Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Çavuştepe, Yatağan, Koyunyatağı ve Çakıllı mahalleleri yaklaşık bir yıldır su sorunu yaşıyor. Konunun taraflarından yurttaşlar ve DSİ, su sorununa dair sorularımı yanıtladı.
Zernek Barajı’ndan sulama kanalları yoluyla köylere gelen suyu yaklaşık bir yıldır alamadıklarını iddia eden Çavuştepe Mahallesi sakinlerinden Nizamettin Sular, “Toprağımız çok bereketli ama su sorunu yüzünden köylüler göç etmeye başladı,” diyor.
Van’ın Gürpınar ilçesinde bulunan Zernek Barajı’ndaki su seviyesi 2021’de son yılların en düşük seviyesine geriledi. Sulama ve enerji üretimi için kullanılan baraj, 105 milyon metreküp su kapasitesine sahip Hoşap Çayı üzerinde kurulu. İlçede yaşayan çiftçiler, 2021’in kurak geçmesinden dolayı verim alamadıklarını belirtiyor. Zernek Barajı’nın bu yılki doluluk oranı ise yüzde 85 olarak belirlendi.
Konu ile ilgili görüştüğümüz Çavuştepe Mahalle sakinleri barajla ilgili yaşadıkları sıkıntıları Serhat News’e anlattı: “Toprağımız çok bereketli ama su sorunu yüzünden köylüler göç etmeye başladı”
Devlet Su İşleri Bölge Müdürü Ayhan Şahna ise köylülerin iddialarına yanıt olarak, “Bir memurumuzun kendi kafasına göre kapağı açıp kapatma durumu söz konusu olamaz. Ama neticede ben de insanla çalışıyorum söz konusu arkadaş gökten inmiş bir melek değil o da bir insan,” ifadelerini kullanıyor.
‘Tarım alanlarının yüzde 85’i kurak ve DSİ’yi mahkemeye verdik’
Çavuştepe Mahallesi sakinlerinden Nizamettin Sular, Zernek Barajı’yla ilgili sıkıntılarının olduğunu belirterek, sularının iyi akmadığını ifade ediyor. Yıllardır birçok yere şikâyet edip müracaatta bulunduklarını söylüyor: “Eski Ermeni arkımız vardı, biz çaydan suyumuzu alıyorduk o zaman çok güzeldi. Şimdi DSİ girdi araya ve verimli topraklarımızın hepsi çorak oldu,” diyor.
Mahallenin sulak olduğunu, bir yıl önce mahalle muhtarı tarafından iki tane ziraat mühendisinin getirildiğini ifade eden Sular, mühendislerin mahallede yaptığı incelemeler sonucunda tarım alanlarının yüzde 85’inin kurak olduğu belirtilmiş kendilerine. Baraj suyundan faydalanamadıkları için DSİ’yi mahkemeye verdiklerini de ekliyor sözlerine.
‘Çavuştepe güzelliğini kaybetti’
Sular, “Sıkıntılarımız var, devlet neden ilgilenmiyor, bu barajı kim yapmış, bu barajın sorumlusu kimdir, çırpaşlar neden yok? Üstteki köylüler gidip kapıyı kaldırıp suyu komple bırakıyor. Komşularımız gidip orada kavga mı etsin?” sorularına yanıt arıyor ve sözlerine de şöyle devam ediyor: “Adam suyu vermiyor. Devlet ilgilenmezse kim ilgilenecek? Eski, tarihi bir köydür burası. Çavuştepe Kalesi’ni yaz aylarında binlerce turist ziyaret ediyor. Kaleye çıktığınız zaman Çavuştepe’nin bütün güzellikleri ayaklarınızın altındadır. Ama maalesef çorak oldu, Çavuştepe güzelliğini kaybetti. Bu ilçemiz için ilimiz için iyi değil.”
‘Şikâyetimiz ilgilenmemeleri’
Yetkililerden şikayetçi olmadıklarını, şikâyet ettikleri noktanın kendileriyle ilgilenilmediği olduğunu söyleyen Sular, sorun karşısında hangi kurum muhatapsa o kurumun ilgilenmesini istediklerini söyleyerek ilçe kaymakamına ve belediye başkanına gidip şikayetlerini dile getirdiklerini söylüyor. Dört köyün faydalandığı bir yavru kanalın olduğunu fakat bu kanala, on günde bir asfalt döküldüğünü, DSİ tarafından da toprak döküldüğünü kaydederek, “Neden döküyor o toprağı? Bunlar vatandaş değil mi bunların toprağı toprak değil mi?” diye sitem ediyor.
