Memleket iyice ayrıştı. İnananlar/inanmayanlar, iktidar yanlıları/karşıtları diye başlayan soğanlı/soğansız menemene kadar uzanan bir dolu ayrışmalar gün geçtikçe sertleşiyor. Güçlendiğini düşünen iktidar yanlıları bu seçim sonrası gücünü insan haklarını yok sayarak kullanmayı meşru görmeye başladı.
Bunun en açık örneği -neyse ki kamera kayıtları olan- gazeteci Sinan Aygül’e AKPli belediye başkanı korumaları ve polisin fail olduğu saldırıdır.
Tatvan Belediyesinde yapılan uygulama ve ihlallerin üzerine giden Sinan Aygül sokakta yürürken birden korumalar tarafından polis nezaretinde olaya müdahale etmek isteyen vatandaşların da engellenmesi suretiyle saldırıya uğruyor. Ciddi fiziksel ve ruhsal hasar alan Sinan Aygül’e bunu yapan korumalar cezaevinde polis ise açığa alındı. Şaibe olduğu iddia edilen ihale de iptal edildi. Olay yargıya taşınmış durumda.
Hemen ardından Van VASKİ müdürü vatandaş ve vatandaşın temsilcisi Muhtara makamında bizatihi kendisi ve korumaları ile saldırıyor. Muhtar ve vatandaş ise yaşamın en temel ihtiyacı olan su sorunlarını müdüre iletmek için oraya gidiyorlar. Orada seyreden olaylar neyse ki kameraya çekiliyor. Karakola şikâyetler yapılıyor. Mağdurlar çifte mağduriyetleri ile karakollarda ifade veriyorlar ve olay yargıya taşınacak.
Bu olaylar olurken Van Kültür Müdürünün müdür yardımcısı bir kadına kapalı kapılar ardında mobbing uyguladığı ve darp ettiği iddia ediliyor. İddia ediliyor diyorum çünkü yukarıdaki olaylarda olduğu gibi bir kamera kaydı maalesef yok. Kadının beyanı, darp raporu ve iş yerinden çıkarken aksayarak çıktığını gösteren bir kamera kaydı var. Kadınlara yapılan ihlallerde daha “dikkatli” olunuyor benim anladığım. Ayrıca fail olduğu iddia edilen kişi kendisine bir erkek taraftar bulmuş zaten. Kentin tanınan simaları müdürün iyiliğine, kadının iftira attığına, olayın komplo olduğuna dair söylemlerde bulunuyorlar sosyal medyada. Hatta iddia edilen darp ve mobbing olayının siyasi ranta hizmet ettiğini ve fail olduğu iddia edilen değil mağdur kadının suçlu olduğu söylentiler arasında. Gazeteci Sinan Aygül ve Muhtar Şakir Aydemir’in beyanlarını haberlerden okuyoruz ancak aynı töleransı mobbing ve darp edildiğini iddia eden mağdur müdür yardımcısına yapılmadığını görüyoruz. Kadının tek bir beyanı haberlerde yok. İddialara yanıt veren mağdurun avukatının basın metni var ancak kadının tek bir sözü yok. Faili olduğu iddia edilen sosyal medyada övgüler yazılıyor. İyidir, iftiradır, karalamadır derken kadının yaşadığı darp ve mobbing yalanlanıyor.
Mahkemelerin şiddet/cinayet/istismar faillerine uyguladığı iyi hal indirimi zihniyetinden bir farkı yok bunun. İktidar odakları ezebildiğini ezsin diyen bir tutumdur bu. Ezilen kadın ise ve olay kameraya yansımamış ise kamu vicdanı harekete geçmediği gibi iddia sahibi suçlanıyor. İktidar odaklarının kadınlara kameralar arkasında saldırdığı iddia edilince buna faillere güzelleme yapmak tam da erkek dayanışmasıdır ve kadınlara karşı işlenmiş suçtur.