Özel Haber. Muhittin Botan – Sıddık Güler
DEM Parrti Van İl Eş Başkanı Veysi Dilekçi’nin Van’ı ortak bir akıl ile yönetmek istediklerine yönelik açıklamasına kentte ciddi bir destek geldi. Çağrıyı değerlendiren ve yıllardır Van’da yürüttüğü kadın çalışmaları ile tanınan aktivist Zozan Özgökçe, sivil toplum örgütlerinin karar alma süreçlerine dahil edilmesini isteyerek, “Van bir dönem bunu iyi işletti. Bekir Kaya döneminde bunu çok ciddi düzeyde işletti. O dönem kent konseyi çok aktifti, eylem ve etkinliklerimiz vardı. Komisyonlarımız aktif olarak çalışıyordu. Meclis toplantılarına çağrılıyor, ortak ediliyorduk. Bu şekilde ortak akıl geliştiriliyordu. Şehrin gündemini aşağıdan baskılayarak yukarıya yaptırıyorduk” dedi.
Son zamanlarda kentte yıllardır birikmiş sorunların çözümüne yönelik kentte bulunan farklı görüş ve düşüncedeki siyasi parti, STK ve diğer kurumların bir araya gelerek ortak akıl oluşturulmasına bir çağrı da kentin tanınan simalarından kadın aktivist Zozan Özgökçe’den geldi. Özgökçe, kentte ortak akılın oluşmasının önemli olduğunu, ancak belediyecilikte daha da önemli olan şeyin halk olduğunu söyledi. Özgökçe, “Bir yere hizmet götürecekseniz, bir yerin hizmet ihtiyacı varsa orada oturanlarla bunun kararlaştırılması gerekiyor. Ortak akıl denen şey aslında halk ile de bütünleşmektir” şeklinde konuştu.
‘Van’da eskiden STK’lar toplanıyor, çözüm üretebiliyordu, KHK’lar ile birlikte sivil toplum güçsüzleştirildi’
Geçmiş dönemlerde Van’da Sivil toplum Örgütleri’nin(STÖ) kentte etkin olduklarını söyleyen Özgökçe, “Van’da yaşanan KHK’lar ile birlikte STÖ’ler güçsüzleştirildi. Eskiden sivil toplum örgütleri bir araya gelerek ses çıkartabiliyorduk. Kent Konseyinde bir araya geliyor, sorunları tartışıyor ve çözüm üretebiliyorduk. Ancak artık böylesi bir imkanımız yok. Gençlikten tutalım da engellilere, kadınlara, diğer STK’lara kadar bir araya gelebiliyor ve kent sorunlarını konuşabiliyorduk. Kent konseyinde gruplar vardı, bu gruplar kentle ilgili raporlar hazırlıyordu. Kent konseyi aktifti, ama en önemlisi bağımsızdı” açıklamasını yaptı.
‘Bekir Kaya döneminde Kent Konseyi çok ciddi düzeyde işletildi’
Bekir Kaya döneminde Kent Konseyi’nin çok ciddi düzeyde işletildiğini ve güzel işler yaptığını söyleyen Aktivist Özgökçe, “Kent konseyleri kuruluyor ama kim iktidardaysa onun ortak aklı olmamalıdır. Halkın ortak aklı olmalı. Van bir dönem bunu işletti, Bekir Kaya döneminde bunu çok ciddi düzeyde işletti. O dönem kent konseyi çok aktifti, eylem ve etkinliklerimiz vardı. Komisyonlarımız aktif olarak çalışıyordu. Meclis toplantılarına çağrılıyor, ortak ediliyorduk. Bu şekilde ortak akıl geliştiriliyordu. Şehrin gündemini aşağıdan baskılayarak yukarıya yaptırıyorduk” dedi.
