Bireysel silahlanma: Önlem alınmazsa çeteleşmeler artacak!

Bireysel silahlanma ve arazi kavgaları üzerine konuşan Sosyolog Şerif Umar, “Bölgede Kürt hareketi metropol kentlerde ise devlet sorumludur” dedi.

Diyarbakır’ın Bismil ilçesinde iki ailenin 200 dönümlük bir arazi nedeniyle silahlı kavgası sonucu 9 kişi yaşamını yitirmişti. Bu olay kamuoyunda çokça tartışılmış olsa da aslında ilk olay değildi. Özellikle son yıllarda Türkiye metropollerinde artan bireysel silahlanmaya defalarca dikkat çekilse de henüz caydırıcı bir yaptırımın olmaması veya yaptırımın yetersiz olması nedeniyle bireysel silahlanma devam ediyor. Kürt kentlerinde ise özellikle arazi kavgaları nedeniyle silahlar ortaya çıkıyor ve ölümle sonuçlanıyor. En son Ağrı’nın Patnos ilçesinde arazi kavgası yaşanmış ve yaralananlar da olmuştu. Bireysel silahlanma ve arazi kavgalarının artışı, buna karşın ne yapılması gerektiği üzerine Sosyolog Şerif Umar değerlendirmelerde bulundu.

‘Çeteleşmeler ile karşılaşabiliriz’

Umar, bireysel silahlanma ve arazi kavgalarının bu dönemde çoğalmasının öncelikli nedenini var olan siyasi hukuk sisteminin bozulması olduğunu ifade etti. Cezasızlık politikasının da saldırıların artmasındaki en önemli nedenlerinden olduğunu ifade eden Umar, “Caydırıcı sebepler ortadan kalkıyor ve insanlar daha rahat silahlanıyor. Bu da çok rahat bir biçimde kendilerine hak görmeye başlıyor. Hal böyle olunca bireysel silahlanma vahim sonuçlarla kendini en ufak kıvılcımda gösteriyor. Başka bir etken ise ekonomik sistemin bozulması. Geçim sorunu ortaya çıkınca insanların yaşamına sosyal ve psikolojik olarak etki ediyor. Bu etkenler en ufak kavgada çok ciddi çatışma ve ölümlere yol açabiliyor. Eğer ki şimdiden bu sorunlar üzerine düşünülmez ise ileri dönemlerde çok vahim durumlarla veya çeteleşmelerle karşılaşabiliriz” diye belirtti.

‘Kürt siyasal hareketinde liyakat problemi var’

Ceza politikasının devlet ve toplumda en caydırıcı husus olduğuna dikkat çeken Umar, “Bölgede gelişen arazi kavgalarında Kürt siyasal hareketinin sorumluluklarını yerine getirememesinin de payı var. Eskiden Kürt toplumu içinde bu tür arazi kavgaları çok daha fazla iken Kürt siyasal hareketinin etkisi nedeniyle ciddi oranda azalmıştı. Sonrasında devletin Kürt hareketi üzerinde ki baskısı ve nitelikli insanların tutuklanması ve devamında ise tutuklananların yerine gelen insanların liyakat probleminin olması etkisini gösterdi. Çünkü bu hareketin fiili olmasa da objektif bir tarzda toplum üzerinde çok net etkisi vardır. Bu etki veya bilinç düzeyi geride kalmış ki bugün bu sonuçlar kendini gösteriyor ”dedi.

‘Kavgaların sebebi arazi değil’

Feodal toplumlarda duygusallık bilincinin daha önde durduğunu söyleyen Umar, “Feodal toplumda bireyler kendilerinde gördüklerini insanlara daha rahat yaklaşırlar. Kavgalara baktığımız zaman birbirlerine çok yakın akrabalar olduklarını görebiliriz. Ama aynı zamanda kendinden olmayana veya kendisinden daha güçlü veya büyük gördüğü birine daha naif davranış içinde olduklarını görürüz. Hatta yaşam hakları ellerinden aldıklarında seslerini çıkarmayan insanlar en ufak bir anlaşmazlıkta birbirlerini öldürecek derecede gaddarlaşabiliyorlar. Arazi kavgalarının asıl sebebi var olan arazi değil aslında birbirlerine karşı olan üslup, tarz ve anlayışlardır. Tabi nihayetinde kapitalist sistemin yarattığı toplumu izliyoruz. Toplumda zengin olan değerlidir, zengin olan insandır düşüncesi dayatılıyor. Biri zengin ise diğeri kıskançlık duyabiliyor veya zengin olan diğerini hor görebiliyor” diye konuştu.

‘Kurumlar dayatırsa devlet yapar’

Umar, son olarak bireysel silahlanmanın önüne geçilmesi için şu önerilerde bulundu: “Caydırıcı yaptırımlar mutlaka yapılmalıdır. Devletin bunları önlemek adına sorumluluğu var. İktidarı, muhalefeti ve sivil toplum kurumları ile bu suçların önüne geçilmeli. Bununla birlikte toplumsal bilinç yaratılmalıdır. Buna eğitim kurumlarından başlanabilir. Toplumlar tarihine baktığımızda devlet hiçbir zaman bir yasal düzenlemeyi kendi isteyerek yapmamıştır. Toplumsam kurumların ve insanların bir araya gelerek önermesi veya dayatması ile yapmıştır. Sivil Toplum Örgütleri (STÖ) çalışmalarını yapar ve başarılı olur ise bireysel silahlanmanın önüne geçmenin ilk adımı olabilir.”

Serhat News