Gayane Gevorgyan Temmuz 2015’te döndüğü Van’da Müslüman olan bazı dostlarıyla birlikte dernek kurmak için çalışmalarını hızlandırdı. Gevorgyan amaçlarının halklar arasındaki bağı geliştirmek olduğunu söyledi.
Gevaşlı ailesi 1915’te Ermenistan’a sığınan Gayane Gevorgyan tam 100 yıl sonra Temmuz 2015’te Van’ın Edremit ilçesine yerleşti. 1915’ten günümüze kadar Van’da yerleşip ev satın alan ilk Ermeni olan Gevorgyan, şimdi de kentte kuracakları bir derneğe öncülük ediyor. Van’da Müslüman olan bazı dostlarıyla birlikte dernek çalışmalarını yürüten Gevorgyan, amaçlarının turizm çalışmalarıyla halklar arasındaki bağı geliştirmek olarak anlatıyor.
‘Her şey hazır sadece başvuru kaldı’
2015 yılından bu yana Van’da yaşadığına dikkat çeken Gevorgyan, bundan sonraki yaşamı da Van’da geçireceğine dikkat çekiyor. Van’ı çok sevdiğini ve kısa sürede çocuklarını da kentte getireceği de dile getiren Gevorgyan, “Ben dernek kurmak için hep düşünüyordum. Daha önce İstanbul’da düşünüyordum, ama şimdi Van’a yerleştim ve dernek çalışmalarına bir aydır başladık. Tüzüğü hazırladık. Kısa sürede derneği kurmak için gerekli başvuruları yapacağız” dedi.
‘Halk benim yanımda’
Ermeni, Türk, Kürt bütün dünya halkları için dernek kurmak istediğini dile getiren Gevorgyan, Ermeni kültürünü yaşatmak istediğinin altını çizdi. Dernek çalışmasında yalnız olmadığını destek verenlerin çok olduğunu kaydeden Gevorgyan, “Halk benim yanımdadır. Mardin, Diyarbakır, Muş gibi yerlerden birçok destek aldım derneğin açılması noktasında. Bu destekler beni çok mutlu ediyor. Ermeni kültürünü burada yaşatmak istiyorum. Tabi ki yalnız başına hiçbir şey olmaz. Bana yardımcı Muazzez hanım başta olmak üzere çok insan var. Bana yardım ederek güç veriyorlar. Başlarda yalnız başıma nasıl yaparım diye çok düşündüm ama destekler artınca yola devam ettim” dedi.
‘Van benim namusumdur elimden geleni yapacağım’
Edremit Kız Kulesi’nin karşısında bulunan kilisenin 2007 yılında yapıldığını anımsatan Gevorgyan, “En son kiliseyi gördüğümde çok kötü durumdaydı. Edremit Belediye Başkanı İsmail Sayan’a restorasyonu için başvuru yaptık. Restorasyonu yapıldı ancak birçok şey eksik bırakılmış. Kilisinin etrafı çöplükten geçilmiyor. Bir bekçi verilmesini talep etsek de verilmedi. Bu yıl Van’a çok fazla turist geldi. Kiliseye girmek istemediler ‘başımıza yıkılacak’ dediler. Harabeye dönmüş tüm tarihi yerlerin tadilatını yapmayı planlıyoruz. Van iyi-kötü benim namusumdur ve bunun için elimden geleni yapacağım” diye vurguladı.
‘Kiliseler için herhangi bir bakım yapılmıyor’
Camiler için yapılan bakımın aynı şekilde kiliseler için yapılmadığına dikkat çeken Gevorgyan, Van ve ilçelerinde bulunan birçok kiliseyi gezdiğini ve karşılaştığı her kilisenin ya hayvanlar için kullanıldığını ya da bahçe olarak kullanıldığına tanıklık ettiğini söyledi. Gevorgyan, “Tarihi yerler ne kadar tamir edilir ve bakımı yapılırsa o kadar turist çeker, ticareti canlanır. Yapılan ayrımcılık çok günah. Gelip bana ‘Gayana hanım ordasın görmüyor musun köy yolunun üzerinde kilise var. İnek bağladılar sen neden müdahale etmiyorsun?’ diye soruyorlar. Benim gücüm yetmez ki ben nasıl kaldırabilirim günah değil mi?” diyerek tepkisini dile getirdi.
‘Dernek sayesinde kente gelen turist sayısı artacak’
Van esnafının yaşadığı krize de dikkat çeken Gevorgyan, tüm esnafların Van’a sahip çıkması gerektiğini ve böylece kente gelen turist sayısının daha fazla olacağının altını çizdi. Dernek için tüm çalışmalarının tamam olduğunu kaydeden Gevorgyan, “Dernek demek birleşmek, paylaşmak demek. Yeni başvuruyu 7 kişi olarak yapacağız. Tüm evraklarımız hazır. Bu dernek sayesinde kente gelen turist sayısı da artacak. Asla Ermeni, Türk, Kürt ayrımı olmayacak” diye vurguladı.
Van Gevaşlı Müslüman kadın Muazzez Özen de, Van’a nasıl bir katkı sunması gerektiği noktasında çok düşündüğünü kaydediyor. Özen, “Van çok güzel bir memleket dışarı gidecek olan Ermeni turistlerin Van’a gelmesini istiyoruz. Bu dernek kapsamında Van’a turist getireceğiz ve katkı sağlıyacağız” diye kaydediyor.
‘Bir Caminin içi ahır olarak kullanılsa dünyayı yıkarız’
Ermeni, Türk, Kürt ayrımı yapmayacaklarının altını çizen Özen sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “İnsan insandır, rengi, ırkı fark etmez. Kimsenin bana tepki vereceğini zannetmiyorum. İnsanın yaptığı işten mutlu olması gerek ve en önemli şey budur. Yaptığım toplumsal çalışmaya saygı duymak zorundalar ve bekleyecekler. Restorasyon çalışmalarını yapacağız. Gayana hanımın dediği gibi Altınsaç köyüne gittiğimde bir kilisenin içine ahır yaptıklarına tanıklık ettim. Çok kötü bir durum. Yani düşünün empati kurun bir caminin içi öyle olsaydı biz dünyayı yıkardık. Ama kilise diye hiçbirimizin sesi çıkmıyor. Ha kilise ha cami bizim ibadetimiz cami onların kilise arada hiçbir fark yok ikimizde Allah’a gidiyoruz.”
Serhat News