Van’ın Bahçesaray ilçesinde 10 yıl önce yaşanan heyelan olayının ardından AFAD ve taşeron firma tarafından yapılması planlanan yeni konutlar henüz tamamlanmadı. Konutlar tamamlanmadığı gibi bir de mağdur olan köy halkı ödeyemedikleri konut kredilerinden ötürü icralık oldu. Köy halkı ikinci kez yaşadıkları mağduriyet kapsamında AFAD ve taşeron firmayı mahkemeye verdi.
Van’ın Bahçesaray ilçesi Avcılar (Averis) Köyü’nde, 2012’de gerçekleşen heyelan olayının ardından AFAD ve anlaşmalı taşeron firma tarafından köylüler için tek katlı konutlar inşa edilmeye başlandı. Konutların inşasının ardından köylüler, ödeyemedikleri konut taksitlerinden dolayı icralık oldu.
AFAD, söz konusu bölgede, afet konutlarının yapılabilmesi için yer tespiti yaptı. Yer tespitinin ardından köyün yaklaşık 4 km aşağısına konutların inşa edilmesine karar verildi. Söz konusu konutların inşası için de AFAD’ın Bahçesaray Belediye Başkanı Meki Arvas’ın taşeron firması ile iş anlaşması yaptığı iddia edildi. 2012’de inşasına başlanan konutlar projeye uygun olarak henüz tamamlanamadı ve mahkemelik oldu.
Tamamlanmayan evlerin icrası başladı
Arvas’ın taşeron firması tarafından inşa edildiği iddia edilen konutların kaba inşaatı tamamlandıktan sonra inşaat durduruldu, fakat inşaatın resmi olarak tamamlandığı belirtildi. Firmanın yaptığı resmî açıklamanın ardından konut karşılığında, köylüler tarafından ödenmesi gereken 42 bin TL’lik bedel, bilgilendirme yapılmadan taksitlendirme işlemiyle otomatik olarak başlatıldı. Söz konusu bedel, köylüler tarafından ödenmeyince faiz işletildi ve ardından icra takibi başlatıldı. Hesaplarında 3 bin TL üzerinde para bulunduran konut sahiplerinin hesaplarından para kesilmeye başlandı.
Köylüler şikayetçi ve dava açıldı
Köylüler ise konutların taşeron firma tarafından ilk projeye uygun yapılmadığını, kura çekilmediğini ve çok sayıda eksiğinin olduğunu belirterek taşeron firmadan şikayetçi olup 2022’de Bahçesaray Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtı. Davanın yanı sıra AFAD ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’na çok sayıda dilekçe yollayan köylüler, yapılan konutların tamamlanmadığını, kendi köylerinin hava durumuna uygun olmadığını ve adeta bir enkaz yüzünden borçlu olduklarını belirterek yetkili kurumlardan sorunlarının çözülmesini talep etti.
Keşif heyeti de eksiklikler tespit etti
Açılan dava kapsamında mahkemenin, bilirkişi raporu istemesi üzerine bilirkişi heyeti tarafından keşif yapılarak rapor hazırlandı ve hasar gören yapıların yeniden yapılmasına karar verildi. Hazırlanan raporda, temel dolgusu, çatı kaplaması, beton briket ile duvar yapılması, tip ahşap mutfak tezgâh, plastik boya yapılması, tesisat imalatları, seramik yer karosu ile döşeme kaplaması yapılması, kaba-ince sıva yapılması, şap yapılması ve kaba sıva tadilatının yapılması için 17 bin 5 yüz 9 TL’lik bir bedelin köylülere ödenmesi gerektiği belirtildi.
Aynı zamanda raporda konutların inşa edildiği zeminde kaymaların olabileceği bu nedenle tadilatın yapılmasının ardından kademeli olarak inşa edilen yapılar arasına istinat duvarı inşa edilmesi gerektiği belirtildi. Bu işlemin yapılmaması halinde zemindeki olası kaymaların, konutların kolon ve kirişlerinde hasar meydana getirebileceği de ifade edildi.
Söz konusu karara yeniden itiraz eden köylüler, bilirkişi heyetinin keşfi sonucunda belirlenen tadilat tutarının yetersiz olduğunu, konutların tamamlanmamış olmamasına rağmen ücret talep edildiğini, hangi konutun kendilerine ait olduğunu bilmediklerini belirterek Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na dilekçe yolladı.
Davaları hâlâ devam eden köylüler, yaşadıkları sorunları Serhat News’e anlatarak sorunlarının çözülmesi için yetkililere çağrıda bulundu.
