Cumhurbaşkanlığı kararı ile ‘Milli Park’ ilan edilen Hakkari‘nin 4 bin 135 rakımlı Cilo Dağları‘nda bulunan 20 bin yıllık buzullar, küresel ısınma nedeniyle eriyor.
Hakkari’nin Cilo-Sat Dağları’ndaki, buzulların küresel ısınma nedeniyle erimeye başlaması, çevrecileri ve doğaseverleri endişelendiriyor. Cumhurbaşkanlığı kararı ile ‘milli park’ ilan edilen dağlar, her yıl Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen yüzlerce doğasever ve dağcı tarafından ziyaret ediliyor. 1-2 Temmuz’da valilik organizasyonuyla bu yıl 5’incisi düzenlenen festivalde 20 bin kişiye ev sahipliği yapan 4 bin 135 rakımlı dağda bulunan Cilo Buzulları son yıllarda ise erimeye başladı.
‘100-200 metrelik dikey tabaka 50 metrelere kadar düştü’
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, buzulların alan kaybı yaşadığını, 4 kilometreye kadar uzanan buzulların 1,5 kilometreye, 100-200 metrelik dikey tabakanın da 50 metrelere kadar düştüğünü söyledi. Prof. Dr. Alaeddinoğlu, doğal miras olan buzulların korunması için örtüyle kaplanması gerektiğini belirtti.
Cilo’nun Türkiye’nin en büyük ikinci dağı olduğunu ve üzerinde kalıcı buz örtüsü olan bir dağ olduğunu anlatan Alaeddinoğlu, “Cilo-Sat dağları tam bir doğa harikası. Yaklaşık 20 bin yıllık bir geçmişi olan bir buzuldan söz ediyoruz. Bu buzullar, maalesef özellikle son yıllarda küresel iklim değişikliğinin yarattığı sıcaklık, beraberinde yaşanan buharlaşma Cilo’daki buzulların alan kaybetmesine neden oldu . Küresel iklim değişikliği önümüzdeki yıllarda da devam edecek ve sıcaklıklar giderek hızlanacak” dedi.
‘Geçmiş yıllarda 2 bin 400 rakımlı dağlar buzullarla kaplıydı’
Alaeddinoğlu, geçmiş yıllarda alan çalışması yaparken özellikle 2 bin 400 rakımlı dağlarda buzulların olduğunu, ancak küresel ısınması ile birlikte buzulların şu an 4 bin 135 rakımlı alana sıkıştığını da belirterek şöyle konuştu:
“Cilo’daki buzullar sınırlı bir alana sıkışmış durumda. Derin çatlakların ve çukurların meydana geldiği bir yapıya dönüşmüş durumda. Son yıllarda buzulların popüler olmasıyla yeni bir uygulama başladı. Dünyada her geçen gün buzul alanları kaybolmaktadır. Dünyanın farklı ülkelerinde de buzul alanları giderek daralıyor. Bunun önüne geçmenin yollarından bir tanesi de, buzul bölgelerine yapılan gezilerin aza indirilmesi. Doğaseverler, dernekler ve oraları deneyimlemek isteyen birçok insanımız var.
Tabii deneyimlemek onların hakkı. Ancak bu geziler esnasında da buzulların belli ölçüde tahrip edildiğine de tanıklık ediyoruz. İnsanların buzullar üzerindeki hareketleri de, o bölgeye belli ölçüde zarar veriyor. Hem alan kaybı hem de yüzeysel yapının bozulmasına neden oluyor. Yapılması gereken şey şu; alanı yönetmek lazım. O bölgenin geçtiğimiz dönemde ‘milli park’ ilan edilmesi süreci gerçekleşti. Bana göre bu doğru bir adım. Milli park olması orayı kontrol ve yönetmek adına atılması gereken ilk adım. Bundan sonra yapılması gereken şey, o bölgeye giriş ve çıkışların kontrol edilmesi lazım. Bölgeye giden herkesin ve her organizasyonun buzullar üzerinde istediği gibi hareket etmesine izin verilmemeli. Kamplar ve geziler düzenlenebilir ancak buzulun üzerindeki gezilere izin verilmemeli. O buzulların üzerini örtmeliyiz. O erimeyi yavaşlatacak, hatta durduracak adımlar atmalıyız.” (HakkariObjektif)
Serhat News