Koca çınar Tarık Ziya Ekinci’nin yaşamını yitirmesi ile birlikte Ekinci Kardeşler yeniden gündeme geldi. ‘Faili meçhul’ bir cinayet sonrası uzunca süre gündemde kalan ve failleri bir türlü bulunamayan ünlü avukat Yusuf Ziya Ekinci ve ünlü mücadele insanı Tarık Ziya Ekinci yaşamları ve mücadele tarzları ile hep gündemde kaldılar. Baba Ekinci’nin her iki oğluna da Ziya ismini neden koyduğuna ilişkin ise bir bilgiye ulaşamadık.
Liceli bir memur olan Kamil Ekinci’nin çocukları olan Tarık Ziya Ekinci, 1925 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde doğdu. Anlatılanlara göre babası onun okula gitmesinden yana değildi. Belki de yaşı küçük olduğundan dolayıydı. Ancak o diretti okumak için. Babasının evde olmadığı bir zamanda annesine büyük bir baskı uygulayarak, okula gitmeyi dayattı. Yaşı küçük olduğundan okul kaydı yapılmayınca bu kez nüfuzlu birini devreye koyarak yaşı, iki yaş büyüterek okula yazdırırlar.
Kendi hayat hikayesinde Türkçeyi ilkokulda öğrendiğini anlatan Tarık Ziya Ekinci, ilkokulu bitirdikten sonra ortaokulu ve liseyi Diyarbakır’da okudu. 1949’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Mecburi hizmetini Siverek, Diyarbakır ve Lice’de tamamladı. Paris tıp Fakültesi’nde ihtisas yaptı. 1957’de iç hastalıklarda uzman hekim olarak Diyarbakır’a yerleşti.
3 dönem Diyarbakır-Mardin-Siirt illeri Tabip Odası Başkanlığı yaptı. 1958-1980 yılları arasında TTB Merkez Konseyi Kongrelerinde bölge hekimlerini temsil etti. Hekim haklarına ilişkin önerilerde bulundu. Bir dönem TTB Merkez Konseyi Yüksek Disiplin Kurulu Üyeliği yaptı.
Diyarbakır’da aylık bilimsel tıbbi toplantılar, ilk defa onun tarafından düzenlendi. Diyarbakır, Mardin, Siirt illeri Tabip Odası adına Neşter isimli üç aylık bir dergi çıkardı. Aylık toplantılarda sunduğu bilimsel tebliğler, Neşter Dergisi’nde yayınlandı.
1948’de tıp öğrencilerine hitap eden Farmakoloji ve Tedavi Notları kitabı çıktı. Tıbbi yazıları Neşter ve Dirim dergilerinde yayınlandı. Paramedikal yazıları ile TTB Kongreleri’ndeki konuşmaları ve meslek sorunlarına ilişkin önerileri konseyin yayın organı Toplum ve Hekim Dergisi’nde yayınlandı.
İsyanların ve mücadelenin canlı tanığıydı
Ekinci, bölgede yaşanan ayaklanma ve ardından ayaklanmaların bastırılması, katliam ve sürgünlerin adeta canlı tanığıydı.
İyi bir kariyeri olmasın rağmen siyaset ve demokrasi mücadelesinin dışında kalamadı ve politik çalışmalarda yer almaya başladı.
Ekinci, politik çalışmalarını 1957-1960 arasında CHP’de ve 1960 darbesinden sonra da TİP’te sürdürdü.
Yön Dergisi’nin Sosyalist manifestosunu imzaladı. Doğan Avcıoğlu ve arkadaşlarıyla birlikte Sosyalist Kültür Derneği’nin kurucuları arasında yer aldı. Derneğin Diyarbakır şubesinin başkanlığını üstlendi.
1965 yılında Türkiye İşçi Partisi’nden(TİP) Diyarbakır Milletvekili seçildi. TİP Merkez Yürütme Kurulu Üyeliği, Parti Genel Sekreterliği, TBMM TİP Grup Sözcülüğü ve Grup Başkan Vekilliği görevlerini yürüttü.
1967’de TİP üyelerinin başlattığı ve bir yıl boyunca devam eden Doğu Mitingleri’nin tümüne katıldı ve konuşmalar yaptı.
1970 yılında Diyarbakır DDKO’nun kuruluşunda aktif rol aldı. Silvan, Ergani, Kozluk ve Batman DDKO’larının kurulmasına öncülük etti.
12 Mart 1971 sürecinde Diyarbakır Sıkıyönetim Mahkemesi’nde “Kürtçülük propagandası” yaptığı iddiasıyla TCK’nin 142/1.maddesinden üç yıla mahkum oldu. İki yıl tutuklu kaldı.
12 Eylül 1980 döneminde 5 kez tutuklandı. 1982’de kısa bir süre özgür kalınca yurtdışına çıktı. 1989 yılına kadar Paris’te hekimlik yaptı.
30 Haziran 1989 tarihinde Türkiye’ye döndü. Eski mahkumiyetinden kalan kısa süreli cezasını çektikten sonra İstanbul’a yerleşti.
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Akademik Siyasi Danışma Kurulu üyeliği yapan Ekinci, en son Halkların Demokratik Partisi (HDP) Danışma Kurulu’nda yer aldı.