Başımıza bunların geleceğini bilmiyorduk’
Köy sakinlerinden Abdullah Yıldız, köylerinde uzun süredir devam eden bir toprak kaymasının olduğunu ve 2012’de büyük bir tehlike atlattıklarını belirtti. Yaşanan heyelan ardından AFAD’a dilekçe verdiklerini dile getiren Yıldız, “AFAD bizim için ücretsiz konutların yapılacağını ve konutların yapılabilmesi için de öncelikle bankaya gidip imza vermemiz gerektiği söyledi. Fakat hiçbirimizin okuma-yazması yoktu. İmzadan sonra bize bu konutların ücretli olduğunu, para ödeyeceğimizi söylediler ve hepimiz 43 bin TL borçlandık. Biz de paralı yapılmasını istemediğimizi böyle bir durumumuz olmadığını belirttik” dedi.
Projeyi dahi görmediklerini belirten Yıldız, mevcut konutların projeye uygun yapılmadığını ifade etti: “Şu anda hangimizin bankadaki parası 3 bin TL’yi aşarsa direk kesiliyor. Biz, bu yükten kurtulmak istiyoruz. Bu konutları yıkıp üzerimizdeki bu borcu kaldırsınlar istemiyoruz. Biz, bu parayı ödeyemeyiz bu yükü taşıyamayız ve bu parayı veremeyiz. Biz kandırıldık. Devletin bizi bu yükten kurtarmasını, bu konutları yıkmasını istiyoruz.”
‘Savcılığa gidiyoruz, imza attınız diyorlar’
Köy sakinlerinden Mirza Dalya da, AFAD’la anlaşmalarından sonra birkaç müteahhittin köye geldiğini ifade ederek, “Konutların yapımını teslim ederken de projeye uygun yapılmasını ve anahtar teslim istedik. Konutlar yapıldı fakat ne kura çekildi ne bir daha bizimle görüştüler. Savcılığa gidiyoruz, imza attınız diyorlar. Valiliğe gidiyoruz, cevap vermiyorlar. Ankara’ya dilekçe yolluyoruz, konuyla ilgileneceğiz diyorlar. Ama kimseden ses çıkmıyor. Kimse bize sahip çıkmıyor. Bu konutlar yüz bin TL’ye mal oldu bize” diye belirtti.
‘Bize 18 bin TL yollayıp konutunuza sahip çıkın diyorlar’
“Aramızda öyle fakir insanlar var ki yiyecek ekmek bulamıyor, bu parayı nasıl ödesin?” diye soran Dalya, defalarca bu sorunun peşinden gidip geldiklerini ve çözüme ulaşamadıklarını belirterek yardım çağrısında bulundu:
“AFAD’a gidiyorum, müdür bana ‘elinden geleni yap’ diyor. Valiliğe, savcılığa, kaymakamlığa, Ankara’ya her yere dilekçe yolluyorum. Kimse sorunumu çözmüyor. Bütün evraklar elimde. Bize 18 bin TL yollayıp konutunuza sahip çıkın diyorlar. Bu parayla bu sorunun çözülebileceğini kabul ediyorsanız, bu konutları bu halde kabul eden çıkarsa ben de kabul edeceğim. Ben malımı istiyorum fakat canımı bile feda etsem bu mala ulaşamıyorum.”
‘Perişan olduk, hakkımızı istiyoruz’
Köy sakinlerinden Feyat Çeker ise yapılan konutların hiçbir işe yaramadığını vurgulayarak, konutların projeye uygun yapılmadığını ve dosyada yazılan hiçbir malzemenin kullanılmadığının altını çizdi. Kendilerine sunulan ilk projeyi istediklerini ifade ederek şunları dile getirdi: “Bütün köyümüz dağıldı ve neredeyse yıkılmak üzere. 8 yıldır mahkememiz sürüyor. Perişan olduk. Biz hakkımızı istiyoruz. Devletin bu sorunu çözmesi bize sahip çıkması gerekiyor.”
‘Yüzde 70 engelli ve yatak babamdan nasıl imza aldılar bilmiyorum’
Köy sakinlerinden Ayhan Dalya da söz konusu konutlarda babası Ekrem Dalya’nın hak sahibi olduğunu fakat kendisinin 90 yaşında, yatalak ve yüzde 70 engelli olduğunu belirterek, nasıl ve ne şekilde kendisinden noter huzurunda imza aldıklarını bilmediklerini ifade etti. Yer tespiti için gelen bir kadın mühendisin konutların yapıldığı zeminde kaymaların olabileceğine dikkat çektiğini dile getirerek şu ifadeleri kullandı: “Daha sonra müteahhitler, bu işin yandaşları ve AFAD birlikte konut yapımına başladılar. Benim ilk gördüğüm projede temel yüksekliği bile yerüstü 80 santimetreydi böyle değildi. Buradaki hak sahiplerinin hiçbiri okuma yazma bilmiyor. Babam dahil herkesin verdiği imzayla aracı firma AFAD’dan parasını alarak arkasını dönüp gitti ve bir daha hiç buraya uğramadılar.”