‘Köyün yarısı göç etti’
Daha önce Çavuştepe’de; şekerpancarı, mısır, yonca, arpa ve buğday gibi birçok bitkinin yetiştiğini söyleyen Sular, toprağın verimli olduğunu fakat su sıkıntısı yüzünden artık ekim yapamadıklarını dile getiriyor: “Köyün yarısı göç etti gitti. Yazık günahtır. Bu vatandaşlar nereye gidecek? Toprağını sürmesin mi? Görüldüğü gibi henüz bostanlar sulanmamış. Ağaçlar kurudu, daha bu köye su gelmemiş. Haziran ayındayız Çavuştepe’ye henüz su gelmemiş. Kime gidelim, devletimize gitmezsek, DSİ’ye, kaymakama, belediye başkanına gitmezsek kime gideceğiz? Niyetimiz bağırmak çağırmak onu bunu suçlamak değil. Niyetimiz hizmetin gelmesidir,” diyor.
‘Bütün arazimiz yanıyor’
Cemil Tuncil, bir diğer mahalle sakini. Geçen yıldan beri mahallemize su gelmiyor diyor ve DSİ bölge müdürü, kaymakam ve belediye başkanlarını arayıp su ile ilgili yaşadıkları sorunları ilettiklerini söylüyor. “Bütün arazimiz yanıyor” diyerek, “Hiçbir mahsulü geçen sene almadığımız için bu senede yanıyor. Burada su işlerinden bize suyu temin etmesini istiyoruz. Hangi kuruma gidiyorsak o diğer kuruma suçu atıyor. Biz mağduruz arazimize DSİ de gelip bakabilir. Bütün arazileri kontrol edip sulanmış mı sulanmamış diye görebilirler. Bu sene hafif yağmur yağdığından biraz yeşillik var. Geçen sene kupkuruydu,” sözlerini kullanıyor.
‘Yetkililer suçu birbirine atıyor’
“Buradan yetkililere sesimiz duyurmak istiyoruz” diyen Tuncil şöyle devam ediyor: “Ne kadar yetkili varsa hangisine gittiysek birbirlerini suçladılar. Tek isteğimiz suyumuzun akması. Suyumuz aksın ki arazimizi sulayalım, mahsulümüzü alalım. Belediye başkanının yanına gittik. Belediye başkanı bize ekskavatör verdi dedi ki ‘Gidin kanalınızı açın’ ama DSİ izin vermedi. Muhtarla heyetle birlikte kaymakamlığın, belediyenin önüne gittik yine çare olmadı,” diyerek suların hâlâ akmadığını buna rağmen araçların su getirmek için gidip geldiklerini söylüyor.
‘İnsanlar birbirini öldürecek’
Bir arkadaşımız suyun başlangıç noktasına gidip gelmekten bin liralık mazot harcadı ama yine de suyu getiremedi diyor Tuncil: “Yani aracımız olsa da olmasa da su buraya gelmiyor. Bize suyun gelmesi için izin vermiyorlar. Dört köye büyük kanal veriliyor, dört köye de yavru kanal. O yavru kanaldan da su gelmiyor. Yavru kanaldan; Koyunyatağı, Çavuştepe, Çakıllı ve Yatağan köyleri faydalanıyor.”
Tuncil, bu sorunun su sorunu olmaktan çıktığını söyleyerek kaygılarını dile getiriyor: “En sonunda burada insanlar birbirini öldürecek. Bir katliam olacak, bir kaos çıkacak ondan sonra DSİ devreye girecek. Suyumuz akıyor olsaydı bu köyün hemen hemen her evinin 100 bin liradan fazla geliri olurdu. Ama bugün hiçbiri mahsul alamıyor. Buğdaylara, arpalara, yoncalara bakabilirsiniz meyve ağaçlarının hiçbiri geçen seneden beri bir damla su almamış. DSİ’den bize su temin etmesini istiyoruz.”
