Depremden sonra hasar gören ve geçen 11 yılın ardından yıkım kararı verilen VASKİ Hizmet Binası, yeni mağduriyetler doğurdu. Esnaflara göre yıkımdan sonra sokakta eski canlılık yok. Bunun yanında madde bağımlılığı açısından da tehlikeli bir alan halini almış.
Van’da yaşanan 2011 depreminden sonra birçok yapı yıkılırken birçok yapı da ağır hasar gördü. Bu yapıların arasında Ahmedê Xanî Parkı içerisinde bulunan Belediye Başkanlığı Hizmet Binası da vardı. Giriş katlarındaki iş yerleri özel mülkiyet olan bina, yıkım kararı verilmesine rağmen 2022’ye kadar yıkımı gerçekleştirilmedi ve çevreye de tehlike saçıyordu.
Yıkımın üzerinden üç ay geçti yeni binadan ses yok
2022’nin ocak ayında Büyükşehir Belediye Meclis salonunda açık artırma usulü ile yapılan ihaleler sonucunda VASKİ Hizmet Binası’nın yıkım kararı verildi. Yıkım kararının ardından söz konusu binanın nisan ayında yıkımı gerçekleştirildi. Yıkım üzerinden yaklaşık üç ay geçmesine rağmen yeniden yapımına henüz başlanmaması, binanın giriş katlarında özel mülkiyeti olan esnafı mağdur ediyor. Sadece bina içerisinde mülk sahibi olan esnaf değil ayrıca çevrede bulunan esnafta ciddi sorunlar yaşıyor.
‘Eski vali söz vermişti’
Giriş katta bulunan 30 işyeri sahibi mağdur olduklarını dile getiriyor. Bu esnaflardan biri olan Necmettin Işık, Van eski Valisi Mehmet Emin Bilmez’in kendileri ile görüşme gerçekleştirdiğini ve “Sizin dükkanlarınız size üst katlar yine belediyeye,” dediğini söylüyor.
Işık, vali ile aralarında yazılı bir protokol olmadığını fakat sözlü olarak, yapımına başlanacağını ve mülk sahiplerine haklarının verileceğini söylediğini vurguluyor. “Bizi genel sekretere yönlendirdi, o da sizi mağdur etmeyeceğiz, diyerek taahhütte bulundu,” diyen Işık, “Birlikte işlemlerimizi yapalım. Ortak malımız olduğu için ortak bir bina yapalım bayram sonrası. Sizin dükkanlarınız size üstler yine bize, dedi. Ama vali gitti yeni gelen vali bize ne sunacak bilmiyoruz,” ifadelerini kullanıyor.
‘Yıkıldıktan sonra açık oto pazarına döndü’
Söz konusu binada 15 yıl boyunca esnaflık yaptığını belirten Işık, “Burası evimiz gibiydi, pazar günleri bile gelirdik,” diyor. Giyim üzerine olan işyerini ara sokaklardan birine taşımak zorunda olduğunu belirterek, “Dükkân kendi mülkümdü. Burayı yıktıktan sonra mağdur olduk. Açık oto pazarına döndü burası bina yıkıldıktan sonra. Biz burada iş yapıyorduk. Ben buradayken diğer esnafta iş yapabiliyordu. Müşteri benden kıyafet alırdı, ayakkabı lazım olurdu giderdi karşıdaki esnafa,” ifadelerini kullanıyor.
‘Başka bir yerde dükkân verirlerse kabul etmem’
Ara sokağa geçtikten sonra işlerinin kötü olduğunu belirten Işık, “Bütün gün 100 lira ile dükkanlarımızı kapattığımız oluyor şimdi. Onunla kira mı ödeyeyim, vergi mi vereyim, yeme içmeye mi vereyim, neye vereyim bilmiyorum,” diyor. Yer değişikliği olduğu için müşterisinin olmadığını, eski müşterilerini de bu yüzden kaybettiğini söylüyor.
“Başka bir yerde dükkân verirlerse kabul etmem” diyor net bir ses tonuyla: “Burası benim kendi mülküm. Van’ın en işlek yeri burası. Benim neredeyse ömrüm burada geçti. Oradayken işlerimiz iyiydi. Ödemelerimizi yapıyorduk sıkıntı çekmiyorduk. Yıkılınca iki ay boyunca dükkân bulamadık, ürünlerimiz depolarda kaldı. İki ayın çeklerini de kredi çekerek ödedik.”
‘Şu an madde bağımlıları kullanıyor alanı’
Selim Baday, yıkılan binanın tam karşısında kasap dükkânı işletiyor. “Güzel bir iş merkezi yapılırsa iyi olur. Buralarda yeşil alan, park kültürü gelişmiyor. Parklar genelde madde bağımlılarının geldiği bir yere dönüşüyor. O yüzden iş merkezi yapılırsa içerisindeki esnaflarda mağdur olmaz,” diyor. Yıkımdan sonra sokakta eski canlılığın olmadığını bunun da işlerini etkilediğini söylüyor Baday. Binanın giriş bölümünün esnaflar tarafından kullanılıyor olmasına bağlıyor daha önceki canlılığı. Aynı zamanda belediye binası olmasından da kaynaklı günlük sirkülasyonun azımsanmayacak derecede olduğunu da ekliyor.