İstanbul’un ve ülkenin tanınmış Avukatı: Yusuf Ziya Ekinci
Kamil Ekinci’nin Ziya isimli diğer oğlu Yusuf Ziya Ekinci ise ağabeyi Tarık Ziya Ekinci gibi tıp yerine hukuka yöneldi.
Yusuf Ekinci, 1942 yılında Diyarbakır’ın Lice ilçesinde doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim gördü. Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) gençlik kollarında görev aldı. Bunun yanında partinin yayın organı olan Emekçi gazetesinin de yöneticiliğini yaptı. Daha sonra Devrimci Doğu Kültür Ocakları bünyesinde siyasal faaliyetlerde yer aldı. Sonrasında yürüttüğü siyasal faaliyetler nedeniyle hakkında dava açıldı.
1972 yılında da Diyarbakır’da avukatlığa başladı. Avukatlığa başladıktan sonra da siyasal mücadelesine devam etti. Fakat fikirsel bazda Ağabeyi Tarık Ziya Ekinci ile ayrışmaya başladığı yıllar da bu yıllardır. 1971 yılında gerçekleştirilen TİP 4.Genel Kurulu’nda Tarık Ziya Ekinci’nin fikirlerine muhalif olduğunu belirterek, TİP’ten ayrıldı. Yusuf Ziya Ekinci ulusal bazlı mücadele çizgisini benimsemişti.
1990 yılında Sosyal Demokrat Halkçı Parti’ye katıldı. Ancak aynı yıl içerisinde partiden tasfiye edildi. Bunun üzerine Mehmet Ali Eren ile birlikte Marksist bir parti oluşturmak için çalışmalara başladı. 25 Şubat 1994 tarihinde de Ankara Gölbaşı ilçesi Doktorlar Sitesi mevkiinde ölü olarak bulundu.
Behçet Cantürk’ün okul arkadaşı ve avukatıydı
Ağabey Tarık Ziya Ekinci, Kardeş Yusuf Ziya Ekinci’nin faili meçhul cinayete kurban gitmesine ilişkin şu değerlendirmeyi yapmıştı:
“Rahmetli kardeşim Yusuf, Ankara’nın tanınmış avukatıydı. 24 Şubat 1994’te, yazıhanesinden çıkmış, arabasına binip Oran’daki evine giderken kayboldu. Çiller’in o bir listesi çıktı ya, ondan sonra. Neler yapmadık, kimlere başvurmadık ki. En son AİHM’e götürdük. Devlet bu cinayeti ciddi şekilde tahkik etmemiştir kararı verdi, tazminata hükmetti. Behçet Cantürk’ün hem arkadaşı hem avukatıydı. İlkokulu beraber okumuşlardı. Meclis’te Susurluk tahkik komisyonu kuruldu. O komisyonda görevli olan Fikri Sağlar’a mektup yazdım. İbrahim Şahin, komisyonda uzi marka silahları İsrail’den ithal ettiklerini söyleyince Fikri Sağlar da ‘Peki, Yusuf Ekinci de uzi marka silahla öldürüldü. Onu siz mi öldürttünüz?’ diyor. Orada bocalıyor, ‘Uzi başkalarında da olabilir’ diye değiştirmeye çalışıyor. Dernek kuruldu, o derneğe Yusuf’un oğlu da girdi. O da avukat, peşini bırakmış değiliz.”
Ekinci kardeşler, yaşadıkları dönemde bir yanıyla kendi mesleki alanlarına yönelirken, diğer yönüyle de toplumsal gerçekliği gözeterek bir takım demokrasi ve insan hakları mücadelesi çalışmalarında yer alıyorlar.
O dönemler bölge gerçekliği göz önünde bulundurulduğunda, ülkenin en kaliteli okullarında okumaları, ülkenin sayılı insanları arasına girmeleri, kendilerinin nitelik düzeylerini ortaya koymaktadır.
Kürt aydınları arasında önemli bir yere sahip olan Ekinci kardeşler, saygın bir yere sahiptirler.
Yusuf Ziya Ekinci genç yaşında faili meçhul cinayete kurban gitmesi ile demokrasi ve insan hakları mücadelesinde büyük izler bırakmasının önü kesildi.
Tarık Ziya Ekinci ise gözaltı, tutuklamalar, sonrasında sürgün hayatı sonrasında daha çok kendisini yazarlığı vermesine neden oldu.
Kendi alanında büyük başarılara imza atan Tarık Ziya Ekinci, çok sayıda kitaba da imza attı.
Tarık Ziya Ekinci’nin kaleme aldığı kitaplar şunlardır:
Doğu Dramı (1966), Devlet ve Ben (1995), Faili Meçhul Bir Cinayet (1994), Vatandaşlık Açısından Kürt Sorunu ve Bir Çözüm Önerisi (1997), Demokrasi, Çokkültürlülük ve Bir Yargısal Serüven (1999), Avrupa Birliği’nde Azınlıkların Korunması Sorunu Türkiye ve Kürtler (2001), Sol Siyaset Sorunları Türkiye İşçi Partisi ve Kürt Aydınlanması (2004), Millet, Milliyetçilik, Devlet ve Anayasa Sorunları (2004), Türkiye’de Demokrasi ve İnsan Hakları Sorunları (2004), Türkiye’nin Kürt Siyasetine Eleştirel Yaklaşımlar (2004), Türkiye’nin Çağdaşlaşması ve Kürtler (2006).
Serhat News