1. Haberler
  2. Özel
  3. ‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’

‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Van’da 1996’dan beri devam eden kilim atölyesi teknolojiye karşı direnen son kilim atölyelerinden biri. Türkiye Eğitim Kültür Sosyal Hizmet Vakfı bünyesinde kurulan atölyede 450’ye yakın kadın kilim dokumuş.

İpekyolu’nun Bostaniçi Mahallesi’nde Türkiye Eğitim Kültür Sosyal Hizmet Vakfı tarafından kurulan kilim atölyesinde yaklaşık 450 kadın kursiyer olarak kilim dokumuş. 1992 yılında Ankara’da kurulan vakfın merkezi, 2014’te Van’a taşınmış. Vakfın Müdürü olan Tayyip Kızılyıldız, 1996 yılından beri kilim atölyesi çalışmalarının devam ettiğini söylüyor.

Türkiye Eğitim Kültür Sosyal Hizmet Vakfı Müdürü Tayyip Kızılyıldız, kilim atölyesini Van’da ve Bostaniçi Mahallesi’nde kurmaktaki amaçlarının önemli bir kültürel değeri, kilimlerin motiflerinin yaşatılıp devam ettirilmesini sağlamak olduğunu söylüyor. Kızılyıldız, “Mümkün olduğunca motifleri bozmadan orijinal haliyle bu çalışmamızı sürdürmeyi amaçlıyoruz,” diyor.

‘Göçten kaynaklı gelenler için istihdam’

Kızılyızdız, “Kilim atölyesini bu bölgede açmamızın sebebi, ülkede yaşanan düşük yoğunluklu savaş sonucu köylerini boşaltmak zorunda kalan vatandaşların buralara yerleşmesinden kaynaklanmaktadır. Van bu anlamda çok göç alan yerlerden biri. Göçten kaynaklı buralara yerleşenlere bir anlamda istihdam yaratmak için de bu atölyeyi kurmuştuk,” diyor.

Şimdiye kadar atölyede kurs gören, kilim dokumayı öğrenen 450’den fazla kadın olduğunu belirten Kızılyıldız, “Bu kadınlar, ilk defa burada kurs görerek kilim dokumayı öğrendiler. Ayrıca mahallede 50 yaşın üzerinde olan kadınlar, dokumayı bildikleri için buraya gelip kendi yörelerinin kilim motiflerini atölyemizde dokuyorlar. Biz de satış noktasında onlara yardımcı oluyoruz,” diyor.

‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’ - Tayyip Kizilyildiz

Kızılyıldız, atölyelerinde dokunan motiflerin Hakkari-Van yöresine özgü motifler olduğunu söyleyerek, kullanılan motifleri şöyle sıralıyor: “Lüleper, gülsarya, kesneker, canbezar, şemari, şinkubik, çilgul gibi birçok zengin motif mevcut.”

‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’ - ‘Kilim kadinlarin sessiz cigligidir

‘Çok emek isteyen bir iş’

Atölyenin neredeyse en yaşlı kursiyeri olan Kumru Kaval, 30 yıldır kilim dokuduğunu söylüyor. Çocukluğunda kilimle tanışan Kaval, dokumanın sıkıntılarını aldığını da gülümseyerek söylüyor.

Bütün çocuklarını dokuduğu kilimlerle büyüttüğünü söyleyen Kaval, “Bütün yaşamımız bu kilimlerin üzerinden yürüyor. Geçimimizi hâlâ bu kilimlerden sağlıyoruz. Daha önce iyiydi, ama artık geçinemiyoruz. Bir kilim bitirdiğimde onun geliriyle 3-4 torba un alabiliyordum, yağ, şeker alabiliyordum, eve birçok erzak alabiliyordum, şimdi hiçbir şey alamıyorum. 2 torba un parası etmiyor şimdi bir kilim. Ben de mecburen gelip yapıyorum. Eskisi gibi kilim satışı da çok yok. Satış çok olsaydı yine geçinebilirdik,” diyerek ekonominin etkilerine de değiniyor.

‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’ - Kumri

“Çok emek isteyen bir iş. Parmakla ilmek ilmek örüyoruz. Cefası çok yani,” diyen Kaval, atölyede en hızlı kilim dokuyanın kendisi olduğunu söylüyor. Bunun sebebini ise şöyle açıklıyor: “Evde işim olmuyor, gelinim olduğu için ben kalktığım gibi buraya geliyorum. Ama diğer kadınların bazılarının çocukları var, evde sorumlulukları var bu yüzden geç bitiriyorlar. Bazılarının iki yılda bile bitiremediği oluyor. Ben de bir ayda bir kilimi bitirebiliyorum.”

‘Kilim dokumaya çocukken başladım’

Kaval, köyde iken annesi ve yengeleri ile kilim dokuduklarını, çok küçük yaşlarda kilim tezgâhı ile tanıştığını söylüyor. Köyde dokudukları kilimlerin iplerini önce eğirdiklerini ve daha sonra topladıkları bitkilerle kökboyası elde ettiklerini ve çok daha canlı renklerin ortaya çıktığını söylüyor.

