ÖZEL HABER / Zelal Sahidenur Sari
Tiyatromuz Yaşasın inisiyatifi, pandemi süreci ve sonrasında tiyatrocuların yaşadığı sıkıntıları Serhat News’e anlattı.
Bir imza kampanyası olarak yola çıktıktan sonra inisiyatife dönüşme kararı alan Tiyatromuz Yaşasın inisiyatifi, tiyatrocuların yaşadığı sıkıntıları ve taleplerini her mecrada dile getiriyor. Türkiye’de ki özel tiyatroların çoğunluğunun içinde bulunduğu Tiyatromuz Yaşasın inisiyatifinde, Van’da bulunan dokuz özel tiyatroda yer alıyor.
Van’daki tiyatroların inisiyatife nasıl katıldıklarını ve bu süreçte yaşanılanları anlatan Tiyatromuz Yaşasın inisiyatifi YK üyesi Fatih Taşdemir, şunları söylüyor:
“Bizim inisiyatife dâhil olma sürecimiz, ‘bir imza kampanyamız var bize destek olur musunuz’ sorusuyla başladı. Bizde Van’daki diğer tiyatrolara aynı soruyu sorduk ve destekleyen 9 tiyatroyla inisiyatif içindeki yerimizi aldık. Bu inisiyatife dâhil olduğumuzu bir basın açıklamasıyla duyurduk. Sonrasında Doğu Anadolu bölgesinde ulaşabildiğimiz bütün tiyatrolarla bir toplantı yaparak bölgesel sorunlarımızı paylaştık ve öneriler sunduk. Ama pandemiden bu yana, bölgedeki özel tiyatrolarda neredeyse oyun oynanmadı. Yani hem kapanma süreçleri oldu, oyunların hazırlık süreçleri olmadı, oyun provası yapmaya başlayan gruplar provalarını bitiremediler ya da bitirdikten sonra oyunlarını sergileyemediler ve böyle bir sekteye uğradı. Maddi sorunları Türkiye’den bağımsız söylemek yanlış olur çünkü bir işi yapmadığınız zaman para kazanamıyorsunuz, para kazanamayınca maddi sıkıntı yaşıyorsunuz yani çok normal bir şey. Sahne kullanımıyla ilgili devlet tiyatrosunda bu süreçte bir sorun olmadı hatta kiralarda da indirime gidildi ama şu anda bakanlığa proje sunan tiyatrolar oynadıkları için çok fazlada boş alan yok ve yarı kapasiteyle seyirci alınması işimizi zorlaştırıyor. Van’da ki durum Türkiye’ye göre daha kötü değil aslında, burada profesyonel anlamda tiyatro yapan çok az yer var. Tiyatroların mesleki yeterlilik kurumuyla görüşmeleri, tiyatro alanında bunun yasalaşması profesyonellik anlamında bizim için de önemli. Çünkü biz yıllarca burada aynı oyunu beş farklı ekipten izledik. Sanki Türkiye’de başka text yok, tek bir oyun var ve bütün gruplar o oyunu oynadı. Bu ve benzeri durumların önüne geçebilmek için daha iyi ve kaliteli işler yapmamız için bu profesyonelliğe ihtiyacımız var,”
Tiyatromuz Yaşasın inisiyatifinin ortaya çıkışını ve tiyatrocuların içinde bulunduğu durumu, “Bu süreçte şunu fark ettim ki bugüne kadar bizimle ilgili hiçbir şey düşünülmemiş,” diyerek ifade eden Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi YK üyesi ve tiyatro emekçisi Gizem Duman Şeşen, Serhat News’in sorularını şöyle yanıtlıyor:
“Tiyatromuz Yaşasın” inisiyatifi nasıl ortaya çıktı ve neden dernekleşme yoluna gitmedi?