‘İcra takibinin kaldırılmasını istiyoruz’
Bahçesaray’da kışların ağır geçtiğinin herkes tarafından bilindiğini ve en az 2-3 metre kar yağdığını ifade eden Dalya, “Bu konutlar da tamamen kar içinde kalıyor. İlkbahar geldiğinde, karlar eriyince de su olduğu gibi duvarlardan evin içine taşıyor. Mühendisler tarafından da belirlendi bu eksiklikler. Köylülerin tek bir isteği var, ya devletin projesini istiyorlar ya da üzerlerindeki borç ve icra takibinin kaldırılmasını. Herkesin borcu 44 bin TL’den, yüz 20 bin TL’ye çıktı. Her gelen bize haklısınız diyor, ama çözüm yok. Bu zeminde kayma olduğu için de konutların birçoğu toprak altında kaldı” ifadelerini kullandı.
‘Okuma-yazmamız olsa başımıza bu gelmezdi’
Köy sakinlerinden Hüseyin Meke ise öncelikle kendi konutları ve başka yerlerde yapılan konutları kıyaslayarak söze başladı. Daha önce hiçbir yerde bu tarz baştan savma konutların yapılmadığını belirten Meke şöyle devam etti: “Biz, devletten daha önce yaptığı konutların aynısını yapmalarını istedik. Bu borç yüzünden her ay yaşlılık maaşımız kesiliyor. Hesabımızda 3 bin TL para birikince hemen kesinti yapılıyor. Bizim okuma-yazmamız yok, Türkçe de bilmiyoruz ve bu parayı ödeyecek durumda da değiliz. Bu konutları isterlerse yıksınlar, ama biz bu parayı ödüyemeyiz.
Arvas’tan iddialara yanıt
Söz konusu konutların, Arvas’ın taşeron firması tarafından yapıldığı ve bu sorunun kendisinden kaynaklandığı iddialarına ilişkin Meki Arvas ise, öncelikle kendisinin müteahhit olmadığını ve bu projede işi üstlenen taraf olmadığını belirtti. “Ben sadece köylülerin vekaletini almıştım ve onların adına iş takibi yapmıştım” diyerek, “Konutların projesi, AFAD tarafından yapıldı. Proje takibi yapan, kurayı çeken AFAD’dır. Yani yer seçiminden bu işin tamamına her şeyden onlar sorumludur. Biz sadece AFAD’da gerekli ödemeleri alarak verilmesi gereken kişilere verdik. Bizim yaptığımız işi, köylülerin kendisi de yapabilirdi fakat bize vekalet vermeyi tercih ettiler. Burada bir yanlış anlaşılma ve art niyet var” sözlerini kullandı.
Arvas, kendilerinden sonra konutlarda bazı işlemlerin yapıldığını kaydetti: “Konutların çok kısa bir bölümünde istinat duvarı, elektrik trafosu ve içme suyu şebekesi yapılmış ve bu işleri yapmak üzere müteahhit almış. Eğer biz müteahhit olsaydık, bu işin devamında olan şeyleri de biz almış olacaktık. Zaten o konutlardaki birçok işçiliği de o köyden insanlar yaptı. Biz gidip, köylüler adına AFAD’dan parayı almış onlara teslim etmişiz. Bu işte bir kâr elde etme durumumuz da olmadı. Biz bu işin sadece takibini yaptık. Zaten hiçbir müteahhit firma bu işe giremezdi çünkü burada; Van’da bir AFAD konutunun ve Bahçesaray’da bir AFAD konutunun bedeli arasında hiçbir fark yoktu. Fakat oranın nakliyesi ve zor şartlarından kaynaklı kimse yapmıyor. Zaten kâr güdülecek bir iş olsa müteahhitler bize bırakmazdı. Zaten 5 yıl aradan geçtikten sonra dava açıldı. Kura çeken noterdir, benim işim değil. İdare bu konuda yetkilidir ve köylülerin yerine vekil atamış. Yani açılan davanın, noter davası olması gerekirken benim ismimle geçti. Benim, belediye başkan adayı olacağım zaman bu davanın açılması da oldukça meçhul bir durumdur. Bu süreçte ben sadece köylünün vekili olarak AFAD’daki iş ve işlemlerini takip ettim.”
Video: Dıldar Güler
Montaj: Zelal Sahidenur Sari
(ro)