Genç Ressam Yusuf Özdemir, ölüm ve günah kavramlarını işlediği üçüncü kişisel sergisiyle sanatseverlerle buluştu. Toranj Sanat Merkezi’nde düzenlenen sergi 7 Ekim’e kadar ziyaretçilerini bekliyor.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Resim Bölümünden mezun Ressam Yusuf Özdemir, çocukluğundan beri resim sanatına ilgi duyuyor. Başlarda profesyonel bir yardım almayan Özdemir, üniversite yıllarında tercihini sanattan yana kullanıyor. Bugüne kadar iki sergi düzenleyen ve resim alanında eğitimler veren Özdemir, sergisinde üniversitede de en sevdiği teknik olan yağlı boya ile yaptığı resimleri sergiliyor.
Son üç yılda yaptığı eserleri sergilediği sergi ile ilgili ise şunları dile getiriyor: “Sanat Tarihi’nde ölüm ve günah kavramlarının çokça işlendiğini görüyoruz. ‘Memento Mori’ yani ölümü hatırla kavramıyla Rönesans ve Barok dönemde çok sık karşılaşıyoruz. İslam dininde de birçok hadis ölümü hatırlamamız üzerine nasihatler veriyor bize. Bende resimlerimde bir nasihat veriyorum ama bu nasihat öncelikle kendim için. Zaten resimlerimi de kendim için yapıyorum ve üzerine alınan da alınsın diyorum. Bu ölümü hatırlama düşüncesi bizi kibirden, kıskançlıktan, kötü işler yapmaktan, kötü işleri sevmekten alıkoyuyor.”
‘Kuraklık’ sergisine hazırlık
Çoğunlukla seçtiği konularla ilgili eleştirilere maruz kaldığını belirten Özdemir, “Karamsar ve sıkıcı konular seçtiğimi söylüyorlar. Bende keyifli çalışmalar yapmak istiyorum ama resim de sadece göze hitap eden görseller değiller. Bir yandan insanları da düşündürmesi gerekiyor. Bende bu yüzden insanları biraz düşündürecek işlerle uğraşmak istiyorum. Şu anda bir sonraki sergim için çalışıyorum ve konusunu ‘kuraklık’ olarak belirledim” diyor.
Sergisinde ölümle birlikte ölümden sonrasına ait resimlere de yer veren Özdemir, sergisini gezen herkesin bugün ne yaptığını sorgulamasını istediğini söylüyor. Sanat tarihindeki ustalardan etkilendiğini belirten Özdemir en sevdiği ve etkilendiği ressamın Francisco Goya olduğunu ifade ediyor.
‘Çok yetenekli gençler var’
Van’da son yıllarda sanat alanında bir gelişme gördüğünü aktaran Özdemir, “Van’da yeni açılan sanat galerileri resim sanatı oldukça etkiledi. Öğrencilerini getiriyorlar ve merak ettikleri şeyleri soruyorlar. Van’da çok yetenekli gençler de var. Gerçekten tanıdığımız zaman görüyoruz. Hepsinin de ayrı özellikleri var ve karakterlerini de bu işe yansıtıyorlar” diye kaydediyor.
Ressamın kaleminden:
Yaşamın alışageldiğimiz akışının çok değiştiği bir dönemden geçiyoruz… Sabahları alarmın çalmasına gerek yok çoğu insan için… Uykumuz, güneşin doğuşunu bekleyebiliyor… Rutin işlerimizden, alışkanlıklarımızdan, ilişkilerimizden gitgide uzaklaşıyoruz… Pek sorgulamadan içine yerleştiğimiz kalıplarımızdan çıkmak zorunda kalmamızın bence olumlu yanları da var… Yeni gerçeklere uyanıyoruz! Yaşamımızdaki öncelik sıralamasını gözden geçirmemiz, önemsemediğimiz ya da ertelediğimiz pek çok şeyin aslında yaşamın en derin anlamlarını barındırdığını fark etmemiz gibi… Canımızın; bedenimize nereden nasıl gireceğini bilemediğimiz için etrafa dokunurken bizi şekilden şekle sokan bir virüsün insafına kalması gibi… Her an o insaftan mahrum kalmamızın çok mümkün olması gibi… Modern hayatta ölümü düşünmekten, ölüm hakkında konuşmaktan hoşlanmıyoruz. Popüler kültür bize sonsuza kadar genç kalabileceğimiz, hayatımızın neredeyse hiç bitmeyeceği yalanını pompalıyor. Yaratılan bu mitos, ölüm üzerine tefekkürü fazla iç karartıcı, fazla demode ve fevkalade gereksiz buluyor. Oysa 20. Yüzyıla dek ölüm üzerine düşünmek, iyi, anlamlı ve erdemli bir yaşam sürmek için bir motivasyon aracı olarak görülürdü. Roma İmparatoru ve Stoacı filozof Marcus Aurelis şöyle der; “Yapacağın, söyleyeceğin ya da niyet edeceğin her şeyin, ölmekte olan bir kişininki gibi olmasına izin ver.” Yani içten, duyarlı, kibir ve hırstan arınmış…
KAMERA-MONTAJ: Dildar Güler
Serhat News
[…] krizin derinleştiği Van sokakların da isyan sesleri yükseliyor. Sabah evden çıktıktan sonra akşama kadar aç ve susuz […]