Köyde iken kullandıkları dokuma tezgâhlarının da şu an kullandıklarından farklı olduğunu aktaran Kaval, “Yere yatırdığımız ‘çardar’ ismini verdiğimiz tezgâhlarımız vardı. Ben de araya girip yanlış da dokusam vazgeçmezdim,” diyor gülümseyerek.    

Dokuma tezgâhında lüleper deseni dokuyan Kaval, bunun dışında da her deseni dokuyabildiğini söylüyor. Kilim dokumayı sevdiğini söyleyen Kaval, el emeği işini sevdiğini, ayrıca kilim dokurken dertlerini unuttuğunu dile getiriyor. Kaval, “Kilim insanın dertlerini alıp götürüyor,” diyor.

‘Sıkıntılarımızı unutuyoruz’

Hacer Baysal, atölyede harıl harıl kilim dokuyan bir başka kadın. Dokuma tezgahına yaklaştığımızda hem kilimini dokuyor hem de bizimle sohbete başlıyor. Baysal, 8 yıl önce bu kursa başladığını söylüyor. Baysal’ın cümlelerinin arasına ‘kirkit’ sesi karışıyor. Kursa ilk geldiğinde kilimle ilgili hiçbir şey bilmediğini söyleyen Baysal, kurs eğitmeni sayesinde dokumayı öğrendiğini söylüyor.

‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’ - Hacer Baysal

Baysal, dokuma tezgahında duran desene parmak uçlarını dokundurarak, “Şu çalıştığım desen ‘gülsarya’. Çok desen var. İsteyen istediği deseni yapabiliyor. Kime hangi desen kolay geliyorsa…” diyor.

İşin zorluğu olduğu kadar keyifli yönlerinin de olduğunu söyleyen Baysal, “Biz kadınlar evde oturup sıkılmıyoruz. Gelip burada hem çalışıyoruz hem sohbet ediyoruz. Sıkıntılarımızı unutuyoruz,” diyor.

Sürekli gelip çalışan kadınların kazançlarının iyi olduğunu belirten Baysal, kursun zamanlarının kendilerine bırakıldığını fakat düzenli gelmeyince bir kilimi bitirme süresinin uzadığını da ekliyor.

El dokuması kilimler teknolojiye yenik düşüyor

Nuran Karakurt, 2015’ten beri kilim kursunda eğitmenlik yapıyor. Karakurt, bu kursa ilk başladıklarında daha çok küçük boyutlarda kilimler dokuduklarına, yurtdışına ihraç etmek için yöresel kilim çantalar dokuduklarını aktarıyor. Karakurt, ardından talebin arttığını böylece kilime döndüklerini söylüyor. Bir süre yoğunluk olduktan sonra talebin düşmesiyle beraber öğrenci sayılarında da düşüşün olduğunu belirtiyor.

‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’ - Nuran Karakurt

Karakurt, el dokuması kilimlerin teknolojiye yenik düştüğünü belirterek, “Teknoloji ile beraber daha fazla makine halısı, kilimi daha fazla kullanılmaya başlandı,” diyor.

Karakurt, “Bizler burada gücümüzün yettiğince çalışmaya çabalıyoruz. Birçok öğrencim vardı. Şu an yaz olduğu için öğrenciler bahçe işlerine gidiyorlar. Kışın daha fazla öğrenci oluyor. Burada insanlarla iyi bir iletişimimiz var. Bir aile gibi olduk 8 yıl içerisinde,” diyor.

‘Kadınlar ev ekonomisine katkı sağlıyor’

Vakfın gelirinin sadece dokunan kilimler olduğunu, kadınların bunu sadece mutfak masrafı olarak kullandıklarını belirten Karakurt, “Çoğunun eşi çalışmıyor. Buradan cüzi bir miktar alıyorlar, bu da ne kadar yeterli o da tartışılır. Devlet tarafından bu tür mesleklerin desteklenmesi lazım ileriki nesillere aktarılması adına. Çünkü maalesef benim öğrenci yaş ortalamam 40 ve üstü. Yeni nesil bunu yapmak istemiyor. Hem zor bir sanat hem de getirisi az. Unutulmaya yüz tuttu diyebiliriz,” diyor.

Bu sanatı biraz daha sürdürebilme adına çabaladığını dile getiren Karakurt, ne kadar devam edebileceğini bilmediğini de ekliyor.

Karakurt, kilimin yansıttığı duyguyu ise Enver Özkahraman’dan yaptığı bir alıntı ile özetliyor: “Kilim kadınların sessiz çığlığıdır.”

Serhat News

Tepki Ver | Tepki verilmemiş
0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
‘Kilim, kadınların sessiz çığlığıdır’
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Avatar
    18 Ağustos 2023, 12:11

    […] faaliyet gösteren kooperatif bünyesinde yöresel ürünler yaparak satışını gerçekleştiren kadınlar, 4 yılda yaklaşık 20 ton bal üreterek ekonomiye katkı sağladı. Kooperatif Başkanı Sibel […]

    Cevapla