‘Belirli alanlardan sorumluyuz’
Konuyla ilgili görüştüğümüz DSİ Bölge Müdürü Ayhan Şahna ise Zernek’teki barajın DSİ tarafından yapıldığını ve içerisinde 80 milyon metreküp su bulunduğunu söylüyor. Barajdan alınan suyun yaklaşık 70 km uzunluğunda bir kanalla bölgedeki en az 15 tane köye verildiğini belirterek bu 15 köyün içerisinde sulama için sorumlu oldukları belirli noktaların olduğunu ve barajın bu amaçla yapıldığını ifade ediyor: “10 km’lik kanalda vatandaşlar tarafından gasp edilen su kaçaklarımız var. Kanalı delmiş, kırmışlar. Vatandaşlar, barajın bütün kapaklarını açtırıp bir an önce sulama yapılmasını talep ediyor. Kapakları açarsak bir ay sonra barajda bir damla su kalmaz. Sorumlu olduğumuz saha devletin güvencesinde vatandaşa tarım yapması için müsaade edilmiş. Sorumlu olduğumuz alanların dışındaki alanlara su vermemiz sorumlu olduğumuz alandaki vatandaşların hakkını gasp etme anlamına gelir. Söz konusu köylerin bir kısmı sulama alanımız içerisinde yer alıyor.”
‘Sulama belli bir takvim içerisinde nöbete dönüştürüldü’
Bu durumda, ekim ayına kadar sulamakla sorumlu oldukları sahanın suyunun erkenden bitmiş olacağını vurgulayan Şahna, “Ağustos ayına geldiğimizde barajda su olmadığı için bütün sistemin hepsini berbat etmiş oluruz ve kimse mahsulünü toplayamayacak,” diye belirtiyor.
Bütün köyleri aynı anda sulama imkanlarının olmadığını, sulamayı belli bir takvim içerisinde nöbete dönüştürerek verdiklerini belirten Şahna, “Fakat bir tanesi eline silah alıp kanalı açarak diğer vatandaşların hakkını gasp ediyor. Oradaki arkadaşımız devlet memuru, o kişiye müdahale etme şansı yok. Güç kullanamıyor, gidip şikâyette bulunuyor. Bir denetim mekanizmamız var ama bir kamu görevlisi sonuçta. Adam kapağı açmış biz gidip kapağı kapatıyoruz ama kilometrelerce bir kanal var oradan kalkıp başka yerde suyu tekrar kesiyor,” diyor.
‘Otorite boşluğumuz var’
Köylülerin taleplerinin içerisindeki ‘suyu yeteri kadar alamıyoruz’ ifadesinin doğru olduğunu ve suyun membadan mansaba gidiş noktasında suyun dağıtımında bir otorite boşluklarının olduğunu kabul ediyor Şahna. Bu noktada kolluk kuvvetlerine ihtiyaçları olduğunu da ekliyor sözlerine: “Onlar yardımcı olursa çözülür aksi halde çözme şansımız yok. Adam diyor ki gidin ölün orada. Personelimize silah çekme var, darp etme var. Temel kriterimiz şudur, 17 tane köyün 13 tanesinin bir memnuniyeti varsa bizim için bu başarıdır. Ama yüzde yüz memnuniyet sağlayacağız diye bir iddiamız yoktur. En iyi şekilde hizmet etmek bizim asli görevimiz.”
‘İhmal varsa gereği yapılır’
Şahna, barajdaki sorunları şöyle ifade ediyor: “Bu baraj buradaki her insanın geleceğine katkı yapan gelirini arttıran bir projedir. Ama içinde sorunlarımız var. Kanallarımız en az 30 senelik, onarıma ihtiyaç duyulan, örselenmiş, hizmet alamadığımız yerlerimiz de var. Suyun dağıtım noktasında insanların; şekline, dinine, mezhebine bakmaksızın bu hizmeti eşit bir şekilde, adalet çerçevesinde sunuyoruz.”
Köylülerin iddialarına yanıt veren Şahna, “Bir memurumuzun kendi kafasına göre kapağı açıp kapatma durumu söz konusu olamaz. Ama neticede ben de insanla çalışıyorum o söz konusu arkadaş gökten inmiş bir melek değil o da bir insan. Birilerine diyelim ki imtiyazı olmuşsa bunu da inceleriz, irdeleriz, ayıbı varsa gereği yapılır ama orada birileri tenkit etti diye o arkadaşımızı da çöpe atamayız. Gelen şikayetler incelenir ihmal varsa gereği yapılır” diyor.
Video-Montaj-Drone: Dıldar Güler
(ro)