak alanlarının sınırlarının belirlenmesi ve sadece statüsü olan yerlerin sulak alanlar olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen Bozok, su bulunan tüm alanların sulak alan olarak kabul görmesi ve korunması gerektiğini belirtti.
Sulak alanlara dair gerçekleştiren etkinlik, diğer çevre aktivistlerinin sunum ve konuşmaları ile sona erdi.
Serhat News