Van’da 70 yıldır saat tamiri yapan Şemsettin Özdemir, 12 yaşında çırak olarak başladığı saat tamiri işini severek yaptığını söylüyor.
Van’da 70 yıllık saat tamiri ustası olan Şemsettin Özdemir, 83 yaşında. Tamir işine 12 yaşında iken başlıyor Özdemir. İki yıllık çıraklık eğitiminden sonra kendi tamir atölyesini açan Özdemir, hiç ara vermeden bugüne kadar bu işi yaptığını söylüyor. Van’da İzmir Saatçisi dendiğinde sadece saat tamir ettirenler değil aynı zamanda bitkisel ilaçlara ihtiyaç duyanlar da biliyor ‘Şemsettin Hoca’yı’. Herkes ‘Şemsettin Hoca’ diye hitap ediyor. Nedenini sorduğumuzda, aynı zamanda judo eğitmenliği yaptığını söylüyor. Öğrencilerinin hoca demesi sonucu kalıplaşıp kalmış ‘Şemsettin Hoca’ hitabı.
Saat tamiri, judo eğitmenliği, bitkisel ilaçlar…
Özdemir, sadece saat tamiri, judo eğitmenliği yapmıyor aynı zamanda bitkisel ilaçlar da yapıyor. Tamir için gelenler çoğu zaman ellerinde bitkisel bir ilaçla da geri dönüyor İzmir Saatçi’sinden. Özdemir’in atölyesine girdiğinizde her türden saatle karşılaşmanız mümkün. Duvar saatleri, çalar saatler, kol saatleri, antika cep saatleri… Duvarlara asılan kocaman saatlerin kimisinden kuş sesleri, kimisinden tik taklar yayılıyor atölyenin içerisine.
120 yıllık antika saatler bulunuyor atölyede
Çokta büyük olmayan atölyenin içi hep dolu. Müşterisi çok oluyor Özdemir’in, ama gayet sakin, sabırla işini yapmaya devam ediyor. Gelenlerle uzun sohbetler ederken elinde hep bir saat oluyor tamir için. Hem sohbete hem yaptığı işe odaklı olan Özdemir’in masası oldukça dağınık. Dağınık dediysek bize göre dağınık. Masanın üzeri kol saatleri, cep saatleri, saat parçaları ve tamir için kullanılan aletlerle dolu. Özdemir, bu dağınıklıkta eliyle koymuş gibi buluyor her parçayı.
Özdemir’in atölyesinde 50 senelik saatlerde var 100 senelik saatlerde. Hatta 120 senelik altın kaplama antika bir cep saati de. Özdemir, “Hatta bazılarının sahipleri ölmüş gitmiş. Bir tanesiyle geçenlerde rastlaştık. Saati alırken kart veriyorum sahibi belli olsun diye. Adam kartı verdi, numarasına bakıp saatini buldum ve verdim. Saate pil taktım çalıştı. 20 senedir hapisteymiş. Adam, ‘20 senedir ben bu kartı cebimde taşıyordum. Geldim şimdi saatimi aldım, nasıl olur bu iş?’ dedi” diyerek başından geçen bu ilginç olayı paylaşıyor.
‘Bir köyde ya bir saat vardı ya da yoktu’
Van’da neden bir atölyeye İzmir Saatçisi ismi verilir diye sorunca geniş bir gülümseme yayılıyor Özdemir’in yüzüne. İzmir’de askerlik yaptığını söylüyor. Askerden geldikten sonra bu atölyeyi açıyor Özdemir ve isim düşünürken İzmir Saatçisi geliyor aklına. İzmir sadece bir askerlik anısı olarak kalmamış Özdemir’in hafızasında. Aynı zamanda İzmir’de bir futbol takımında futbol oynamış. İzmir’e dair iki yıllık bir zamanda yüzünü gülümseten anılar biriktirdiğini de ekliyor Özdemir.
İlk başladığı zamanlara gidiyor tekrar Özdemir. Atölyeyi açtığı zamanlar için, “Bir köyde sadece bir kişinin saati ya vardı ya yoktu” diyor. Tabii söz ettiği tek saat de kol saati değil cep saati. O zamanlar kol saatlerinin olmadığını vurguluyor böylece.
“Benim çırak olduğum zamanlar Van’da kol saati hiç yoktu” diyen Özdemir, il dışından gelenlerin kimi zaman kol saati getirdiklerini söylüyor. Kol saatini görünce yaşadığı şaşkınlığı ise şöyle anlatıyor: “Biz de hayret ediyorduk, bunu nasıl yapmışlar diye. Çünkü her yaptığımız masa saatiydi, kurmalı saatti. O zamanlar öyleydi.”
‘İşimi sevmeseydim 70 yıl sürdüremezdim’
Saat tamirinde kullandıkları parçaları bulmakta zorlandıklarını söyleyen Özdemir, birçok parçayı mevcut parçalardan kendilerinin ürettiğini ifade ediyor. Özdemir, “Ama şimdi parça bol, istediğin kadar bulabiliyorsun. Tabii şimdi kimse saatin kıymetini bilmiyor. Kullanan çok ama kıymet verdiklerinden değil alışkanlıktan” diyor. Çok fazla tamir işi aldığını söyleyen Özdemir, kimsenin tamir edemediği saatleri tamir ettiğini ve genelde tamiri zor saatlerin kendisine getirildiğini belirtiyor. Bende tonlarca saat var. Saat tamirinin sabır isteyen bir iş olduğunu ifade eden Özdemir, yeni nesil saat tamircilerinden dem vuruyor: “Bu işe yeni başlayan saatçiler pil takmaktan başka bir iş yapmıyorlar. Bir saati doğru düzgün söküp takmayı bile bilmiyorlar.”
Özdemir’e bir de bir saatin tamir süresini soruyoruz: “Bazı saatlerin tamiri üç beş dakika bazı saatlerin ise birkaç saat sürüyor. Arızasına göre değişiyor. Hepsi birkaç dakikada yapılacak işler değil. Bazıları var aksı gider birkaç sefer söküp takar anca yaparsın. Benim bugüne kadar tamir edemediğim hiçbir saat olmadı. Parçası yoksa başka ama parçası olan bütün saatleri tamir ettim.”
Özdemir’e işini sevip sevmediğini sorduğumuzda aynı geniş gülümse yayılıyor yüzüne bir daha ve “İnsan bir işi severse yapar. Yoksa o iş olmaz zorunluluk olur. Ben işimi çok severek yapıyorum. Öyle olmasa idi 70 sene boyunca sürdürmem mümkün olmazdı,” diyor.
Serhat News