‘Göçmen Kadınlar Anlatıyor’ video-haber dizisi Türkiye’nin sınır kentlerinden biri olan Van’da yaşayan göçmen kadınların göç gibi zorlu bir yolda ve hiç bilmedikleri bir kentte nasıl yaşadıklarına ışık tutuyor. Projenin yürütücüsü Gazeteci Şenol Bali, “Temel hareket noktamız, temel kaygımız göçmenlerin yaşadığı trajediye işaret etmek, orayı görünür kılmak temeli içerisinde onlara hem kişisel hem kolektif bir fayda sağlamaktı. Bütün haber bakış açımızı bunun üzerinden kurduk” diyor.
‘Göçmen Kadınlar Anlatıyor’ video haber dizisi geçtiğimiz Ocak ayında yayın hayatına başladı. Bu çalışma toplumda dezavantajlı grup olarak sayılan göçmen kadınların hem kendi ülkelerinde hem göç yollarında hem de Van’da yaşadıklarını gün yüzüne çıkarmaya çalışıyor. Her bölümünde farklı bir göçmen kadın hikayesinin işlendiği video-haber dizisi adeta bir belgesel tadında. Bali, bu çalışmayla birlikte göçmenlerin yaşadıklarını anlatabileceği bir mecra olmasının yanı sıra Türkiye’de göçmenlere karşı geliştirilen nefret diline karşı bir uzlaşma zemini oluşmasına katkı sağladıklarını aktarıyor. Şu ana kadar 3 bölümü yayınlanan video-haber dizisi, 18 ayrı göçmen kadının hikayesine değinecek.
Göçmenleri zorunlu rotası: Van
Van uzun yıllardır göçmenler için zorunlu göç rotalarından biri. Van-İran sınır hattında zaman zaman tekil zaman zamanda 2018 ve 2021 yılları arasında olduğu gibi kitlesel göçler yaşanıyor. Çoğunlukla İran, Afganistan, Pakistan ve Bangladeş’ten gelen göçmenler bazen burada birkaç gün bazen birkaç yıl kalabiliyor. Van’ın Çaldıran, Özalp, Saray ve Başkale ilçeleri ve bütün köyleri göçmenlere sayısız rota imkânı sunuyor. Fakat bu rotalardan günlük kaç göçmenin giriş yaptığı ise bilinmiyor. Geçmiş yıllara oranla daha da kötüleşen kayıt altına alma sistemi şimdilerde direk sınır hattından yapılan geri itmelerle daha da zorlaşıyor.
Öte yandan Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nin Van’daki saha ofisi uzun bir süredir kısıtlı personelle çalışırken 2018 yılının Eylül ayında sığınmacıların kayıt ve statülerini belirleme işlemlerinin tamamen Göç İdaresi Başkanlığı’na devredilmesiyle BM ofisi başvuruları almayı sonlandırdı. Böylelikle bir takip mekanizmasının ortadan kalktığı ve kayıtların tek elden tutulduğu bir sistemde 2017-2018 yıllarının yanı sıra 2021’de medyaya yansıyan boyutuyla da söylemek gerekirse sınırdan en yoğun girişlerin bu dönemde olduğunu söylemek çokta yanlış sayılmaz.
Göçmen kaçakçılığı bir finans kaynağı haline geldi
Son yıllarda artan göç hareketliliği ile birlikte göçmen kaçakçılığı bir finans kaynağı haline geldi. Bu durum, kaçakçı gruplarının artmasına ve kaçakçılık yaşının düşmesine neden oldu. Kaçakçı gruplarının artışıyla birlikte kaçakçılar, birbirlerinin grubundaki göçmenleri alıkoyarak ya kaçakçısından ya da ailelerinden fidye istemeye başladı. Bunun yanı sıra devlet Van-İran sınır hattından göçmen girişlerinin engellenmesi amacıyla çeşitli güvenlik önlemleri oluşturdu. Fakat bu önlemlerde sınırdaki hareketliliği engelleyemedi.
Sınırda yaşanan hareketlilik sırasında Van-İran sınır hattında çalışan Bali, Taliban’ın Afganistan’da başkent Kabil’i ele geçirerek hakimiyet sağlamasının ardından bir belgesel çalışması yapıyor. Bu belgesel çalışmasıyla birlikte göç olgusuyla daha yakından ilgilenmeye başlıyor. Birçok göçmenin ve göçmen kaçakçısının takip ettiği rotaları yerinde takip ederek gerçeklerle bağı kopmayan haberler yapmaya çalışıyor.