Yıkımdan sonra ıssız bir yere döndüğünü vurguluyor: “Binanın yıkılması yerinde bir karardı. Hasarlıydı ama yerine yeni bina yapılırsa çok daha iyi olur. Dört bir yanını dükkân yapıp içini boş bırakıp yeşillendirebilirler, güzel bir çarşı olur. Altına otoparkta yapabilirler. Bina yıkıldıktan sonra otopark gibi kullanılmaya başlandı. Burada bu kadar aracın olması da bizi rahatsız ediyor. Başıboş bir alana dönmesi iyi değil. Akşamları karanlık, ıssız bir yer oluyor.”
Bunların dışında en temel sorunun mülk sahiplerinin yaşadığı mağduriyet olduğunu belirten Baday, “Kimi ara sokaklara taşındı kimisi ise yer bulamadı ya da yeni bir işyerini karşılayabilecek imkanlara sahip değildi. Bu çok ciddi bir mağduriyet,” diyor.
‘Ürünlerimi zararına sattım’
Volkan Öngön, bir diğer mülk sahibi. Zirai bitkiler sattığını söyleyen Öngön, ekim sezonu başladığı sırada dükkânsız kaldığını söylüyor. Sezonu kaçırdığı için zarara uğradığını ve mevcut ürününü zararına geri göndermek zorunda kaldığını belirtiyor: “Elimde 50 çeşit bitki varsa şu an 3-4 çeşit kaldı, onu da sokakta satıyorum. Çoğunu zararına geri gönderdim. Bir kısmını bir arkadaşımın deposuna koydum.”
Yaşadıkları mağduriyetin bir an önce giderilmesini talep ederek, bu süre içerisinde ciddi zararlara uğradıklarını söylüyor.
‘Uyuşturucu, fuhuş her şey oluyor burada artık’
Azad Özeker, parkın karşısındaki esnaflardan bir diğeri. Parktaki sıkıntıların çözülmeyip herhangi bir denetlemenin yapılmadığını söyleyerek parkın yeşil alan olmasının esnafa bir faydası olmayacağını aynı zamanda madde bağımlılarının, yeşil alan olması halinde daha rahat hareket edebileceklerini belirtiyor. Binanın yıkılmasının ardından çevredeki esnafların işinin kötü olduğunu da ekliyor: “Onlar varken paslaşıyorduk, işlerimiz etkiliyordu birbirini. Burası yıkıldıktan sonra birçok sorun başladı. Işıklandırma da yok. Uyuşturucu, fuhuş her şey oluyor burada artık. Bu parka giren çıkan belli değil. Bu işlerimizi tabii ki olumsuz etkiliyor. Akşamları her türlü şey oluyor burada. Böyle olunca müşteri de girmek istemiyor sokağa.”
Daha önce geç saatlere kadar dükkanlarının açık olduğunu fakat şu an erken saatlerde kapatmak zorunda kaldıklarını söylüyor. Pazar günleri bile açık tutardık diyen Özeker, “Zaten iş olmuyor. Bir de erkenden kapatmak zorunda kalınca hiçbir şey kazanamıyoruz. Elde var sıfır. O yüzden buraya park yapılmasını istemiyoruz. Tekrar bir çarşı olursa hem bizim için hem de o binadaki esnaflar için iyi olur,” diyor.
‘Yüksek bina olmasını istemiyoruz’
Bahçıvan Mahallesi Muhtarı Nurten Sağlam, parkla ilgili ciddi sıkıntılar olduğunu belirtiyor. Üst katlarının belediyeye ait olduğunu fakat giriş katlarda yaklaşık 30 işyerinin olduğunu ve bunların içinden 27 dükkân sahibinin kaldığını ekliyor.
Park alanının bir çarşı şeklinde yapılabileceğini ve mülk sahiplerine dükkanlarının verilebileceğini söylüyor. Sağlam, söz konusu binanın çok eski olduğunu ve depremde zarar görünce yıkım kararı çıktığını söylüyor. 30 tane hak sahibi olduğunu söyleyerek valilikten talepte bulanacaklarını ifade ediyor: “Buranın hak sahiplerine tek katlı dükkanlar şeklinde yapılmasının yanında kalan alanın yeşil alana dönüştürülmesini istiyoruz. Görüntü olarak da gayet güzel olur aynı zamanda esnafta mağdur olmaz. Yüksek katlı bina istemiyoruz.”
Alanın tamamının belediyeye ait olduğunu ifade eden Sağlam, “O yüzden hak sahiplerine dükkân yapıldıktan sonra kalan alanın yeşil alan olarak kullanılması insanların park ihtiyacını da karşılamış olur. Park olmak zorunda da değil bir cafe de yapılabilir. İnsanların oturabileceği bir şekilde. Yıkımdan sonra madde bağımlıları da burayı kullanmaya başladılar. Bu da zaten başlı başına bir sorun. Bir an önce yapılırsa bu sorun da ortadan kalkmış olur” diyor.
(ro)