Edremit’in Dilkaya Köyü’nde yaşayan Yüzgüleç çifti, sahip oldukları keçileri her gün yıkayarak güne başlıyor. Çift, keçi dışında hayvan beslemiyor ve geçimlerini bu yolla sürdürüyor.
Van’ın Edremit ilçesinin Dilkaya Köyü’nde yaşayan Fehime ve Muhittin Yüzgüleç çifti uzun yıllardır keçi besliyor. Her sabah keçilerini yıkayan Yüzgüleç, onları serinletmek için yıkadığını söylerken, gözlerinin içi gülüyor. Eşi Muhittin Yüzgüleç ise eşinin aslında keçileri çok sevdiği için yıkadığını söylüyor.
Keçilerin sütünden hem yoğurt hem de peynir elde ettiğini söyleyen Yüzgüleç, keçi beslemenin diğer hayvanlara göre biraz daha kolay olduğunu söylüyor. Yüzgüleç, koyunların bakımının daha zahmetli olduğunu belirtirken keçilerin ise özel bir bakım istemediğini belirtiyor.
‘Keçileri her sabah yıkıyorum’
Yüzgüleç, pek kimsenin uygulamadığı bir yöntem deniyor keçileri üzerinde: Onları her gün yıkıyor. Sebebini sorduğumuz da ise havaların sıcak olduğunu, keçilerin serinlemesi için yıkadığını söylüyor. Yüzgüleç, “Sabah 09.00’da yıkayıp salıyorum çayıra. Güneş rahatsız etmesin diye yapıyorum bunu. Böylece serinliyor keçiler” diyor.
Keçilerin iyi otlaması durumunda sütünün fazla olduğunu belirten Yüzgüleç, “4 tane keçim var. Bunların sayısını arttırmayı istiyorum. Aslında 4 tane daha var, ama babamın köyündeler. Henüz onları buraya getirmedim” diye belirtiyor. Yüzgüleç, keçileriyle bir bağ kurmuş. Alışılmışın aksine keçi beslemeyi sevdiğini söyleyen Yüzgüleç, “Köydeyiz, keçi beslemek de güzel ve rahat. Köyde yapacak başka bir şey de yok zaten” diyor.
İki kızı olan Yüzgüleç, onların üniversite okuduğunu söylüyor. Onların yanına gitmeyi düşünüp düşünmediğini sorduğumuzda, öyle bir niyetinin hiç olmadığını, köyünü terk edemeyeceğini söylüyor. Eşinin de emekli olduğunu böylece geçinebildiklerini de ekliyor. Keçi beslemenin elbette bir zorluğu olduğunu fakat karşılığı da olduğunu söyleyen Yüzgüleç, “Ekonomik olarak katkısı var. Bu da iyi bizim için tabii ki” diye kaydediyor.
‘110 yıl önce bu köye geldik’
Muhittin Yüzgüleç, 110 yıl önce dedelerinin bu köye geldiğini söylüyor. Dedelerinin Rusya’dan geldiğini söyleyen Yüzgüleç, Dilkaya Köyü’nde doğduğunu söylüyor. Ailenin yarısının İstanbul’a göç ettiğini söyleyen Yüzgüleç, daha önce koyun beslediklerini ama uzun zamandır sadece keçi beslediklerini söylüyor.
Köylülerin büyük kısmının koyunlarını satarak sandal aldıklarını ve balıkçılığa başladıklarını, genç olanların ise inşaatlarda çalışmak üzere İstanbul gibi kentlere gittiklerini belirtiyor. Yüzgüleç, çocukları gittikten sonra eşi Fehime ile beraber köyde günlerini geçirdiklerini söylüyor.
‘Eşim keçileri seviyor’
Koyunların bir getirisi olmadığını söyleyen Yüzgüleç, keçilerin çok daha zahmetsiz ve verimli olduğunu söylüyor. Keçilerinin sayısının az olması sebebi ile pek fazla kazanç elde edemediklerini söyleyen Yüzgüleç, “Kendimiz için de peynir yapıyoruz. Kimi zaman da satıyoruz. Bazen süt satıyoruz. Ne kadar çok hayvanın olursa o kadar çok satış yapabilirsin. Talep var elbette, ama bizim keçilerimizin sayısı az. Daha önce hem ineklerimiz hem de keçilerimiz vardı. Bunlardan elde ettiğimiz sütü, peyniri satarak iyi bir gelir elde ediyorduk. Çocuklarımızı okutuyorduk, ama şimdi sayı az” diyor.
“Ben köyümü terk etmem. Kışın da kalıyorum” diyen Yüzgüleç de eşi gibi köyünü sevdiğini söylüyor. Keçileri neden yıkadıklarını sorduğumuz da, eşinin keçilerini sevdiğini söylüyor gülümseyerek. Daha önce keçi yıkamak gibi bir şeyle kendisinin de karşılaşmadığını söylerken eşine bakıyor gülümseyerek ve ekliyor: “Ama temiz olmak iyidir. Keçilere iyi bakıyor eşim. Bu iyi bir şey tabii ki.”
Serhat News
1