14 Mart’ta pandeminin ilan edilmesiyle birlikte biz Kadıköy’de sahne alan, mekânı olan ve olmayan tiyatrolar olarak bir araya gelerek Kadıköy Tiyatroları Platformu’nu kurduk. Bu platformda çeşitli çalışmalar yürüttük. Sonrasında Kadıköy Tiyatroları Platformu adını kullanmadan 27 maddelik “Tiyatromuz Yaşasın” imza kampanyasını yaptık ve sadece tiyatro emekçilerinden oluşan iki bin imzayla bu kampanyayı kamuya açtık. İmza kampanyası kamuya açıldıktan sonra ülkedeki oyuncuların, seyircilerin ve yurt dışında yaşayan tiyatro severlerin içinde bulunduğu 34 bin civarında imza topladık. Ve biz bütün bileşenleriyle bu kampanyayı inisiyatif olarak sürdürme kararı aldık. Zaten halihazırda tüzel olan tiyatro dernekleri, sendikalar, kooperatifler ve atıl olmakla birlikte Ankara’da var olan bir meslek birliği var. Şu an ulusal tabanda tüzel kişiliği olmayan ve olmayı da reddeden tek çatı ve yapı olarak devam ediyoruz. Tüzel bir kişiliğe sahip olmamak bizim açımızdan hiçbir şeye engel olmadı aksine çok daha güçlüyüz yine her toplantıda varız her kararda bizimde söz hakkımız var.
Pandemi döneminde “Tiyatromuz Yaşasın” inisiyatifi olarak sunduğunuz talepleriniz karşılandı mı?
Biz o talepleri bir can havliyle yazdık. Can havliyle yazınca da su faturasını bakandan ister bir pozisyonda olduk. Yani ilk toplantılar böyle talihsizdi ama sonrasında her şeyi öğrendik. Mesela taleplerimizde sigorta primlerinin ödenmesi yer alıyordu. Oysa bunun karşılanması için öncelikle meslek tanımı gerekiyor. Diğer taleplerimize gelince öyle acayip bir şey istemedik aslında hepsi hayatta kalma koşullarımızdı ve o maddeleri yazarken hayatta kalmak istiyorduk. Ve bu süreçte şunu fark ettim bugüne kadar bizimle ilgili hiçbir şey düşünülmemiş. Kimse çıkıp da şu ülkenin sanatçıları için bir şeyler yapalım dememiş. Biz bu süreçte meslek tanımlarıyla ilgili önemli bir sürece girdik. Hem mesleğin yeterliliği hem de mesleğin standartlıyla ilgili. Ancak bu tanımlamaların yapılmasıyla mesleğimizle ilgili ayrıcalıklar elde edeceğiz.
Pandemi sürecinde, bakanlığın, özel tiyatrolara eşit ödeneklerle destek vermesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu, ünlü tiyatrolar için bir sıkıntı; ‘ne münasebet biz herkesle aynı parayı alamayız,’ yoksa bence onun dışında, pandemide böyle olması gerekiyordu. Sonrasını konuşalım tabii ki, seneye farklı olmalı bu ama pandemide herkes eşit destek almalıydı, o yüzden ben destekliyorum.
Tiyatrolar kapalı olmasa da her yer kapalıydı. Bu süreçte seyirciyle iletişimi nasıl sağladınız?
Seyirciyle iletişim konusu bizim için de bir tartışma konusu oldu. Burada kişisel bir şey söyleyeceğim benim sahnem varken sürekli seanslarını değiştirerek oyunlar oynardık ve o süreçte hiçbir sorun yaşamazdık. Ama seyircinin alışık olduğu bir saat düzeninin olduğu da bir gerçek. Fakat buna rağmen bazı tiyatrolar bu alışkanlığa ve yasaklara direnerek kısıtlamalara göre seans saatlerini belirledi. Burada ki en büyük sorun seyirciyle buluşmak değildi onlar için tedbirler alınmıştı ama oyuncular için aynı durum söz konusu değildi, provalar ve sahnede herkes sürekli yan yana olmak, toplu taşıma kullanmak zorundaydı. Bu yüzden herkes tedirgindi.
Online sahne, tiyatro ve seyirci arasındaki bağı kopardı mı?
Pandemiden önce online bilet satışları çok düşüktü. Fakat pandemide anormal sayılarda biletler alındı ve bu süreçte seyirci bizi tamamen destekledi. Hatta bazı tiyatroları kalkındıracak ya da en azından sıkıntısının bir kısmını çözecek kadar bilet satabilen tiyatro ekipleri de oldu. Aslında biz dijital sahneye yabancı değiliz ama bu sene ilk defa böyle bir şey yapılıyor gibi karşılandı. Online sahne bizim için çaresizlikten doğan bir durumdu. Yıllarca TRT arşivlerinde devlet tiyatrosunun oyunlarını, “Bir Demet Tiyatro” örneğini seyrettik. Mesela şu an orta oyuncular oyun arşivlerini açmasaydılar biz o oyunları bugün izleyemezdik. Ben tiyatroların arşivlerini bu şekilde paylaşmalarını destekliyorum. Bir tiyatronun arşivini bu şekilde paylaşmasını müthiş derecede destekliyorum. Ama pandemiden sonra oyunlar online sahnede değil canlı sahnede oynanmalı, bence seyirci de böyle ister.
