6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan Kahramanmaraş depreminin üzerinden bir yıl geçti. Depremin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen ise yaralar henüz sarılamadı. Resmi kayıtlara göre 54 bin 537 kişinin hayatını kaybettiği deprem ise yeniden akıllara depremin asıl nedenlerini ve alınması gereken önlemleri getirdi.
Geçtiğimiz yıl yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremde 11 il ve 14 milyon kişi doğrudan etkilendi. Arama-kurtarma çalışmalarının geç başladığı ve günlerce sürdüğü kentlerde resmi kayıtlara göre 54 bin 537 kişi hayatını kaybetti. Kentlerin ağır hasar aldığı, neredeyse parmakla sayılabilecek kadar yapının ayakta kaldığı depremden sonra şehir planlamaları ve bu konuda alınmayan önlemler büyük tartışmalar yarattı. Bugün depremin birinci yıl dönümünde ise depremden etkilenen kentlerde yaralar tam sarılamazken aynı konular bir kez daha gündeme geldi.
‘Kentler, mühendislik disiplininden uzak inşa ediliyor’
Kentlerin yerleşim ve mimari planları, kuruldukları alanın uygunluğu, deprem risk haritasına uygulanıp uygulanmadığı şeklinde birçok tartışmanın yürütüldüğü sırada yüzümüzü yeniden bu kentlere ve depreme dönerek deprem sürecinde bölgede bulunan Jeofizik Yüksek Mühendisi Ahmet Efe Anaran’la depremi konuştuk. Anaran, depremden sonra gittiği Kahramanmaraş’ta bir hafta kalarak çeşitli gözlemler bulunuyor.
Anaran, deprem bölgesinde bulunduğu sürece dair gözlemlerini aktarırken öncelikle kentlerin mühendislik disiplininden uzak inşa edildiğini belirtti. Anaran, “Bölgedeki en temel sorunun mühendislik disiplininden uzak yer seçimi ve yapı tasarımı olduğunu düşünüyorum. Yapıların yapılacağı yerler gelişi güzel olarak seçilmiş zemin türleri belirlenmemiş ve sınıflaması yapılmayan zeminler üzerine yapılar tasarlanmış. Türkiye, dünyada depremselliği yüksek olan ülkelerden birisidir. Ülkemiz topraklarının % 96’sı deprem tehlikesi ile karşı karşıyadır. Nüfusumuzun % 98’i de deprem riski altında yaşamaktadır. Dolayısıyla bu durum yer seçimi ve yapı tasarımından önce birtakım önlemlerin alınması gerektiği göstermektedir. Sınıfı ne olursa olsun yapılar tasarlanmadan önce zemin ve temel etüt çalışmaları standartlar dahilinde yapılmalı ve ona göre yapıların tasarımına geçilmelidir,” diyor.
‘Önlemler depremden önce alınmalı, depremden sonra değil’
Deprem sırasında ve sonrasından ziyade deprem olmadan önce gerekli önlemlerin alınması gerektiğinin ifade ediyor Anaran, aksi halde deprem sonrasında alınacak önlemlerin pekte bir öneminin olmadığını söylüyor. Yer seçimi doğru olduktan sonra bina inşasının pekte bir önemi olmadığını vurgulayan Anaran, şunları ekliyor: “Özellikle belirtmek isterim ki binaların inşasından önce uygun yer seçiminin yapılması gerekir. Yer seçimi uygun olmadıktan sonra bina inşasının önem arz etme durumu yoktur. Yer seçimi uygun olarak yapıldıktan sonra bina inşası için farklı yapı tasarımları ele alınabilir. Genel olarak son zamanlarda özellikle kamu kurumlarında kullanılan sismik izolatörler son derece etkili sistemlerdir. Ülke genelinde kullanılmaya başlanması ile son derece etkili bir sonuç alınacağını düşünüyorum.”
‘İnsanların yeterli bilgiye sahip olmadığı, çalışmaların yeteri kadar yapılmadığı bir dönem’
Deprem konusunda binalar kadar insanlarında hazırlıksız olduğuna değinen Anaran, bu konuda da alınması gereken önlemler olduğunu söylüyor. Ülkemizin % 98’lik kısmı deprem riski altında olmasına rağmen yeterli bilgilendirmenin yapılmadığını düşünen Anaran, şunları söylüyor:
“Yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğu deprem esnasında ya da sonrasında ne yapması gerektiğini bilmiyor. Her on kişiden maalesef dokuzunun deprem çantası yok. Deprem bu ülkede depremden sonra hatırlanır ve bir daha asla olmayacak gibi unutulur. Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu kabullendikten sonra deprem ile ilgili olarak öncesinde yurttaşları bilgilendirmek, sonrasında ise Jeofizik mühendisliği, Jeoloji mühendisliği ve İnşaat mühendislerinden faydalanmak gerekir.”
Bundan sonraki süreçte kentlerin inşası açısından izlenmesi gereken en önemli yolu anlatan Anaran, bunun yalnızca jeofiziğin işi olmadığını belirterek, “Yapılar tasarlanmadan önce uygun şartlarda yer seçimlerinin yapılması gerektiği ile ilgli olarak jeofizik ve jeoloji mühendisleri sorumluluk alırken sonrasında ise seçilen yer ile ilgili olarak inşaat mühendisleri devreye girmelidir. Zemin ve temel etüt çalışmaları ile jeoloji mühendisleri temel sondajları ile veri toplarken jeofizik mühendisleri ile sismik kırılma çalışmaları, masw çalışmaları, des, mikrotremor yerine göre ert çalışmaları ile veri toplarlar. Jeofizik ve jeoloji mühendisleri topladıkları ve veriler ile ilgili veri işlem ve laboratuvar çalışmalarından sonra zemin ve temel etüt raporu yazıp inşaat mühendislerine bilgi verirler,” diyor.
Serhat News