‘Kayyım atamaları ile hepsi gitti’
Kent konseylerinin çok önemli olduğunu söyleyen ve geçmişte bunun çok güzel işletildiğini söyleyen Özgökçe, “Maalesef kayyımlarla bu gitti. Biraz merkezi hükümet şeklini aldı. Halka sormadan, sivil topluma sormadan, kentte o alanda çalışanlara sormadan birtakım aktiviteler yapılıyor. Halktan çok uzak, alakasız, halka değinmeyen, yaşamımızı olumlu yönde etkilemeyen projelerle karşılaşıyoruz. En son işte görüyoruz festivallerin içi ne kadar boşaltılıyor. Kentte park yapılıyor. Yollardır, trafiktir, Van Gölü’ndeki kirliliktir vb. her konuda kentte çalışan sivil toplum örgütü var. Bunlara hiçbir şekilde danışılmıyor, görüşü alınmıyor” tespitlerinde bulundu.
‘Kentte kurumlar arasında bir koordinasyonsuzluk var’
Belirtilen konularda deney ve tecrübe sahibi olan kurumların olduğunu, en nihayetinde bunun bir danışmanlık meşelisi olduğunu söyleyerek, “Başka şehirler bu sorunlarını nasıl çözmüşler, örneğin gölü, denizi olmayan şehirler arıtma sorununu nasıl çözüyorlar? Eskişehir arıtma sistemini nasıl çözmüş, Çanakkale arıtma sorununu nasıl halletmiş bunlara bir bakmak gerekiyor. Bakıyorsunuz, kentte çok ciddi bir kirlilik sorunu var. Bunu diğer illerde göremiyorsunuz. Demek ki bazı kentler bunu işletebiliyor, bunu yapabiliyor. Van’da bu yönlü bir sorun var. Bir de bir afet olduğunda, kentte bir sorun oluştuğunda kurumlar arasında bir koordinasyonsuzluk var. Karayolları, DSİ, Belediye, Valilik, meydana gelen sorun karşısında ortak hareket edemiyorlar. Bunu Van depreminde gördük. Sel oluyor vs. birçok olay oluyor ve yaşananlar karşısında kurumlar bir araya gelemiyor. Bunlar yaşandığında bir bakıyorsunuz, kurumlar birbiri ile iletişim halinde değiller. Bunun sonucunda ne oluyor, kurumların işletilememesine neden oluyor. Bu şekilde de ortak akıl oluşturulamıyor” belirlemelerinde bulundu.
‘Siyasi partiler arasında yaşanan zıtlıklar bir yerden sonra halka yansıyor’
Kentte ortak akıl oluşturulamadığı gibi, siyasi partiler arasında yaşanan zıtlıkların bir yerden sonra topluma da yansımaya başladığını söyleyen Özgökçe, “Bunun sonucunda da en ufak sorun için bile bir araya gelinemiyor. Bir araya gelinemediğinden de sorunlar çözülemiyor. Diğer kentlerde de böyle midir? Örneğin Antalya, Trabzon, Bursa sorunlarını nasıl çözüyor? Oralarda da farklı siyasi görüş ve düşünceye sahip olanlar bir araya gelemiyorlar mı, oturup kent sorunlarını çözemiyorlar mı? Bunu ciddi ciddi incelemek gerekiyor. Halk ile bütünleşmeyen ve halkın görüşüne başvurmayan tüm yönetimler tıkanmaya mahkumdur. Sorunları çözemez ve başarılı olamazlar. Şimdi batı kentlerinde daha çok denk geliyoruz; örneğin batı illerinde, kendisine yakınsa eğer, o siyasi partiler ile çalışabiliyorlar. Ama bu Van’da, Hakkari’de, Bitlis’te, Muşta bu çok gerçekleşmiyor. Bunun nedeni, merkezi hükümetin yerele çok fazla müdahale etmesinden dolayıdır. Yani artık rahat bırakın yereli, bırakın işlerini yapsınlar” dedi.