Geçeklik bağının devamı
‘Göçmen Kadınlar Anlatıyor’ projesi de bu gerçeklik bağının sürdürülmesi açısından bir devam niteliği taşıyor. Projenin dayandığı ana fikri ise Bali şöyle anlatıyor:
“Göç sorunu Türkiye’nin batısında olduğu kadar doğusunda da bir ‘sorun’. Van, son 30 yıldır Ortadoğu’nun farklı ülkelerinden, Avrupa’ya ya da Batı merkezlerine gitmek isteyen göçmenlerin kullandığı ana rotalardan biri. Yani İran ile olan 294 km’lik sınır hattının neredeyse tamamı birer rota halinde. Ancak bu rota erkeğinden, kadınına, çocuğuna kadar bütün göçmenleri farklı ihlallerle farklı sorunlarla yüz yüze bırakarak bazen ölüm tarlasına bile dönüşebiliyor. Sadece göç yollarında değil kente gelen, kente yerleşen göçmenlerin yaşadığı veya yüz yüze kaldığı sorunlarla ilgilenmeye başladık. Tüm bunları yaparken elbette temel hareket noktamız temel kaygımız göçmenlerin yaşadığı trajediye işaret etmek orayı görünür kılmak temeli içerisinde onlara hem kişisel hem kolektif bir fayda sağlamaktı. Bütün haber bakış açımızı bunun üzerinden kurduk.”
Göçmenlere yönelik dört bir yandan gelişen nefret söylemi
Türkiye’de göçmenlere yönelik bakış açısının her geçen gün daha da olumsuz bir havada ilerlediğini ifade eden Bali, göçmenlerin gelişini doğru bulan insanların yanı sıra siyaset ve siyasi partiler eliyle onlardan nefret eden insanların da olduğunu söylüyor. Bali, seçim yaklaştıkça seçim propagandasının kurgulanacağı alanlardan biri olarak da değerlendiriyor göçmenleri ve göçmen meselesini.
Göçmenlerin hedef gösterilmesinde, itham edilmesinde, onlar için linç kampanyalarının yürütülmesinde siyasiler kadar gazetecilerinde zaman zaman etkili olabildiğini aktaran Bali, “Bazen birçok gazeteci farkında olarak veya olmayarak geliştirilmek istenen nefret söylemine hizmet edebiliyor. Çünkü göçmenler, haberler ve üretilen içeriklerle görünür kılınmaya çalışılırken göçmenlerden yana bir dil kullanılması sebebiyle tam da siyasi dilin siyasi üslubun kullandığı argümanlar üzerinden bir yaklaşım geliştirerek nefret söylemini besleyebiliyor. Dolayısıyla gazetecilerin bu konuda biraz daha hassas olması ve sırf insan haklarını önceleyen bir bakış açısı geliştirmesi gerekiyor. En nihayetinde bu insanlar buraya turistik gezi için gelmiyorlar. Anlaşılabilir bazı sebeplerden dolayı geliyorlar istisnaları olsa bile” diyor.
Göç yolları kadınlar için daha da zor
Çalışmanın Van’da yürütülmesinin en temel sebebinin Van’ın, göçmenlerin uğradığı ilk merkez olması sebebiyle biraz daha karakteristik bir yer olduğunu düşünmelerinden kaynaklanıyor. Türkiye’de göçmenlerin kendini anlatabileceği bir mecranın eksikliğinin olduğunu ve buna yönelik bir adım atmak istediklerini aktarıyor Bali.
‘Projede kadın göçmenlerin hikayesine yer vermek istedik’
Bu çalışmada özel kadın hikayelerinin işlenmesi, onlara söz hakkı tanınmasını ise şöyle açıklıyor Bali: “Projemizde kadın göçmenlerin hikayelerine yer vermek istedik. Çünkü erkekler çalışmak zorunda olduklarından dolayı kadınlara göre daha çok sosyalleşiyor ve dili daha erken öğreniyorlar. Ayrıca sosyal ilişkilere de daha kolay entegre oluyorlar. Fakat kadınlar için durum aynı değil. Gözlemlerimiz dahilinde özellikle Afgan kadınların hem geleneksel kodlarından ötürü hem de İslami tedrisatın verdiği bir yaklaşımla daha izole bir hayat daha asosyal bir hayat sürdüğü sonucuna vardık. Ve bu insanların kendilerini ifade edebilecekleri bir mecra ihtiyacı oluşturmaya çalıştık.”
‘Onlar anlatmalı, bizde bilmeliyiz’
Bali, her bölümde farklı tipolojiden farklı özelliklere sahip ve farklı yerlerden gelen kadınların hikayelerini konu alarak, göçün insan hayatında yarattığı tahribatlara ve olumsuzluklara değindikleri açıklıyor. Aynı zamanda kadınların kendi hikayelerini anlatması kadar bizim de bunları bilmemizin önemine değinen Bali, “Uzun yıllardır bir göç rotası olmasına rağmen diğer illere oranla Van, göçmenleri oldukça sahiplenen bir noktada. Bugüne kadar herhangi bir olumsuz reflekste oluşmuş değil. Lokal olarak destekte sağlıyorlar. Zamanla bu durum nasıl değişir bilemiyoruz tabii fakat biz göçmenler ve burada yaşayan insanlar arasındaki uçurumu az da olsa kapatmaya aralarındaki temasın bir bağa evrilebileceği bir zemin oluşturmaya hizmet etmeye çalışacağız. Görüştüğümüz bazı göçmenler de hem gidecek bir yerleri olmamasından kaynaklı hem de buradaki insanlarla kurdukları bağlardan dolayı Van’dan ayrılmak istemediğini belirtiyor” diyor.
Serhat News