Çatak İlçesine bağlı 12 mezra Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit tarafından ‘Güvenlik’ gerekçesiyle boşaltılmıştı. Ecevit’in “Hayalim” dediği ve 2000 yılında hayata geçirilen “Köykent” projesi sağlam yapılmaması nedeniyle bir bir yıkılarak yurttaşları mağduriyetle yüz yüze bıraktı.
Van’ın Çatak ilçesine bağlı yaklaşık 12 mezra 1989 yıllarında ‘Güvenlik’ gerekçesiyle Dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in kararıyla boşaltıldı. Yurttaşlar Merkeze ve farklı illere göç etmek zorunda bırakıldı. Ardından Ecevit’in ‘Hayalim’ dediği ve tüm mezralarda yaşayan yurttaşları bir arada tutabilmek için 2000 yılında Konalga köyünde 2+1 konutlar inşa edildi. Koruculuk sisteminden sonra ise yurttaşlar konutlara yerleştirildi. Ancak 2014 yılında Van AFAD tarafından yapılan inceleme sonucunda Konalga Köyü ‘Acil Afet’ bölgesi ilan edildi. Afet bölgesi ilan edilen mezralarda yapılan konutlarda kolonların olmayışı ve kumla inşa edilmesi yaşanacak en ufak doğal afetlere davetiye çıkardı.

Risk nedeniyle konutları terk etmek zorunda kalan yurttaşların ‘Taş evleri’ ise gezi alanlarına dönüştü. Mezralarına geri dönmek isteyen ve yaşam koşullarının iyileştirilmesini talep eden köylüler Serhat News’e konuştu.
‘Konutlar bir gün başımıza yıkılacak’
Bilisava mezrasında yaşayan ve konutlarda yaşamın kendileri için zorlu olduğunu belirten Siyanet Kamaç, 23 yıl önce mezralarından göç ettirildiklerini belirtiyor. Otel misali yaşadıklarını dile getiren Kamaç, “Ben ve eşim mezramızda bulunan ahırı eve dönüştürdük. Köylerimizden zorla çıkartıldık. Elektrik trafolarımızı indirdiler göçmemiz için. Mezrada yaşamak zorundayız. Hayvanlarımızı otlatacak yerimiz sadece mezrada mevcut. Konutlarda günde 1 saat su akıyor. Eskisi gibi mezralarımızda yaşamak istiyoruz. Konutlar bir gün başımıza yıkılacak diye çok korkuyoruz” dedi.

‘İnşaat malzemelerinde yolsuzluk yapıldı’
Büyükşehir Belediyesi’nin Demokratik Bölgeler Partisi’nde (DBP) olduğu süreçlerde belediyede encümen olan Mustafa Gündüz’de mezralarından göç nasibini alanlardan. Gündüz, koruculuk sisteminin hayata geçirildikten sonra yurttaşların köylerine döndüğünü ifade ederek, o dönemde konutların inşasında getirilen malzemelerde yolsuzluk yapıldığını iddia ediyor. Yaklaşık 22 yıldır yurttaşların konutlarda yaşadığını hatırlatan Gündüz, “Konutlar hasarlı yıkık dökük. Burada zamanında çok yolsuzluk yapıldı. Ancak malzeme nereye gitti hiç bilinmiyor” diye kaydediyor.

‘Sadece köy ağası ve muhtarın evi sağlam’
Konutların sağlıklı bir şekilde yapılmadığını ifade eden Gündüz, köylerinde zeminin sağlam olduğunu öne sürüyor. Gündüz, “Tek talebimiz AFAD yetkililerin tekrar köye gelerek incelemelerde bulunması. Orada ne niyetle ‘Afet bölgesi’ ilan edildi bunu öğrenmek istiyoruz. Ağaların, muhtarların yararına bu konutlar inşa edildi. Ağa ve muhtarın evi hariç diğer yurttaşların evleri yıkılmak üzere hatta yarısı yıkıldı. Yetkililerin bu sorunları çözmesini talep ediyoruz” çağrısında bulunuyor.

Köylülerin göçlerden sorumlu tuttuğu Ezdinan Ağası Salih Özbek’e ulaşarak konuya ilişkin bilgi istedik. Özbek, köylüleri kendisinin çıkartmadığını ve devletin köyleri ‘Güvenlik’ gerekçesiyle boşalttığını dile getirdi. Özbek, köylülere ‘Mezralarına geçmek isteyenler müracaatta bulunsunlar’ dediğini ve yeni projeler için ilgili kurumlara başvurduklarının bilgisini verdi.





Serhat News
12 mezra için yapılan konutların zemin , inşaat ve yapım aşamasından sonuna kadar herkesin fikri sorulmuş görüşü alınmış ve köy halkı hem orda çalışmış hem de kalmak için bizzat başvuru yapıp Onay vermişlerdir. Bu proje köylüler tarafından dönemin en iyi projesi olarak benimsenmiştir. Bu bir kişinin tekelinde olabilecek bir durum değildir olamaz da akla mantığa aykırı zaten . Bölgenin zemininden dolayı olan toprak kaymaları sonucunda konutların tamamına yakını zarar görmüş, ayakta kalanlar da köylüler tarafından hayvan barınağı olarak kullanılmıştır. 383 konuttan sadece Ağa ve muhtarın evinin zarar görmediği söylemi tamamen art niyetli ve yalan yanlış bir söylemdir. Ağa ve muhtarın 100 lerce kardeşi, amcası , yeğeni, torunu, aile bireyi mevcut ve hepsinin de konutları köylülerle aynı durumda. Bir doğa olayı olan heyelandan Ağayı ve muhtarı sorumlu tutmak çok gülünç değil mi sizce de ? Böyle bir akıl tutulması olabilir mi? Bu kadar art niyet olabilir mi? Afet bölgesi neden ilan edildi? Bu kararı Ağa veya muhtar mı verir yoksa Devletin kurumları gerekli incelemeler sonucunda mı bu kararı verir? Köyü kimse boşaltıp köylüye çıkın demez ki böyle birşey de yok zaten, köy halkı evlerin yıkılma durumundan zarar görmesin diye devlet tarafından boşaltıldı. Kalkıp Ağa köyü boşalttı diyenler milletin malına canına zarar geldiğinde sorumlusu benim diyebilecekler mi? Kısacası Ağa , ailesi , muhtar ve köylüler dahil herkes köyünü evini toprağını bırakmak istemez fakat bir doğa felaketinden ötürü bölgenin ve evlerin boşaltılmasından dolayı kimse Ağaya ve muhtara ifitira atamaz ! Dürüst olan karakterli olan vicdanlı ve namuslu olan insanlar iftira atmaz. Ve son olarak köyün ve konutların boşaltılmasından sonra Ağa elinden geldiğince kurumları gezerek her zaman köylüler için elinden geleni yaptı nitekim bunun sonucunda şuan Kalecikte TOKİ inşaatı bitmiş ve her köylüye Kalecikte kura ile TOKİ verilecektir. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar demişler , bunların da 2025 e kadar yanmış