Yerel yönetişimde “bakmak” ve “görmek” kavramları, yöneticilerin ve yerel liderlerin karar alma süreçlerinde kritik bir rol oynar. Bu iki kavram, aynı eylemi tanımlıyor gibi görünse de aslında farklı anlamlar taşır ve yönetişim kalitesini doğrudan etkiler.
Bakmak genellikle yüzeyde kalan, derinlemesine bir analiz yapmadan sadece mevcut durumu gözlemlemek anlamına gelir. Örneğin, bir mahalledeki altyapı sorunlarına bakmak, sadece yolların bozuk olduğunu fark etmek anlamına gelir.
Sadece bakmak, genellikle kısa vadeli ve geçici çözümler sunar. Problemi derinlemesine anlamadan alınan kararlar, kök nedenlere inemediği için sürdürülebilir olmayabilir.
Bakmak, çoğunlukla reaktif bir tutumu yansıtır. Sorun ortaya çıktığında fark edilip, minimum müdahaleyle çözülmeye çalışılır. Bu, yönetim süreçlerinde daha az katılım ve inovasyon anlamına gelebilir.
Görmek ise bakmaktan daha ileri bir aşamadır. Sadece yüzeydeki belirtileri fark etmekle kalmaz, aynı zamanda bu belirtilerin altında yatan nedenleri anlamaya çalışır. Örneğin, bozuk yolların Trafik keşmekeşliği gibi vb sorunların sadece fiziksel bir sorun olmadığını, aynı zamanda planlama, bütçe yetersizliği veya bakım eksikliğinden kaynaklanabileceğini anlamak gerekiyor.
Görmek, uzun vadeli bir perspektif gerektirir. Sorunları önceden tahmin ederek önleyici tedbirler almak, sürdürülebilir çözümler geliştirmek ve toplumsal ihtiyaçlara uygun stratejiler belirlemek bu yaklaşımın parçasıdır.
Görmek, halkın ihtiyaç ve beklentilerini anlamak, onlarla sürekli iletişim halinde olmak ve katılımcı yönetim ilkelerini benimsemek anlamına gelir. Halkın geri bildirimlerine değer verilir ve bu geri bildirimler yönetim süreçlerine entegre edilir. İşte Yerel Yönetişimde Bakmak ve Görmek Arasındaki Farkın Önemi.
Karar Alma Süreçlerinde Sadece bakmak, genellikle hızlı ve yüzeysel kararlar alınmasına yol açar. Ancak görmek, kapsamlı analizler ve halkın katılımıyla alınan daha bilinçli ve etkili kararları beraberinde getirir.
Görmek, sürdürülebilir çözümler geliştirmek için gereklidir. Sorunların kök nedenlerini anlayarak, uzun vadede topluma fayda sağlayacak politikalar oluşturulabilir. Bakmak ise genellikle kısa vadeli, geçici çözümlerle sınırlıdır.
Görmek aynı zamanda Halkın Güvenini , şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerine dayalı bir yönetim anlayışı gerektirir. Bu da halkın yerel yönetime olan güvenini artırır. Sadece bakmak ise genellikle sorunların tekrarlanmasına ve halkın memnuniyetsizliğine yol açar.
Görmek, yenilikçi yaklaşımlar ve çözümler geliştirmek için bir fırsat sunar. Sorunlara yaratıcı çözümler üretebilmek için onları derinlemesine anlamak gerekir. Bakmak ise mevcut durumu koruma eğilimindedir.
Sonuç olarak Yerel yönetişimde başarılı olmak için, yöneticilerin sadece bakmakla kalmayıp aynı zamanda görmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Bu, yerel yönetimlerin daha etkili, adil ve sürdürülebilir politikalar geliştirmesine olanak tanır. Halkın ihtiyaçlarını ve beklentilerini derinlemesine anlamak, katılımcı ve kapsayıcı bir yönetim anlayışı benimsemek, uzun vadede toplumsal refahı artıracaktır. Onun için yerel yönetimlerin mevcut sorunları biliyoruz demenin ötesinde farkında olarak görmenin sorunların çözümünde iyi yol alacaklarını bilmeleri gerekmektedir. Sorunlar ötelenmemeli, zamanında çözüme kavuşturulmalıdır.