‘Milletvekillikte ve belediyecilikte daha liyakatli kadrolar seçilmeli’
Özgökçe şu ifadeleri kullandı:
“Demokrasinin en temel tanımı neydi, halkın kendi kendini yönetmesiydi. Şemdi bizim kendi kendimizi yönetmemizin önüne hem siyasi partiler hem de merkezi hükümet hep birden ket vuruyor. Yani sadece kayyımlar değil, seçim sisteminin tamamı bence çok sıkıntılı. Van’da özellikle Kürt illerinde bu çok da gerçekleşmiyor. Çünkü hep bir karşıtlık ortaya çıkıyor. İşte verilen hizmetler bir intikam aracına dönüştürülüyor. İşte oy yoksa hizmet yok denildi. Bu mitingde söylendi. Şimdi bunları dinleyen bir halk olarak hizmetlerin gelmemesini yadırgamamalıyız. Bakıyoruz, mecliste veya komisyonlarda çok ciddi kararlar alınıyor, projeler oluşturuluyor, yapılıyor ama Van buna dahil edilmiyor. Burada da bir sorun var. Van’ın yönetildiği yerden bir temsiliyeti yok. Dolayısıyla Van’ın buna dahil edilmesi gerekiyor. Burada milletvekillerimize çok ciddi görevler düşüyor. Mesele sadece meclise gitmek değil. Burada tüm komisyonların çok iyi çalıştırılması gerekiyor. Bu anlamda daha liyakatli kişilerin seçilmesi gerekiyor. Bu anlamda seçim sisteminin değişmesi, siyasi partilerin de kendilerini yenilemesi gerekiyor. Milletvekilliğinde, belediyecilikte kentin sorunlarını çözebilecek kadrolar seçilmelidir.”
‘Çok büyük bir liyakatsizlik hakim’
Van’ın, Türkiye’nin en önemli kentlerinden bir tanesi olduğunu, ama bu konumuna rağmen son 10 yılda eğitimden ekonomiye, sağlığa, istihdama kadar hemen her alanda bir çöküşü yaşadığını, bu çöküşün önüne geçebilmek için siyasi partilere, STK’lara ve kentin ileri gelenlerine ne gibi görev ve sorumluluklar düşüyor, sizce ne yapılmalıdır şeklindeki sorumuza Özgökçe, Van’ın eğitim, ekonomi, sağlık ve istihdam alanları da dahil olmak üzere hemen her konuda son sıralarda yer aldığını hatırlatarak, “Türkiye’de en yoksul kent Van kentidir. Bu anlamda küçük illerden bile çok daha gerideyiz. Şimdi STK ve merkezi hükümete şöyle söyleyebilirim; o kadar büyük bir liyakatsizlik hakim ki. Sıradan bir kanal temizliği, örneğin Şamran kanalı temizliği bile yapılmıyor. Kocaman bir kurum var, Devlet Su İşleri, tüm imkan ve olanaklar var, ama kendi görev ve sorumluluğunda olan kanal temizliğini yapmıyor. Belki de bu en basiti. Bunun için bir yatırımın olması gerekiyor. Dönüşüm buradan başlamalı. Bu kadroların değiştirilmesi lazım. Karayollarına bakıyoruz, Van’da kaç tane alt geçit var? Hepsi kirli, trafik kazalarına sebep oluyor. Bakımsız. Trafik sorunu sadece belediyenin sorunu değil ki, bir dolu kurum var. Ama aktif, harekete geçen kurum göremiyoruz. Halkın bunu artık dayatması lazım, örgütlenmesi lazım. Her mahallenin, her sokağın bence sorunlar karşısında örgütlenmesi, bir araya gelmesi ve ortak ses çıkartmaları gerekiyor sorunlar karşısında. Burada sivil toplum çok cılızlaştırıldığından çok beklentim yok, halktan beklentim var. Bu konularda halkın dinlenilmesi gerektiğini düşünüyorum. Eskiden mahalle komisyonları vardı, halk toplanırdı, kendi arasında konuşur, sorunlarını ele alırdı. Bakıyoruz, bunlar da artık yok. Artık harekete geçilmesi lazım, aktifleştirilmesi lazım. Halkın üzerindeki umutsuzluk, insanların konuşmaktan korkan yaklaşımlarının artık değişmesi lazım. Ülkenin topyekun bir demokratikleştirilmesi gerekiyor” dedi.