Tiyatroların vergi borçlarının son durumu nedir? Pandemi sürecinde vergi borçlarıyla ilgili ne gibi bir değişiklik oldu?
Vergi borcunuz varsa hiçbir kurumdan para alamıyorsunuz. Örneğin bir kamu kuruşuyla bir iş yapmak istediğinizde öncelikle vergi borcu yoktur yazısı isterler. Fakat bu yazı borç olmadığını değil ne kadar borç olduğunu belirten bir yazıdır. Vergi konusu ise özel tiyatroların şirket kurup ya Esnaf ve Sanatkârlar Odalar Birliği’ne ya da Ticaret ve Sanayi Odası’na bağlı çalışmasından kaynaklanıyor. Normalde 2 bin 800 TL ve altında vergi borcu olanlar herhangi bir kamu kuruluşuna iş ortaklığı için başvurabiliyordu fakat Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü vergi sınırını 5 bin TL ve altına çekti. Bu sınır altında borcu olanlar bir kamu kuruluşuna başvuru yapabildi fakat bu sınır üzerinde vergi borçları olanlar yapılandırmak zorunda kaldı. Biz bu vergi sınırının pandemide kalkmasını istedik fakat kalkmadı. Bu süreçte KDV indirimine giden hizmetler arasında bizde vardık ve faaliyetlerimizin KDV’si %18’den %8’e düşürüldü. Etkinliklerin giriş ücretlerinde ise KDV %8’den, %1’e düşürüldü. Fakat biz bu süreçte bilet satmadık. Yani vergi borçları her koşulda tiyatroların başına bela…
Tiyatroların meslek birliği olmamasının nedenleri nelerdir?
Tiyatrocuların meslek birliği olamıyor. Çünkü meslek birliğinin koşullarının karşılığında biz yokuz. Meslek birliği ölçülebilir telif haklarının olduğu meslekler için geçerlidir. Aslında meslek birliği akçeli birlik demektir, ortada akçe varsa bu akçenin toplamının üyelere dağılımıdır. Bizde öyle bir durum yok. Zaten telif haklarının sitesinde de kimlerin meslek birliği olabileceği, kimlerin olamayacağı açıkça ifade ediliyor.
Türkiye’de tiyatro oyunlarının telif haklarıyla ilgili sorunlar çözülebildi mi? Son durum nedir?
Türkiye’de hiçbir sanatçı telif hakkını bilmiyor. Başkaları çocuklarına miras olarak maddi şeyler bırakırken, bizde sanat eserlerimizi bırakıyoruz. Bu anlamda pandemi süreci iyi bir bahane oldu ve çoğunluk telif hakkının ne olduğunu öğrendi ve bilmeyenlerinde öğrenmesi gerekiyor. Bir oyunun telif hakkı ise öyle yirmi, otuz lirayla söz edebileceğimiz bir şey değil. Tiyatro oyunları bir ekip işidir ve telif hakkının da ona göre belirlenmesi gerekir. Türkiye’de bugüne kadar hiçbir oyuncu telif hakkı almadı ve telif hakkı sadece bir tiyatro oyunu çalındığında düşük meblağlarla çözülebilecek bir sorun olarak kaldı. Hatta canlı performansın telif hakkı nasıl çözülebilecek henüz kimsenin bir fikri yok.
Yeni bir kapanmaya hazırlıklı mısınız?
Yeni bir kapanmaya hazırlıklı değiliz. Zaten kapanma olmasa bile bugün toparlanmamız için en az iki yıl var. Kültür ve Turizm Bakanı da bunun farkında. Çünkü bir araya geldiğimiz bütün toplantılarda bunu söylüyoruz. Ve tiyatrolar için oluşturulan pandemi destek paketinin de devam etmesini istiyoruz. Bu arada tiyatro yasasını oluşturabilmek için önemli adımlar attık. Yılsonuna doğru meslek yasamız oluşursa eğer taleplerimizi daha rahat ve net olarak ifade edebiliriz. Yasaya gittikten sonra zaten herkesin koruma alanlarını, mekân tanımlarını, meslek tanımlarını yaptıktan sonra belki bir takım kamu kaynakları ortak kullanır bir hale gelir. Yasayla ancak bunları koruyabiliriz.
Serhat News
(TYK)