Merhum Ecevit’in “Ne ezen ne ezilen, insanca hakça bir düzen” sloganıyla CHP’yi birinci parti olarak iktidara taşımasından yaklaşık 50 yıl sonra Kemal Kılıçdaroğlu da “Helalleşme (toplumsal barış) -Adalet ve Eşitlik” çıkışıyla iktidara yürüme gayretinde.
12 Eylül askeri darbenin sonrasında laikçi düzenbazların ve Kemalist bağnazların kontrolüne geçen CHP’de bir değişim mümkün mü?
19 Mart, 2022 tarihinde İstanbul’da düzenlenen “İslam alimi Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın anıldığı” panelde konuşan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)Genel Başkanı Kemal, Kılıçdaroğlu, büyük değişimin fitilini yakmış oldu.
CHP’nin en önemli handikaplarından biri olan Din’e ilişkin, Kılıçdaroğlu çok çarpıcı ve önemli mesajlar verdi.
Esefle belirtmeliyim ki kamuoyuna yeterince yansımaması ve tartışılmaması nedeniyle değerlendirmekte geç kaldım. Hatırlattığı için Parti Meclisi üyesi Muhammed Çakmak’a teşekkürlerimi sunmak isterim.
Esas itibariyle politikacıların, parti mitinglerinde, politik toplantılarda, parti ve siyasi faaliyetlerde din konusunda fikir beyan etmelerini ve dinden referanslar vermelerini doğru bulmuyorum.
Din konusunda inancımı ve anlayışımı belirtmem gerekirse, öncelikle politikacıların, din adamlarının, dini grup ve örgütlerin, Diyanet ve devletin dinin yakasından düşmesi gerektiğine inanıyorum ve bunu dini ve ahlaki bir zorunluluk görüyorum.
Dinin sahipliği ve taraftarlığı da karşıtlığı da bu kesimlerin görevi değildir. Herkes gibi bu kesimler de dinin rahmetinden yararlanabilirler ancak dinin rahmetini uhdelerine alıp dağıtmaya hakları ve yetkileri yoktur.
Şüphesiz bir parti toplantısı, mitingi veya kongresinde değil de ilmine, bilgisine, Kur’an yorumuna değer verilen alimlerden birisi olan Elmalı Hamdi Yazır’ı anma panelinde din hakkında düşüncelerini açıklamak bir siyasetçi için gayet tabiidir.
Sayın Kılıçdaroğlu da böyle yaptı. Paneldeki açıklamaları da parti mitingi veya parti faaliyetleriyle ilgili olmadığı için değerlendirmeyi önemli buldum.
“Eşitlik sadece beşerî değil dini bir zorunluluktur” ifadesi ile önemli, anlamlı bir çıkış yaptı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu.
Yakın bir zamana kadar din konusunda objektif ve istismardan uzak böyle bir ifadeyi CHP’nin herhangi bir Genel Başkanından duymadım, söylenmişse de bilmiyorum.
Yine “kimi grup ve yapıların kendi çıkarları doğrultusunda dini değerlerimizi istismar etmesine hep birlikte karşı çıkmalıyız” ifadesiyle de din istismarına açıkça karşı olduğunu söylemesini taktire şayan buldum. Umarım bu ifadelerin gereğini yapar.
En önemlisi de devletçi, katı laikçi, dayatmacı, statükocu, toplumun değerleriyle kavgalı, bağnaz ve ideolojik bir CHP’nin, din ve inanç başta olmak üzere çağdaş bir değişim ve dönüşüm yaşaması, siyasetin ve Türkiye’nin kazanımı olacaktır.
Kılıçdaroğlu, ”Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile yargı dağıtanların bağımsız ve tarafsızlığı toplumsal adalet için bir sorumluluktur” anlayışının Müslümanlar arasındaki eksikliğini, Elmalı Hamdi Yazır’ın Kur’an tefsirindeki açıklamalarıyla dile getirmiştir.
Bu bağlamda “Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emretmektedir” Nisa Suresi 58. ayetini de aktararak “devletin dinin adalet” olduğunun altını çizmektedir.
Dini, dini her kesim için, en başta da devlet ve yönetim için adalet en temel ilke değil mi?
Elmalı Hamdi Yazır’dan aktardığı en önemli mesajlardan biri de şöyle: “Bir toplumda hurafelerin yayılmasını engellemenin yolu ilahi kelamını her çağda yorumlanmasıdır. Çünkü insan yüce Allah’ın mesajını her döneme hitap eden evrensel mesajlar olarak ancak yorum gücü ile kavrayabilir.”
Din/Kur’an hakkında bu kadar açık ve İslam anlayışıyla uyumlu bir tutumu ortaya koyması, politikacılar başta olmak üzere herkesim için temel bir ilke değil mi?
Söz konusu mesajlardan da anlıyoruz ki CHP’de çok anlamlı ve önemli gelişmeler yaşanmaktadır. CHP’nin topluma, toplumsal değerlere, hak ve özgürlüklere, demokrasi ve insan haklarına yönelmesi tarihi bir gelişme ve siyasi bir açılımdır.
Bu dönüşüm ile kimlerin kaybedeceğini önemsemiyorum ancak Türkiye’nin çok şey kazanacağını önemsiyorum.
Biliyoruz ki Kılıçdaroğlu öncesi CHP, Kemalist bağnazlığı ile bugünkü AK Parti’inin dinbazlığı arasında bir farkı yoktu. Hangi alanda olursa olsun bağnazlık, bir toplum ve ülke için en büyük gericiliktir. CHP’nin gerici, tutucu politikalarından vazgeçmesi durumunda diğer partilerin de hızla olumlu yönde değişim yaşayacağına inanıyorum.
Benzer bir değişimin AK Parti’de de gerçekleşmesini umut ediyorum. AK Parti’nin, eski CHP’nin konumuna düşmesi gerçekten trajikomik bir durumdur. Muhafazakarların bu utanç yükünü daha fazla taşımaması gereğine inanıyorum.
Kılıçdaroğlu’nun din konusundaki açılımını doğru ve ülkenin yararına görüyorum. Ancak CHP dahil, hiçbir partinin dini araçsallaştırmasını asla hoş karşılamadığımı da belirtmeliyim.
İktidar partisi AK Parti’nin, din/dinbazlık ile iç içe siyaset yapması yeteri kadar toplumsal, kurumsal ve siyasal bozulmalara neden olduğu ortadadır. Başka partilerin aynı yola başvurmaları, ülkemiz ve toplum için bugünden çok daha ağır sorunlar oluşturacağını unutmayalım.
Bu bağlamda Kılıçdaroğlu’nun, istismardan uzak ancak din ve inançlarla barışık bir siyasetin yolunu açmasını en önemli değişim olarak tarihe geçeceğini umuyorum.
Tebrikler sayın Kılıçdaroğlu…!