Gelinen aşamada belediye başkanlarına, özellikle Büyükşehir Belediyesi eşbaşkanlarına ne gibi görevler düştüğüne ilişkin de açıklamalarda bulunan Zozan Özgökçe, açıklamalarının son bölümünde şu mesajları verdi:
“Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanları başta olmak üzere tüm belediye eşbaşkanlarının ve personellerin çok çalışmaları gerekiyor. Gece gündüz çalışmaları gerekiyor. Para yok, personel yok demeden, gece gündüz çalışmaları gerekiyor. Gerekirse hep birlikte, halkı da sivil toplumu da örgütleyerek çok çalışmaları gerekiyor. Temizlik konularında, imar konularında iyi kampanyalar yapmaları gerekiyor. Hatırlasanız zamanında Osman Baydemir kent temizliği konusunda Diyarbakırlılara, ‘bu kenti uzaylılar kirletmiyor, siz kirletiyorsunuz’ demiş ve bir kampanya başlatmıştı. O dönem başlatılan kampanyanın sloganı halen de aklımdı. Bunun gibi değişik şeyler yapılabilir. Burada kadınlardan tutalım da muhtarlara kadar kent yönetiminde aktif olarak yer almaları gerekiyor. Kadro düzeyinde değil tabi, değiştiren, dönüştüren kadınların olması gerekiyor. Tabi bu kent karanlık olması itibari ile şuan kadınlara kapalı. Kent merkezi birkaç sokağa sıkışmış vaziyetti, bunun aşılması gerekiyor. Kadınların buna öncülük etmesi gerekiyor. Eskiden belediye, belli günlerde kadınlara yönelik ücretsiz ulaşım hizmeti veriyordu. Kadınlar böylelikle kent merkezine geliyordu, ancak şuan bu da yok.
‘Kurulacak Kent Konseyinin demokratik olması gerekiyor’
Kurulacak Kent Konseyinin demokratik olması gerekiyor. Konseyin seçimlerinin, işleyişinin her şeyinin işte sen şucusun, bucusun her kesimin bir araya gelerek konuşmamız gerekiyor, tartışmamız gerekiyor. Bu kenti yönetirken söz sahibi olmamız gerekiyor. Her kes Van’ın sahipsiz kent olduğunu söylüyor, ama ben buna katılmıyorum. Van hepimizin. Bu doğrultuda hareket edilmesi lazım ancak böyle değişir. Kent konseyinin bir işleyişi var, bir yönetmeliği var. Kent konseyindeki kişiler işleyişi kendilerine göre belirleyebilirler. Demokratik bir sistemdir ama tabi ki iyi işletilmesi gerekiyor.
‘Başka şehirlerin kent lobileri, atanacak valinin belirlenmesinde bile söz sahibi olabiliyor’
Kent lobisi çok önemlidir. Başka şehirlerde o kente nasıl bir valinin gideceğine o kent lobisi karar veriyor. Bu anlamda Ankara’da çok etkili olabiliyorlar. Van’da böylesi bir şey yok. Çünkü, bu ülkede çok ciddi bir Kürt meselesi var. İktidar bunu düşmanlaştırarak kendisini güçlendirmeye çalışıyor. Görüyorsunuz hayvanları bile düşmanlaştırıyorlar. Başka ırktan, etnik kimlikten, kültürden insanlardır. Böyle kendilerini güçlendiriyorlar. Toplumu ayrıştırarak kendilerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. Kent lobisinin güçlü olabilmesi için her kesin bu oyuna gelmemesi gerektiğini düşünüyorum. Bu kentte engelliler de yaşıyor, Kürtler de yaşıyor, Türkler de İranlılar da turist olarak geliyor ve yaşıyor. Yani biz bu kentin bütün bileşenlerini öncelikli olarak kabul etmemiz gerekiyor. Örneğin kentin bir kenarında neden hiç hizmet yok da diğer kenarında hizmet var? Bunların hepsini görmemiz ve farkına varmamız gerekiyor.
Sonuç olarak kent sorunlarının çözülmesi ve güçlü bir kent lobisinin olabilmesi için her kesin, halk ile birlikte ortak akıl çerçevesinde hareket etmesi gerekiyor. Başka bir çıkış noktamız da yoktur.”
Serhat News