‘Kavalın Miri’ olarak bilinen Egîdê Cimo’nun izinden giden Siyabend ve Semend, babalarından öğrendikleri meyi, kent kent gezerek çalıyor. Batman’dan Van’a gelerek meylerine nefes veren kardeşler bu kadim kültürün taşıyıcısı olmaya aday.
“Köyümüzün çevresinde düğünler yapılıyordu, bu müzik çok hoşuma gidiyordu. Köyümüzün kenarında bulunan Çemê Reş’te kamışlar vardı. Ben bir kamış koparıp bağladım, üzerinde delikler açtım. Üfledim ve ses çıktı. Bunun üzerine dedim ki: “Artık müzik yapacağım.” Egîdê Cimo, bu sözlerle anlatmıştı Mey ya da Kaval veya yerel formu ile Duduk ile tanışmasını. 2019 yılının bir kış gününde hayatını kaybetmişti Mîrê Bilurê (Kavalın Miri).
Egîde Cimo’nun izinden…
35 yıl boyunca emek verdiği Erivan Radyosu’nda, Aram Tigran, Şeroyê Biro, Karapetê Xaço ve Aslıka Kadır gibi Kürt sanatçıların seslerine kavalıyla eşlik etmişti. Aynı zamanda Romanos Melikyan Müzik Enstitüsü’nü bitiren Cimo, 1967 yılında yüksek okul diplomasını almayı da başarmış ve Karapetê Xaço gibi birçok kült ismi Kürt müziğine kazandırmıştı.
Kavalı dünyaya tanıtan Cimo, 1926 yılında Erivan’da faaliyete başlayan Erivan Radyosu gibi Kürt müziği ve kültürü için zamanın aşındıramadığı bir iz bıraktı.
Artı Gerçek’ten Şenol Bali, Batmanlı Çetin Güler ya da halk arasındaki ismiyle Çetin Xoce ile ailesinin uzun yıllardır Egidê Cimo’nun sesinin izini sürmesini kaleme aldı.
Güler, Cimo’nun ekolunu benimsemiş ve bölge kentlerini gezerek köylerde, kasabalarda hatta bazen TV programlarında meyine can veriyor.
Güler’in daha küçük yaşlarda meyi öğrettiği çocukları 13 yaşındaki Siyabend ve 9 yaşındaki Semend ise bu kadim enstrümanın yeni taşıyıcıları. Batman’da yaşıyor Güler ailesi ve hayatlarını bu enstrümanı çalarak kazanıyorlar. Yaz aylarında ise başta Van olmak üzere serhat kentlerine doğru yola çıkıyorlar.
Batman’dan Van’a gelerek nefesleriyle meye can veriyorlar
Geçtiğimiz hafta Van’a geldiklerini söylüyor 13 yaşındaki Siyabend. Bazen kardeşi Semend ile bazen de yalnız çıkıyor sokaklara. Seslerinin geldiği yerde biriken kalabalıklar, dakikalarca kendilerini dinliyor, fotoğraf çekiyor veya harçlık veriyor.
Siyabend, kent merkezindeki dar bir sokakta sırtını bir kahve camına yaslayarak çalmaya başlıyor. Meyi dakikalarca üflüyor ve kararlı gözleriyle tebrikleri kabul ediyor.
2 yıl önce yani 11 yaşındayken çalmaya başlamış. Öğrenmeye başlaması ise daha öncesine dayanıyor. Siyabend, her fırsat bulduğunda Erivan Radyosu’ndan dengbêjler dinliyor ve her makamı öğrenmeye çalışıyor. En büyük idolü ise Egîdê Cimo ve Xelîlê Evdile. Ve bir de babası.
Babalarından öğrendikleri her kilamı veya makamı titizlikle uyguladığını ifade ediyor. Oldukça etkilenmiş babasından.
Siyabend, “Çetin Hoca’nın çocuğuyum. Babam mey çaldığında, etkilendik ve biz de çalacağız dedik. Ve çalmaya başladık. Batman’dan geliyoruz, 13 yaşındayım. Babamı dinledim, takip ettim ve öğrendim Bu sanatın unutulmamasını istedim ve bunun için elime aldım. Erivan makamlarını dinliyor ve çalıyorum. En çok Egîdê Cimo, Xelîlê Evdile ve babamı dinliyorum. Yani onlar nasıl çaldıysa, takip edip onlar gibi çalıyorum. Hem okul okumak hem de sanatımı sürdürmek istiyorum. Meyi öğrenmek zor ama güzel … Eğer öğrenirsen güzeldir. “
Oturdukları her yer mini konser halini alıyor
“Mey Kürtlerin sanatıdır ve güzeldir” sözüyle Egîdê Cimo’nun ortağa koyduğu emeğe dikkat çekiyor. Ve unutulmaması lazım diyor. Şu sözlerle devam ediyor:“ Sanatımızın unutulmasını istemiyoruz. Valla Mey unutulursa iyi olmaz. Ey Kürtler! Sanatımızın unutulmaması lazım. Eğer bu sanatımızı sürdürürsek, çalarsak veya dinlersek… Eğer Kürtler de bu makamı dinlerse o zaman Kürtlüğü anlarız. Biz Kürtlerin sanatımızın unutulmasına izin vermemesi lazım…”
Siyabend de kardeşi Semend de telefon kullanmıyor. Sabah evden çıktıktan sonra mey sesi duyduklarında birbirlerini buluyorlar. Bazen de karşılaşmıyor, eve dönüşlerinde görüşüyorlar.
Siyabend ile biraz yürüdükten sonra Semend’in bir alışveriş merkezinin önünde oturduğunu görüyoruz. Yanı başında siyah küçük çantası, elinde enstrümanı kendinden emin bir şekilde etrafındaki kalabalığa hitap ediyor.
Siyabend , biraz yaklaştığında göz göze geliyor ve yanına oturarak aynı renk çantadan enstrümanını çıkarıp eşlik ediyor kardeşine. Kardeşi çalarken o hafif bir tınıyla eşlik ediyor. Biri yorulduğunda diğeri çalmaya başlıyor. Uzadıkça uzuyor bu resital. Hava sıcak, esmer tenlerinde ter birikiyor…
Semend , Siyabend’den dört yaş küçük. İkisi arasında tatlı bir rekabet var. Ancak Semend, abisinin daha iyi çaldığını söylüyor tebessüm ederek. Semend de öğrenmenin oldukça zahmetli olduğunu söylüyor. O da abisi gibi Egîdê Cimo’yu idol olarak görüyor.
Serhat News