Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Alevi’ ve ‘Kürtler’ postuyla paylaştığı videolarda Alevi-Kürt kimliğine önemli bir vurgu yaptı ve Cumhursuzların kendisine karşı kullandığı argümanları ellerinden almış oldu. Her ne kadar hala tam olarak Kürt olduğunu söylemese de özellikle ‘Alevi’ vurgusu 14 Mayıs seçimlerine damga vuracak bir hamle oldu.
Kolay değil, adam yıllar sonra Alevi olduğunu söyleyebildi ve “Kürtlere Terörist muamelesi yapıyorlar’ dedi.
Bu açıklama hepimiz için güzel bir bayram sürprizi oldu. Kılıçdaroğlu bu açıklamayla son dönemlerde yaptığı çıkışlara bir yenisini daha eklemiş oldu.
100 yıldır bir liderin çıkıp ‘Kürdüm-Aleviyim’ demesine hiç tanık olmadı bu ülke. Türkiye’de ilk defa bir Lider Alevi olduğunu söyleyebildi. Türkiye’de bunu söyleyebilmek hiçbir zaman o kadar kolay olmadı. Cumhuriyet tarihinde Kürt ya da Alevi liderler kimliğini hep saklamak zorunda kaldı. Kimliği ve inancını söylemenin bedeli ise ağır oldu, bunu yapanlar ya öldürüldü, ya mahpusa düştü, ya da sürgüne gitmek zorunda kaldı.
Devlet Bahçeli’nin bu açıklamalara gösterdiği reaksiyon, (Klasik devlet refleksi) 100 yıldır neden hiç birinin gönül rahatlığıyla ben Aleviyim-Kürdüm diyemediğini bir kez daha bize göstermiş oldu.
Mesela Mustafa Kemal bir Bektaşi olduğunu söyleyemeden öldü. İsmet İnönü Kürt olduğunu hep sakladı, hatta şiddetle Türk olduğunu söyledi.
27 Mayıs darbecisi Cemal Gürsel, namı diğer ‘Cemal Aga’ var. Aynı zamanda Alevi olan ve bunu gizleyen Gürsel, kendisine Kürt denilmesinden o kadar çok korkarmış ki, “ Bu memlekette Kürt yoktur. Kürdüm diyenin yüzüne tükürürüm.” Diyerek kendini inkâr eden Kürtler kategorisinde bir olmuştur.
Başbakanlardan Bülent Ecevit’te Kürt olduğunu her daim inkâr etmiştir, ta ki dedesinin mezarında bulunan yazıyı görene kadar. Ama yine de Kürt olduğunu söylemekten imtina etmiştir. Ecevit Kürt oluşunu; Anne tarafım ise Osmanlı Sarayına dayanıyor. Şimdi bizler ne oluyoruz? Kürt mü, Türk mü? İki toplum öylesine iç içe geçmiştir ki, Kürt-Türk diye ayrım yapmak imkânsız.” Diyerek Kürt oluşunu kamufle etmeye çalışmıştır.
Eski Cumhurbaşkanlarından Turgut Özal’da Kürt olduğunu direk söyleyemediği için “Annem Kürt’tü’ diyerek dolaylı yollardan Kürt olduğunu söylemeye çalıştı ama hiçbir zaman ‘Ben Kürdüm’ diyemedi. “The New Yorker’a verdiği demecinde, “Bende Kürt kanı olabilir. Ancak ben kendimi Türk olarak görüyorum” dedi ama bu açıklamadan sadece 2 yıl sonra öldürüldü.
Tüm bu tarihsel sürece baktığımızda Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları oldukça değerli ve isabetli oldu.
Bay Kemal, Alevi açıklamasını duygusal bir tonda yaptı. Kimliğine sahip çıktı ama insani ve kadim değerlerin kimlikle buluşması halinde farklı kimliklerin ülkeye sadece zenginlik katacağını gösterdi.
Kılıçdaroğlu’nun Kürtlere ilişkin açıklaması Kürtlerde büyük bir memnuniyet yarattı. Kürtler, Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarını dikkatle dinledi. Kürtler, Kılıçdaroğlu’nun 12 yıllık CHP liderliği süresi içinde ilk defa bu konuda samimi bir konuşmasına tanıklık etti. Bu politik olmaktan öte bir gönül bağı da oluşturdu.
Kılıçdaroğlu, Kürt olduğunu söylemese de yaptığı açıklamalar Kürtlerde ‘Yetmez ama evet’ diyebileceğimiz bir memnuniyet yarattı. Ama Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarını seçimden sonra pratiğe dökmesi gerektiğini söyleyenler bu açıklamalara şimdilik temkinli yaklaşmayı tercih ediyor.
Adamın biri kendine çok güçlü bir büyü yaptırmak istemiş. Tutmuş ülkenin en ünlü büyücüsüne gidip durumunu anlatmış. Ünlü büyücü büyüyü yaptıktan sonra adama şöyle demiş: “Bu büyüyü ay ışığında havaya doğru salla, yalnız sallarken sakın aklına dişi tilkinin kuyruğunu getirme.” Adam da bunun üzerine “Yaktın beni büyücü!” demiş. “Şimdi artık aklımdan hiç çıkmaz ki dişi tilkinin kuyruğu!”
Evet, Sayın Kılıçdaroğlu, Kürtler ve Alevilere ilişkin açıklamalarınız artık aklımızdan çıkmayacak. Seçimden sonra sana sık sık hatırlatırız artık.
Serhat News