ÖZEL HABER- Kars’ta, Malakanlardan kalma, adeta harabeye dönen değirmeni, Mühendis Dündar Gültekin ve Turizmci Doğan Vergül kendi imkânlarıyla, orijinalliğine uygun bir şekilde onarıp turizme kazandırmak için çalışmaya başladı.
Kars, tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle son yıllarda turizmin gözdesi haline geldi. Buna rağmen restore edilmesi ve korunması gereken birçok tarihi yapı öylece beklemekte. Mühendis Dündar Gültekin ve turizmci Doğan Vergül ise kendi imkânlarıyla Malakanlardan kalma tarihi bir değirmeni onarıp, turizme kazandırmak için kolları sıvadı.
Susuz ilçesine bağlı Yolboyu (Uzun Zaim) köyünde bulunan tarihi değirmenin, İvan Samarin adlı bir Malakan tarafından yapıldığı belirtiliyor. Yaklaşık 124 bin dönüm üzerine kurulu değirmen, sulak ve ormanlık bir alanın içerisinde bulunmakta.
Bu değirmenin, geçmişte; Arpaçay, Susuz ve ona bağlı bütün köylerin un gereksinimini tek başına karşıladığı bilinmekte. Bu bölgede ayakta kalabilmiş, orijinalliğini her şekilde koruyabilmiş nadir mekânlardan biri. Gültekin, değirmen kanalından, taşların tahrik miline su verilmesi halinde üç taşın üçünün de dönebileceğini ve üretim yapılabileceğini söylüyor.
Gültekin, bu doğal ve tarihi değirmeni turizme kazandırmak istediklerini belirterek, “Şimdi burayı turizme açıp, dünyaya tanıtmak istiyoruz. Burada bir otel yerleşkesi düşünüyoruz. Buranın doğasını ve bu bölgeye has 27 endemik bitki ile bizzat bulunmuş olduğu yer asabiyle tanıtmak istiyoruz. Mandacılıkla, az sayıda bulunan özel keçi ve inek sütlerinden; yoğurt, peynir yapıp; doğal, hiçbir şekilde endüstriyel bir gıda maddesi olmadan, bu bölgenin kendi doğasından gelen ürünleri insanlara sunabiliriz,” dedi.
Samarin’in Gravyer Peynirindeki Rolü
Gültekin, konuşmasının devamında; İvan Samarin’in Kars bölgesine yaptığı katkıları anlatarak, “Rivayete göre; buraya gelen İsviçreli David Moser, Kars gravyerinin mucidi olarak biliniyor. Aslında Moser’in esin kaynağının İvan Samarin olduğu, İvan Samarin’in onun hocası olduğu ve bu bölgede hem değirmencilik hem de küçük bir mandıra işlettiği söyleniyor. İvan Samarin’in, bu peynirleri ilk olarak bu coğrafyada, bu değirmen bölgesinde bulunan endemik bitkilerden elde edilen sütlerle hatta ilk defa kalaysız bakır kaplarda David Moser’e verdiğini, onun da daha sonra Kafkasya’ya gidip İvan Samarin’in yerine malzeme getirdiğini söylüyorlar,” şeklinde konuştu.
‘Değirmen Bir Mühendislik Harikası’
Değirmende her şeyin düşünüldüğünü belirten Gültekin, “Profesyonel bir mühendislik tasarımı yapılsa belki de bu erişkinliğe gelemeyecek kadar özel bir dizaynı var bu değirmenin. Çok özel anlar yaşanmış burada. İvan Samarin, eşi Agasya Aleksia ve kızı Sonya ile birlikte burada yaşamışlar. Oğulları da var ama oğulları burada değil. Üç değirmeni olduğu için genelde burada değiller. Melik Köy’deki değirmende bulunmuşlar. Bahsetmiş olduğum gibi değirmene yukarıdan hububat döküldüğü zaman tambur onun içerisindeki kum vb. malzemeleri, granülasyon işlemi ile dane büyüklüğüne göre ayırıyor, oradaki malzemeleri mavi sepetin içerisine döküyor oradan hemen alt kata iniyor ve alt katta birbirine sıralanmış üç tane taş bulunuyor. Hububat, o taşlar içerisinde öğütülüyor. Buradan gelen unu, sahipleri gelip alıp gidiyorlar. Samarin, burayı bir han gibi düşünmüş; gece gelip öküz, at arabası bağlayanlar, uzak köylerden gelip kalanlar, gün içerisinde işini bitirememiş insanların barınma olanaklarını karşılamak için tasarlamış,” dedi.
‘Değirmen, Orijinalliği Bozulmadan Yeniden Ayağa Kaldırılacak’
Gültekin, değirmeni aldıklarında metruk ve kötü bir durumda olduğunu aktararak, “Orijinalliğini bozmadan, yine ahşap doğrama ile çürümüş çatısını değiştirdik. İçindeki her alanı koruduk. İvan Samarin’in şöminesini daha sonra kendi ekmek fırınını, tandır dediğimiz şeyin dışında bir de ocak vardı içeride, hepsini muhafaza ettik. Evin çürümüş doğramalarını yine ahşapla değiştirdik,” dedi.
Haber / Fotoğraf: Kadir Cesur
Video Montaj: Zafer Avnaş
Serhat News
(TYK)